Ben bu tanıtım yazıma “Bir Kırşehir sevdalısının kitabı” demek istiyorum.

“Ahi Kültürünü Araştırma ve Eğitim Vakfı” tarafından 550 sayfa olarak basılan bu kitap tamamen “Kırşehir” dolu.

Benim de zevkle okuduğum, çok kısa bir sürede bitirdiğim, bu kitap beni, yaklaşık bir sene önce ayrıldığım Kırşehir’e tekrar döndürdü.

Kırşehir’de adı unutulmaya yüz tutmuş, Kırşehir’e hizmet etmiş insanları tekrar hatırladım. Onların Kırşehir sevgisine hayran kaldım.

İkiyüzlülerin neler yaptıklarını tekrar anımsadım. Kırşehir için canı gönülden çalışan benim de tanımadığım insanları tanıdım. Tanıttığı doktor arkadaşlarımın bilinmeyen yönlerini öğrendim.

Sayın Şevket Güner’den izin alarak yazıyorum:

Sanırım Şevket Güner’in iki aşkı vardı: Birincisi, önde geleni yakınlarda kaybettiği cefakâr çok sevgili eşi Elif Hanım, --Şevket onunla ilgili yazılarında ona “Eli” diye hitap ederdi-- ikinci aşkı da Kırşehir.

Başka bir kitabında Şevket Güner’in geçmiş yaşantısını, çektiği zorlukları anlattığı yazılarını okumuştum.

O zor günlerinde geleceğe ait umutlarını hiç kaybetmeden, ona şevk veren, destek veren, moral veren bir eşi olmuştu Şevket’in.

Matbaadan artan kırpıntı kâğıtlardan yatak yaparak yattığı günlerde ona daima yardımcı olan, umut veren, başarma inancı veren, zorluklar karşısında yılmayarak bu günlere gelmesinde en büyük yardımcısı olan sevgili eşi, birinci aşkı Elif Hanım’ın kaybı onu derinden sarsmış.

Bin kilometre uzaktayım, telefonla ne kadar teselli etsem de; acılar tabii ki dinmiyor. Şevket’le her konuşmamızda adeta onun içindeki derin acıyı hissediyorum.

Tabii ki her şeyin ilacı “zaman”.

Şevket Güner’e birinci aşkı için, sabır dilemekten öte elimizden başka bir şey gelmiyor.

Torununun çocuğunu görme bahtlılığını yaşayan Şevket Güner, elbette ki kızı Çiğdem’i, yakınlarda profesörlük unvanı alacak büyük oğlu Cemil’i, banka müdürlüğüne terfi eden diğer oğlu Turgay’ı da gözleri kadar seviyor. Torunlarından söz ederken mutluluğu telefondaki sesine yansıyor.

Bu kitaba gelecek olursak: İkinci aşkı Kırşehir’le başlayıp; onunla bitiyor.

Kitabın başındaki ve sonundaki rahmetli eşi Elif Hanım hakkında yazdığı, insanın gözlerini yaşartan iki duygusal yazı hariç.

Bildiğim, yakından tanıdığım Şevket Güner, gazetecilikte bıkmadan, zorluklara ve tehditlere göğüs gererek, kimseye kul olmadan, “zor yolu” seçti.

Kimseye yalakalık yapmama, doğruyu ve gerçeği yazma şiarından asla vazgeçmedi.

Çıkarı için kalemini satmadı.

Şimdi ise, kardeşi, benim de çok sevip takdir ettiğim Salih Güner bu bayrağı devralıp aynı çizgide götürüyor. Kutluyorum.

Kitapta o kadar çok anı, o kadar çok yaşanmışlık, o kadar çok Kırşehir var ki; ancak o kitabı okumadan bunları anlamak mümkün değil.

 28. sayfada rahmetli Cahit Gürses ve Neşet Ertaş’la çektirdiği fotoğraf: Cahit Gürses neşeyle gülüyor, “Bozkırın Tezenesi” de gülümsüyor. Ne güzel mutlu bir gün yaşadıkları fotoğrafa bakar bakmaz anlaşılıyor.

Kırşehir’imizin ilçe yapılmasını, tekrar il yapılmasını, gelip geçen iz bırakan valileri, önde gelen bürokratları, Kırşehir’e hizmet etmiş milletvekillerini ve söz verdiği halde sözünde durmayıp söz verdiği insana kazık atan sahtekar milletvekillerini, yıl yıl seçim sonuçlarını, yenilerin bilmediği “Helebişçiler Geceleri”ni, ve Kırşehir semtlerini, Akbayır sırtlarına çıkıp seyrettiği Kırşehir hakkındaki düşüncelerini ve hayallerini bu kitaptan öğreniyoruz.

Rahmetli Hacı Mehmet Gülten’in kendisine anlattığı ve benim de ilk defa duyduğum  “Dilenci Murtaza Kerpiçkesen” kıssasını da şaşırarak okursunuz.

Komşu illerin hızla gelişmesi karşısında isyanlarını pek çok yazısında dile getirmiş Sayın Şevket Güner.

Kırşehirlilerin başucu kitabı olmaya hak kazanıyor Sayın Şevket Güner’in “Tarihe Not Düşen Kırşehir Yazıları” adlı kitabı.

Şevket Güner sağ olsun bununla birlikte bir de kendisinin de danışma kurulunda yer aldığı  “Kırşehir Ansiklopedisi (Örnek Fasikül)” adlı bir yayın da göndermiş.

Kuşe kâğıda basılı olan bu örnek fasikül çok ilgimi çekti. Emeği geçen, katkı veren herkesi kutlamak isterim.

İnşallah bu değerli çalışma yarım kalmaz. Tamamlanır. Her şeyin dijitalleştiği bu çağda bence böyle çalışmalara çok çok büyük bir gereksinim var.

Örnek fasikül “Erkan Ahat”la başlıyor.

Hacettepe yıllarımda benden birkaç sınıf büyük olan rahmetli Prof. Dr. Erkan Ahat’ı üniversite yıllarımdan tanırdım. En çok katkı yapacağı zamanda erkenden terk etti bizleri.

Süla Kabağı’nı bile yazmışlar. Yenice Mahallede karşı komşumuz olan son yıllarını iyi hatırladığım rahmetli Cevat Hakkı Tarım da genişçe yer almış bu örnek fasikülde.

En çok ilgimi çeken “Yenice Mahallesi” adlı bölüm oldu.

Benim doğup büyüdüğüm, ilk gençlik yıllarımın geçtiği bu mahalle ve buradaki sülaleleri ilk defa öğrendim.

Bu ansiklopedinin bir an önce tamamlanması dileğimle.

Ve Sayın Şevket Güner’i de böyle kapsamlı bir eseri kalıcı olarak kütüphanelerimize kazandırdığı için yeniden kutluyorum.

17.10.2023 Akyarlar/Bodrum.