Türkiye nice zorluklar görmüş, nice badireler atlatmış ve zora dayanmış bir ülkedir. Ülke gerçeğini yakalaması ve ulusallaşması elbette kolay olmamıştır.

Türkiye nice zorluklar görmüş, nice badireler atlatmış ve zora dayanmış bir ülkedir. Ülke gerçeğini yakalaması ve ulusallaşması elbette kolay olmamıştır. Bu uğurda Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarını minnetle anıyor ve onların bizlere emanet ettiği ülkeyi bugün çetin koşullarda savunmaya devam etmiş şehit Mehmetçiklerimize rahmet diliyorum.
İmparatorluk dönemlerinden devletler dönemine geçişler yapan bir ülkeyiz. Siyasal ve toplumsal geçiş dönemlerinde devlet ve millet olurken, nasıl ki bugünün siyasal tarihinde içerden dışarıya doğru düşmanlar ve işgaller vardı, bugünde öyle, yerli ve yabancı düşmanlar bu ülkenin yakasını hiç bırakmadı.
Bugün yaşanan toplumsal çatışma, siyaset şiddeti, yönetim hırsı, uluslararası çılgın köşe kapmaca ilişkileri Türkiye’nin dönem dönem yaşanan kaoslarını bize hatırlatıyor ve bu kaosların benzeri son günlerde devlet unsurlarına dayatılan terör oyunlarıyla adeta bir kez daha kurtların sofrasını yaşıyoruz. Onlarca şehit haberleri, ekonomik kriz, siyasal açmazlar, azdırılmak istenen toplumsal çatışma ile karşı karşıyayız.
Kırşehir bu yarayı kaşımayacaktır. Türkiye bu yarayı kaşımayacaktır. Yaşatılmak istenen Kürt-Türk, Alevi-Sunni, Sağcı-Solcu, çatışmasının galeyanına gelmeyecek, toplumsal barış ve toplumsal seferberlikle bu karanlık günleri aşacaktır.
Türkiye milli mücadeleye geçiş sürecinde, uluslararası baskılar, yurt içindeki çete ayaklanmaları, dış ülkelerle işbirliği içine giren kabineler, aşiretler, o yıllarda Mustafa Kemal’in cumhuriyet mücadelesine katkı sağlamış, tek adam yönetimine ısrar eden İstanbul Hükümetine boyun eğmeyen Mustafa Kemal ve Türk Halkı ulusal bir direniş örneği göstermiştir. İşgallere, kuşatmalara, hatta Menemen’de şehit Edilen Kubilay katliamına rağmen hainliklerin hesabı sorulmuş büyük Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
Anadolu’da ülkenin karşı karşıya kaldığı, birileri tarafından toplumu birbirine kırdırma güdümlü işgal ve tehlikelere karşı Kırşehir büyük hassasiyet göstermiş, doğru siyaset ve barış içinde yaşayarak aynı çatı altında yaşamayı öngören Mustafa Kemal’in yanında olmuşlardır. Yok olma ve çatışma tehlikesinin içerisine girmeden düşmanlara karşı büyük mücadele ruhu başlatmışlardır. Özelikle bu ruhu İzmir’in Yunan tarafından işgaline karşı, farklı etnik ve mezheplere rağmen Kırşehir gençleri bir arada durmuş, Kırşehir Gençler Derneği çatısı altında halkı bilgilendirmek ve bilinçlendirmek üzere milli mücadeleye katkıda bulunmuşlardır.
İstanbul’un işgali üzerine ayaklanan Mucurlular bütün renkleriyle bir araya gelmiş şu protesto mesajını vermişlerdir:
“Halkımız Galeyan halindedir, kardeşlerimize yardım edebilmek için hazırlanmaktayız.”
Fransız ve Ermenilerin Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaptıkları zulme ve Maraş işgaline karşı tepkilerini dile getirmişlerdir. Aynı tepkilere destek vererek, Hacıbektaş Dergahı Şerif Türbedarı, Dede Postu Vekili Salih Niyazi Baba ‘da katılmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi I. Döneminde Kırşehir, Ahmet Cemalettin Çelebi, Ahmet Müfit Kurutluoğlu, Ali Cevdet Seçkin, Bekir Sıtkı, Mehmet Rıza Silsüpür, Mehmet Sadık Saftekin, Yahya Galip Kargı tarafından temsil edildi. Bu isimler işgaller döneminde onca zorluklara ve dış devletlerin oyunlarına rağmen galeyana gelmemiş Mustafa Kemal Paşa ve temsil heyetinin yanında yer almışlardır.
Onca işgale rağmen cumhuriyet böyle kazanıldı.
Türkiye Cumhuriyeti böyle kuruldu.
Kürt'ü-Türk'ü, Alevi'si-Sunni'si, Padişahcısı-Cumhuriyetçisi hiçbir unsurun galeyanına gelmeden Türk Halkı olmuşlardır. Bugünün teknoloji ve bolluğuna karşı o gün yokluklar içinde vatanı kurtaranlar; korkunun, ihtirasın, dışlamanın, ayrım yapmanın kurbanı olmadan bir arada yaşamayı başarmışlardır.
Bizlerde galeyana gelmeden bu ülkeyi koruyacak, barış içinde bir yaşamı tüm oyunlara rağmen sonsuz kılacağız.