Cumhur ittifakı, Millet ittifakı denilerek seçmen iki kutuplu hale getirilmişti ki, bu kez de ülkede “beka sorunu var” söylemleri meydanlarda dillendirildi.
“Beka sorunu var” diyen de oldu, böyle bir sorun yok diyen de. Tartışmalar meydanlarda, salonlarda, basında ve televizyon ekranlarında sürüp giderken milletin iradesini kullanacağı güne kaldı iki gün.
31 Mart Pazar günü millet seçim sandığına gidecek oy kullanacak. Sadece belediye başkanı ve meclis üyelerini seçmeyecek.
Bu millet sandığa gittiğinde sadece mahallesine ve köyüne muhtar ve azalarını seçmeyecek.
Bu seçim de, memleketin tüm meseleleri oylanacak. Zira yerel seçime gidilirken köylerin, kasabaların, ilçelerin ve kent merkezlerinin yerel sorunlarından çok memleketin genel sorunları konuşulmaktadır. Tartışmalar uzadıkça siyasi aktörlerde sertleşmeler, gerginlikler, suçlamalar, hakaretler, tehditler derken siyasi nezaket sınırlarının dışına bile çıkıldı.
Seçime gedilirken, ülkenin gündeminde;
Ekonomik sorunlar var,
Ekonomik ve siyasi istikrarsızlık var,
İşsizlik sorunu var,
Borç sorunu var,
İş-aş sorunu var,
Bir türlü çözülemeyen eğitimdeki sorunlar var,
Sağlık sorunları var,
Anadolu’nun geniş verimli topraklarının olmasına rağmen patatesin ve kuru soğanın bir türlü anlaşılamayan neden ithal edildiği sorunu var,
Yani insanın yaşamını doğrudan etkileyecek bir yığın çözüm bekleyen ve saymakla bitmez sorunlar var.
Her biri için sayfalarca yazılıp çizilir, ama ondan da önce iki gün sonra sandık konulacak milletçe gidip oy kullanacağız. Millet kendi iradesini seçim sandığına duygusallıktan, ahbap-çavuş ilişkilerinden uzak, darılmadan, küsüp kızmadan yansıtacaktır.
Yerel seçimlere gidilirken ülkemizin dört bir yanında çözüm bekleyen sorunlar varken, bunlar konuşulmalı çözüm yolları bulunup anlatılmalıydı, bunun yerine “beka sorunu” denildi o da zaten tutmadı, zira gerçeklerle pek alakası yoktu.
Kırşehir’e istihdam yaratacak yatırımların nasıl yapılacağı,
İşsizliğin önüne nasıl geçileceği,
Kırşehir’in her bir mahallesi, cadde ve sokakları yeniden nasıl düzenleneceği konuşulup tartışılmalıydı.
Her mahalleye sebze pazaryeri tartışılmalıydı,
İçme suyu bedelinin nasıl ucuzlatılacağı tartışılmalıydı,
Zira içinde bulunduğumuz çağda çamurlu, tozlu, topraklı cadde ve sokaklar zaten olamazdı.
Siyasi partilerin mahalle toplantılarına kimi zaman katılıyorum, kimi zaman da detaylı bilgiler almaya çalışıyorum. Kırşehir’in temel sorunlarını pek dile getiren şu ana kadar yok gibi.
Ekonomik, sosyal, iktisadi, kültürel, işsizlik, sanayileşme, eğitim, hizmet ve üretim gibi sorunları dile getirmek yerine, hep “yapacağız, edeceğiz” gibi geçiştiriliyor.
Yerelde durum böyle ama genel de de pek farklı değil.
Ülkemizin birçok yerinde AKP ve MHP ittifakı bu kez büyük kayıplar yaşayacak gibi. Çünkü insanın yaşamını doğrudan etkileyen ekonomi rayında gitmiyor. Esasında cebe dokunuyor, cebe!
İnsanlar mutfağında aşını pişirip çocuklarının karnını doyuramadığı zaman siyaset, ideoloji, partizanlık düşünmez. Bu durumu yol, kaldırım, park, bahçe, köprü yaptım diye de izah edemezsiniz, çünkü geçim sıkıntısı bir aile için her şeyden önemlidir. Zira cebine dokunulmasından hiç mi hiç hoşlanmaz.
Adı yerel seçim ama, yerel yönetici adaylarından ve onların söylemlerinden çok, genel siyasetin aktörleri sahnede dolayısıyla da genel söylemler ön plana çıkmaktadır. Oysa yöneticilerinin seçileceği yerellerin tüm sorunları adayları tarafından masaya yatırılmalı, konuşulup tartışılmalı ve çözüm yolları bulunup toplumla paylaşılmalıydı.
Neyse…
Şunun şurasında iki gün kaldı, Kırşehir de ve ülkemiz genelinde kavgasız, gürültüsüz barış içinde huzurlu bir seçim yapılması dileğimiz olur.