Son günlerde Kırşehir’ in sorunlarından uzak durduk,  biraz sesimizi kıstık. Ama bu gün hatırlatma ve bilgilendirme mahiyetinde;  ufak, tefek konuları gündeme getirmek istiyorum. 
Kırşehir özellikle 13 ve 14’cü yüzyıllarda bir Alperenler, bir evliyalar diyarıydı. Ülkemizin, Anadolu’muzun tam ortasında bir nazar boncuğu gibi sevimli, şirin bir ildir Kırşehir. 
Başta tarihçiler, araştırmacı yazarlar olmak üzere okuyan, araştıran herkes bilir ki Kırşehir Türkiye’nin önemli kültür merkezlerinden birisidir, Türk dilinin ve Ahiliğin Başkentidir, Osmanlı İmparatorluğunu kuran ildir.  
Ancak bu gün geldiğimiz noktada  siyasetçilerin ve hükümetlerin Kırşehir’e değişik bakmaları sonucu Kırşehir dar bir alanda kalmış, gelişememiş, sanayileşememiş, nüfus kaybına uğramış, turizme açılamamıştır.  
Seçimler demokrasi gereğidir, eğer bir ülkede seçimler yapılıyorsa, adalet vardır, eşitlik vardır,  hak vardır, hukuk vardır. Sandığa yansıyan sonuç halkın iradesidir ve herkesin kabul etmesi gerekir. Aksine biz kazanamadıysak tufandır diyerek bir ili cezalandırmak  o ülkede demokrasinin olmadığını gösterir. Eğer çıkan sonucu kabullenemeyecekseniz demokrasi var diyerek seçimler yapmayacaksınız.  
Kırşehir olarak bizler tüm ayrışmacılığı, dargınlığı bir tarafa bırakarak seçimlerden sonra Kırşehir için bir araya gelerek neler yapabiliriz onun hesabını yapmalıyız.   
Bakın Ahi Külliyesine parasızlıktan  bir türlü bitirilemedi. Buranın tamamlanması Ahilik, ekonomik ve turizm açısından çok önemlidir. Bu konuda geçtiğimiz hafta Ak Parti’den Ankara Milletvekili olan ama adı Kırşehir’le özdeşleşmiş öz ve öz Kırşehir’in evladı Hacı Turan’ın Ahi Evran Külliyesi’nde incelemeler yaparak burasının tamamlamasının Kırşehir için önemli olduğu, Mevlana ve Hacıbektaş türbelerine gelen turist kadar buraya turist getirilmesinin Kırşehir ekonomisinin ve tanıtımın faydalı olacağını ve bu konuda üzerine düşeni yapacağını söylemesi sevindiricidir. İşte bu davranış bizim yıllardır siyasilerden beklediğimiz davranış biçimidir. Çünkü Kırşehir bir tanedir ve başka Kırşehir yoktur.  
Özellikle mahalli idareler seçimlerinde belediye başkanlığı CHP’nin kazanmasıyla her zaman olduğu gibi  Kırşehir’e üvey evlat muamelesi yapılması belediyenin çalıştırılmaması için elinin kolunun bağlanması, İŞ-KUR tarafından personel verilmemesi ve devlet yardımlarından mahrum kalması, Kırşehir halkının cezalandırılması çok üzücü olmakla birlikte iktidar partisi  Milletvekili Hacı Turan’ın bu davranışı takdire şayandır. Biz bu davranışı tüm siyasilerden bekliyoruz, söz konusu Kırşehir olunca gerisi teferruat olmalıdır.  
Bizler Kırşehirli olup, Ankara Milletvekili olan hemşerimiz Hacı Turan’dan bu davranışının Kırşehir’in diğer sorunlarının çözülmesi içinde bekliyoruz. Özellikle Organize Sanayi Bölgesi’nin Petlas istikametine doğru genişletilmesi, büyütülmesi yeni  fabrika alanlarının oluşturulması için destek bekliyoruz. OSB Kırşehir için çok önemli olup, buraya yapılacak her fabrika ekmek demek, iş demek Kırşehir ekonomisinin canlanması demek ve işsizliğin azalması demektir. Petlas yöneticilerinin önü açılarak Kırşehir’e ikinci hatta üçüncü fabrika yapmaları ve on bin işçi çalıştırması Kırşehir’e büyük katkılar sağlar. Bu nedenle başta Petlas yöneticileri olmak üzere Kırşehir’e yatırım yapacak iş adamlarına olabildiğince yardımcı olunmalıdır.   
Ayrıca yapımı yılan hikâyesine dönen  ve kredi yurtlar kurumuna verildiği söylenen Valilik  binasının inşaatının bir an önce tamamlanması gerekir. Şehir merkezinde atıl vaziyette duran inşaat hiç yakışmamaktadır. AK Parti Ankara Milletvekili hemşerimiz Hacı Turan’dan ve diğer Kırşehirli Milletvekillerinden  bu konuda da çalışmalar yapmalarını bekliyoruz.  
Yine biliyoruz ki geçmişte siyasi ayrışmalar ve dargınlıklar yüzünden Kırşehir hem Ankara’da bulunan siyasetçilerden, hem de kendisini temsil için Ankara’ya gönderdiği siyasetçilerden hep acı çekmiştir. Bunun neticesinde Ankara’ya giden siyasetçilerden çoğu  görevleri bitiminde  Kırşehir’e gelememektedirler.  
Siyasetçilerin anlamsız kararları nedeniyle Kırşehir bir dönemler memurlar için sürgün memleketiydi. Ancak bu durum son yıllarda Kırşehir’in eğitimde liseye ve üniversiteye giriş   sınavlarındaki başarısı nedeniyle değişmiş ve gelmek istemeyen bürokratların çocuklarını okutabilmeleri için gelmeye can attıkları bir il olmuştur. 
Kırşehir hükümetlerden fazla yatırım alamadığı için hep göç vermiş, kimi yakındır diye Ankara'ya gitmiş, kimi Antalya'nın, İzmir'in yolunu tutmuş, çok sayıda  kişi de yurtdışında ekmeğini aramaya başlamıştır. 
Şu an Ankara’da en az üç yüz bin Kırşehirli yaşamaktadır. Avrupa'da ise yüz bine yakın Kırşehirli yaşamaktadır. Bunların bir kısmı yaz aylarında gelir Kırşehir’e, tarlası olan tarlasını biçtirir, bekâr oğlu, kızı olan oğlunu evlendirir, kızını gelin eder ve yaptıkları harcamalarla ekonomiyi hareketlendirirler, esnafın yüzünü güldürür. Avrupa yaşayan Kırşehirlilerin yaz aylarında memleketlerine gelmeleriyle tabelada yüz kırk beş bin olan nüfus iki yüz bine yaklaşır.   
Hiç bir yere gidemeyenler Kırşehir'de kalmışlar. Ekmeklerini Kırşehir’de aramışlar, terk etmemişler ata ocağını, doğup büyüdükleri toprakları. Ne pahasına olursa olsun biz Kırşehirliyiz ve biz Kırşehir’deyiz diyerek sahip çıkmışlar memleketlerine. 
Hepimiz biliyoruz ki Kırşehir 1954 yılında il iken siyasetçilerin inadı yüzünden ilçe yapılmış, elindeki ilçeler başka vilayetlere bağlanarak kolu, kanadı kırılmış ve nüfus kaybına neden olmuştur. 
İşte geçmişte ki bu acıları yaşamamak için bizim “SÖZ KONUSU KIRŞEHİR OLUNCA GERİSİ TEFERRUAT OLMALIDIR“ sözünden hareket ederek bir an önce birlik ve beraberliği sağlayarak Kırşehir’e sahip çıkmamız gerekir.