Türkiye bir seçimi daha geride bıraktı.

Siyasi cephede işin rengi biraz değişti. Bu seçim aynı zamandahalkın da farklı bir anlayışa karşı duyduğu ihtiyacın unutulmaması gerektiğinin de bir hatırlatılmasıydı.Bu cümlenin yansıması olarak,

Cumhuriyetin yüzüncü yılında Kırşehir belediye başkanlığını tekrar Selahattin Ekicioğlu’na nasip oldu.

Bundan sonraki süreçte değişim ve dönüşüm üzerine projeler ve icraatlar konuşulacak.

Bir rehavete kapılmadan gaye ve gayret içinde hemen bir komisyon kurulup ve yüzüncü yıl kutlamaları çerçevesinde yapılacak çalışmalar bir programa bağlanmalı.

Bu rüzgarı kaybetmemek için de yapılacak çalışmaların başında kentsel dönüşüme ve şehir trafiği ile araç park yerlerinin ayarlanmasına öncelik verilmeli.Bunlara ilave olarak, sağlık çalışanları, öğretmenler ve öğrencilere yönelik toplu ulaşım indirimi hemen uygulamaya geçilmelidir.

Hiçbir şey bulamadınız ise o zaman kolayı seçerek;

50 öğrencimizi Anıtkabir ve Anadolu Medeniyetleri müzesine,

50 öğrencimizi Çanakkale şehitlikleri ve Truva müzesine,

50 öğrencimizi Kayseri Selçuklu eserleri ve müzelerine,

50 öğrencimizi İstanbul'a Modern Sanat Müzesi, Türk ve İslam Müzesi, Panorama 1453 Tarih müzesine,

50 öğrencimizi Konya-Mevlana, Nevşehir-Hacı Bektaşi Veli ve Eskişehir-Mihalıçcık Yunus Emre Türbesi ve müzesine,

50 öğrencimizi Kars Ani müze alanı ile Van kent müzesine,

50 öğrencimizi Eskişehir ilimize,

50 öğrencimizi Artvin Yusufeli barajına,

50 öğrencimizi Atatürk ve Karakaya barajına

50 öğrencimizi Gaziantep'e gurme ve mozaik müzesine...

Ve benim aklıma gelmeyen diğer zenginliklerimizin tespiti yapılarak oralara gönderilmesi ile bu çocuklarımız üzerinden Anadolu zenginliği Kırşehir'e getirilmiş olacaktır.

Yine bunlara ek olarak,100. yıl anısına Kırşehir'e hizmet etmiş insanlarımıza yönelik bir çalışma düzenlenirse gelecek kuşaklara anlatılır...

O zaman bu başarı fotoğrafınız çok daha anlamlı olacaktır...

Bu ve buna benzer konularda düşünce jimnastiği yapılmalı zira kişi kültürüyle ve bilinciyle vardır.  Kendine yakışanı giyer, söyler ve yapar...

Aslında yapılması gereken işler oldukça fazla.Aklıma gelenler şimdilik bu kadar.

Ayrıca naçizane bir iki hatırlatma, İlk önce Z kuşağını katılımlarından ve getirdikleri taze kandan dolayı tebrik ediyorum. İkinci olarak, kendi inandıkları partileri olduğu halde oylarının ziyan olmaması için istemedikleri partinin en güçlü rakibine “evet” basan, radikalliğini bırakıp mantığıyla mesaj veren seçmenlere de yürekten teşekkür ediyorum. Allah vatanına aşık, dürüst insanları her daim muvaffak etsin. Ülkemizi korusun ve yüceltsin…

Sonuç olarak

Nasreddin Hoca, su getirmesi için pınara göndermeden önce oğluna, "Sakın testiyi kırma!" der ve okkalı bir tokat atar.

Çocuğun ağladığını görenler şaşkınlıkla sorarlar:

"Hoca Efendi, zavallı yavrucağa testiyi kırmadan neden tokat attın?" Nasreddin Hoca kendinden emin cevap verir:

“Bu tokadın acısıyla, çocuk testiyi sıkı tutar. Testi kırıldıktan sonra, tokat atmanın bir anlamı olmaz.” 

Ülkemizde siyasi yapıda değişim talebine işaret eden bir seçim yaşandı. Sonuçlar çok boyutlu tartışılabilir elbette, ama ben Nasrettin Hoca misali belediyeleri kazanan siyasi parti ve başkanların önceden sağlam bir uyarı almaları gerektiğine inanıyorum.

Güç zehirlidir. Güç zehirlenmesi, gücü elinde tutanların küstahlaşması, yetkilerini kötüye kullanması, demokratik denetimden kaçınması, halkın taleplerine kulak asmayarak zamanla meşruiyetini yitirmesi demektir. Temel hak ve özgürlüklerin ihlali, muhalefetin bastırılması, kamu kaynaklarının kötüye kullanılması, rüşvet ve yasa dışı ilişkiler, keyfi uygulamalar bu hastalığın belirtilerindendir.

Elbette yerel yönetimlerin gücü sınırlı olduğu için güç zehirlenmelerinin de etki alanı sınırlıdır.

Ancak burada asıl mesele, yerel yönetimlerin etik, şeffaf ve erdemli bir yönetimin nasıl olduğunu göstererek, halkın kendi gücüne güvenmeyi öğrenmesine ve demokrasinin temellerinin atılmasına katkıda bulunması sorumluluğudur.

Bunu yapmamanın, halkın güvenini sarsmanın vebali ağırdır.