Biz Kırşehirlilerin kötü huylarından biri haline gelmiş vefasızlık maalesef.
Kırşehirimizin yetiştirdiği değerlerimizi gereği gibi hatırlamaz ve onları hakkıyla anmayız nedense.
Misal, Kırşehir’in simge değerlerinden Ahiliğin öncüsü olan Pir Ahi Evran-ı Veli’ye layık olan değeri veremiyoruz.
Yine büyük Türk milliyetçisi Prof. Dr. Erol Güngör’e kendi öz memleketinde gerekli ilgi ve alakayı göstermekten aciziz. 
Kırşehir’in yetiştirdiği, Prof. Dr. Erol Güngör’le aynı mahallenin evlatları olan Kütüphaneci-Yazar Lütfi İkiz’i hatırlamayız bile. 
Nerede Kırşehir’in tarihçisi Üstat Cevat Hakkı Tarım?
Ya “Ahi Baba” Mustafa Karagüllü?
Daha nice değerlerimiz kendi memleketlerinde unutulmaya yüz tuttular…
Geçmişten bugüne, bir kısmını tenzih ediyorum, nice Kırşehir valisi, Belediye Başkanı, sivil toplum kuruluşlarının başkanları, siyasiler de aynı vefasızlık hastalığının pençesinde örnek kabilinden saydığımız Kırşehir’in yetiştirdiği bu değerli insanları anma gereği duymadılar.
Bir tek hemşehrimiz Neşet Ertaş’ı popülaritesinden dolayı anmakla olmuyor! 
Bugünün sorumluluk sahibi Kırşehir’in yetkililerine söylüyorum: Ne ekerseniz onu biçersiniz! 
İşte Kırşehir’in yetiştirdiği din alimi, bilim adamı, ismini Kırşehir’de İl Halk Kütüphanesi’ne verdiğimiz Kütüphaneci-yazar hemşehrimiz Lütfi İkiz’i de ismini sildikleri gibi Kırşehir’de unuttuk ne acı ki. 
Onun kadrini kıymetini biz bilemedik ancak Konya unutmadı, yaşatıyor hala. 
Her yıl olduğu gibi 15. ölüm yıldönümünde Konyalılar onu yine törenle mezarı başında andı. 
Ben de kendisini mezarı başında ziyaret ettim, andım.
Konya’da Mevlana Türbesi’nin yanı başında bulunan Üçler Mezarlığı’nda Hacı Veyiszade Hoca Efendi ve Tahir Büyükkörükçü Hoca Efendilerle koyun koyuna yatan Lütfi İkiz büyüğümüzü mezarı başında anarken, dualar ederken gözlerim yine kendi hemşehrilerimi aradı.
Üzüldüm, hayıflandım… 
Lütfi abi güzel insandı, kibar insandı, naif insandı, vatansever insandı. Doğduğu toprak olan Kırşehir’i çok severdi. Kırşehir Çiğdem’e ne zaman gelse ilk işi dedesinin imamlık yaptığı Ahi Evran Camisini ziyaret edip namazını kılmaktı.
Konya’da oturduğu iki daire birleştirilmiş evinde birisi tamamen kitaplıktı. Bize kütüphanesini gezdirirken kitaplarının büyük çoğunluğunu Kırşehir’deki kütüphaneye devredeceğini söylediğinde gözleri dolmuştu.
Kendisi de biz de çok duygulanmıştık.
O güzel insanı tanımaktan duyduğum onurun tarifi yok. 
Lütfi İkiz ağabeyimizi bu vesileyle saygıyla, şükranla ve rahmetle anıyorum. 
Ruhu şad, mekânı cennet olsun…