Her devrim liderini yer, bu kural şimdiye kadar değişmemiştir. Eğer bir kurum, kuruluş zamanla alt yapıyı koruyamaz ve kontrol edemezse ömrü uzun olmaz.

Her devrim liderini yer, bu kural şimdiye kadar değişmemiştir. Eğer bir kurum, kuruluş zamanla alt yapıyı koruyamaz ve kontrol edemezse ömrü uzun olmaz. Gelişir büyür hatta kabından dışarı taşar fakat geldiği yeri unutur ve arkasına bakmaz ise, giderken arkasına bakacak zamanı bile bulamaz.
Partilerde bir siyasi kuruluş olsa da, liderini amblemini taşıdığı yerden yani zirveden tutunabilmesi için alt yapıyı ve kendisi için yalın ayak çalışan kavlan gözleri görmek ve korumak mecburiyetindedir. Hele seçimle iktidara gelen bir siyasi partinin içinde adam harcama safhasına gelmiş veya gelinmişse çöküş başlamıştır. Yalnız bu beni veya partiyi veya partiye yakın olanları korur, karşısını dışlar anlaşılmasın.
Elbette her siyasi parti kırıp dökmeden her hangi bir şekilde kadrolaşmayı ister, fakat bunu yaparken onur kırıcı ve başka bir alt kadroyla baskı kurarak kanun değişimi adı altında yandaş yerleştirme planı yapması pek te hoş davranış olmaz.
Hizmet kurumlarının en başında belediyeler gelir. Belediyeler halkla bire bir teması olan ve her zaman göz önünde icraatları takip edilen bir hizmet kurumudur.
Köy Hizmetleri ve Özel İdareler, iktidar olan siyasi partilerin hizmet ve çalışmalarını halka en iyi pazarlayacakları devlet kuruluşlarının başında gelir. Bu kurumlar iktidar partilerinin aynasıdır.
Yerel yönetimlerin tek başına devlet dairelerinde kadro değişikliğini yapmaya kalkması düşünülemez, büyük bir ihtimal üst yönetimde gelen bir talimatla gerçekleşir, çarkın dönmesi tek işaret için yeterlidir.
Atanmışlar üzerinde, seçilmişlerin baskı yapması veya yapmaya kalkışması, sistemde zafiyet boşluğu yarattığı gibi, toplumun merkezi yönetime olan güven ve itimadı sarsılır. Umarım Kırşehir’de böyle bir uygulama olmamıştır. Eğer böyle bir baskı varsa ki olmaması gerekir, olacağını düşünmek bile istemiyorum.
Partiyi üst sınırlara taşıyan amiralleri tek çırpıda silip atmayı düşünmek, yol alan gemiye su mazgalı açmaktan başka bir şey değildir.
Kırşehir’de ikide iki alan AK Parti gibi çalışan, kadın kollarıyla beraber Mustafa Kendirli’nin ekibi ile beraber köyler üzerinde büyük etkisi ve aynı zamanda sevilen isimsiz kahramanları unutmaması lazım.
Kırşehirliler yapılan iyi çalışmaları da yanlışlıkları hiçbir zaman unutmaz.
Yerel yönetimlerde elbet kendi kadrosunu kurmak ister, fakat bunu iktidara gelmeden önce çalışacağı kimseleri seçmenine tanıtması en sağlıklı yöntemdir. Değişik adlar altında etrafında surlar örmeye kalkışması ve ayrımcılığa yönelmesi, toplumu ayrıştırıcılığa yönelik bir davranış olarak yorumlanır ve öyle değerlendirilir.
Her kim ve hangi ideolojiye sahip olursa olsun eğer seçimle kamu görevine gelmişse, icraatta taraf tutma hakkı yoktur. Hatta yüksek oranda oyla seçilmiş olsa dahi kendisine destek vermediğini düşündüğü kitleye dahi tarafsız davranmak mecburiyetindedir.
Maalesef Anadolu insanlarının halâ feodal bir yapının genlerini taşıyor olması ve bu alışkanlığını üzerinde bir türlü atamayışı, her dönemden sonra zaman zaman karşımıza çıkıyor. Hatta bulanık ortamlarda çıkarcı kimselerin maddi menfaat karşılığında, sırtını dayadığı siyasi kurumların adı altında yıllardır bir türlü kapatılamayan toplumsal yara olan rüşvet olaylarının gündeme gelme olasılığı doğar.
Her iktidarın sorunu olan, “giden ağam, gelen paşam”cı insanların yarattığı sıkıntı, siyasetin hep sancıları olmuştur.
“Şeyh uçmaz, mürit uçurur” sözü ne kadar yerinde söylenmiş sözdür. Birinci adamın etrafında kümelenen çıkarcı somuncular, bukalemun gibi her an renk değiştirirler. Bunlara halk “gazcı” diyor. Kırıntısında beslendiği reislerini yellerler adeta rüzgârlarıyla uçururlar.
Kanadı olmayan uçmaya kalkmasın müdürün uçması, sunduğu hizmete bağlıdır.