TÜRKİYE’DE ve Kırşehir’de sonuçlarını çok iyi tahmin ettiğim bir seçim sürecinde hiçbir yorum yazmak istememiştim. Bu neden de sütunumdaki son yazım “Sosyal Medya” öylece durup duruyordu.

TÜRKİYE’DE ve Kırşehir’de sonuçlarını çok iyi tahmin ettiğim bir seçim sürecinde hiçbir yorum yazmak istememiştim. Bu neden de sütunumdaki son yazım “Sosyal Medya” öylece durup duruyordu.
Rahatsız olmuyor da değildim hani. Ama her yazı denememde bir yanlışı ele alıyor, sonra düşünüyordum: “Acaba bu yanlışları gösterdiğim için bana teşekkür mü ederler, yoksa, eski tas eski hamam, devam mı?” diye.
Bu neden de yazım öylece bana bakıp duruyordu ta ki Sayın Salih Güner bana telefon edene kadar.
Uzun süredir kendi telaşlarımdan dolayı, dostlarımı ihmal de ediyordum. Bir hatır sormak zor olmasa gerekti ve bu da benim hatalarımdandı.
Sayın Salih Güner hal hatır sorduktan sonra sevgili ağabeyimiz şimdi emekliliğinin tadını çıkaran ve dinlenen Dr. Erdal Ahad’ın bir mesajını iletti.
Salih Güner’in bana aktardığı sevgili ağabey Dr. Erdal Ahat’ın mesajı şöyleydi:
“Söyleyin Dr. Uğur Gönül’e ve Ali Akdoğan’a,sütunlarında aylardır aynı başlık altında yazıları duruyor. Biri “Sosyal Medya” diğeri “Emine Kadın Çeşmesi” Lütfen söyleyin kendilerine yeni yazılar yazsınlar. Çünkü onların yazılarını zevkle okuyoruz.”
Evet bu yazı, haklı sitem/eleştiri üzerine kaleme alındı.
Bu yazıyı yazarken de zorlandığımı beyan etmeliyim.
Niye mi?
Uzun süre güncel konuları yazmazsanız aynı bir cerrahın elinin durması gibi sizin de yazı yetenekleriniz dumura uğruyor.
Bilgisayarın başında dolanıp duruyorsunuz.
Kah masaya oturup düşünüyor, kah odanızda dolaşıp duruyorsunuz.
Şimdi güncel olan seçimler. Adaylar belirlendi, çalışmalar hızlandı. Sonuç ne mi olur?
Görüştüğüm herkes bana bu soruyu soruyor. İki kişi ile öyle bir iddiaya girdim ki, öyle bir tahminde bulundum ki, bu iddiayı kazanamayacağımı anlayanlar, benimle iddiaya girmek için sıraya girdi şimdiden.
Ben Kırşehir seçim sonuçlarında, ANAP’ın 3-0 kazandığı seçim sonuçlarından bu yana yanılmadım. O yanılmamdaki pay da “il barajını” hesaba katmamam olmuştu.
Hatta CHP İl Başkanı olduğum sürede tahminimi bir gazeteye açıkça beyan etme gafletinde bulunduğum için de muhaliflerden bir hayli eleştiri almıştım da; sonuç gene benim tahminim gibi gerçekleşmişti.
Şimdi de yanılmayacağımı düşünüyorum ama, iddiaya da ara verdim. Kaybedersem, epeyce bir mali külfeti olacak bana. Ama siyaset demek risk demektir. Risk almayanlar da siyasetçi olamaz. İddialar da öyledir. Sağ olsunlar, Galatasaray’lıların sayesinde bu sene epeyce bir ziyafete konduk.
Güncele gelirsek. Her gün Karabacak semtindeki bahçeme giderim. Yolu o tarafa düşmeyenlerin gözünden kaçabilir ama belediyenin yeni terminal çalışmaları son gaz devam ediyor. Seçim öncesi açılış yapılacak gibi. Çevre yolları genişliyor, göbek yeri aşağıya kaydırılıyor, peyzaj çalışmaları ilerliyor.
Bitiminde, bence tüm söylenenlere karşın şehrimiz güzel bir terminale kavuşacak. Bu projenin gerçekleşmesini sağlayan Belediye Başkanımız Sayın Yaşar Bahçeci’yi bir kere daha tebrik etmek isterim. Yapılan her güzel iş sonunda bizleri ilgilendirmekte, Kırşehir’in daha şirin bir kent haline gelmesini sağlamakta.
Kılıçözü Irmağı’nın kenarlarında , Özbağ’a kadar sağlı sollu altmış metre yol açıldı. Bundan sonraki hedef bu ırmağın çevresinin Özbağ’a kadar yeni bir yeşil alan projesiyle örnek bir alan olması. Sonrasında Özbağ’ bir reform daha sunulabilir.
Geçenlerde annemin oturduğu eski evin kanalizasyonunda bir problem oldu. Öyle basit bir şey değil. Bilmece gibi bir pis su toplama sistemi yapılmış.
Zor bir çalışma sonunda şehrin en işlek yerlerinden birinin trafiği aksatılmadan sorun çözüldü.
Sayın Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci’yi ve Belediyenin ilgili ekiplerini bu içten çalışmalarından dolayı kutlarım. Başta ekip şefi Ömer Kızılgedik, Atilla Ölmezses, Bekir Karokoç, Ercan Aksungur ve Üzeyir Belli’ye gece geç saatlere kadar fedakarca çalışmalarından dolayı şükranlarımı sunmak isterim. Bu ekip zihniyeti belli ki belli bir disiplin sonucu oluşturulmuş. Hiçbir işi tamamlamadan yarım yamalak bırakmamak gibi bir iş felsefelerini yerleştirmiş olduklarını da bu vesile ile öğrenmiş oldum.
Belediyenin tenis tesislerine gençlerin ve çocukların giderek artan ilgisi beni ayrıca sevindiriyor. Çetin Altan’ın 1980’lerde yazdığı bir makalede “Maraş’ın köylerinde kuaför olduğu zaman,tenis kortları olduğu zaman Türkiye çağdaş bir ülke haline gelir” ana fikri vardı.
Uzun süredir ilk defa gençlerin ve çocukların tenise ilgisi geleceğe ait ümitlerimi diri tutuyor. Özellikle çok yetenekli tenis öğretmenlerinden gençlerin öğreneceği çok şey var. Onlara da buradan başarı dileklerimi sunarım.
Şimdilik bu kadar. Seçim zamanına kadar birkaç yorum yazı daha yolda olacak.