Bu bir çürümenin anatomisi;

Geçen gün bir arkadaş sordu:

“Diploman var mı?”

“Evet,” dedim.

Ama bu cevap yetmiyor artık bu ülkede. Çünkü burada diploma sahibi olmak bir şey ifade etmiyor; mesele o diplomanın GERÇEK olup olmadığı.

Biz yıllarca üniversite sıralarında ömür tüketirken, birileri arka odalarda, yazıcıdan sahte gelecekler bastı. Biz harç parası bulamazken, birileri masa başında ‘profesör’ oluverdi. Biz sabahlara kadar sınavlara hazırlanırken, birileri hiçbir derse girmeden ‘eğitimci’ kesildi.

Ve en acısı şu: Gerçek diploma artık bir başarı belgesi değil, bir saflık simgesi gibi görülüyor!

---

Şakanın Bittiği Yerdeyiz Artık

Gülünecek bir tarafı yok bu işin. Bu, sadece birkaç üçkâğıtçının değil; bütün bir sistemin iflasıdır.

Bir ülkenin evlatları alın teriyle kazandıkları diplomayla işsizken, hiçbir okula gitmemiş insanlar makamları işgal ediyorsa; orada adaletten, liyakatten, gelecekten söz edilemez.

Bu sahtecilik artık bireysel bir suç değil, kurumsallaşmış bir utançtır. Denetimin çöküşüdür. Liyakatin mezar taşıdır.

---

Hangi Genç, Hangi Adalete Güvensin?

Gerçekten sormak lazım: Sahte diplomayla yönetici olan birine bakıp, yıllarını kampüslerde geçiren genç kime inanacak?

Kimi örnek alacak?

Kime güvenecek?

Bu sadece bir kâğıt değil!

Bu, gençliğin umutlarına vurulmuş bir darbedir.

O çocuk, sınav stresinden ağlarken; birileri sahte belge hazırlıyordu.

O genç, yol parası için evinden çıkamazken; birileri torpille koltuk kapıyordu.

Ve sonra biz, bu gençlerden inanmalarını, umut etmelerini, mücadele etmelerini bekliyoruz öyle mi?

---

Bugün gençler üniversiteyi bir gelecek olarak değil, bir mecburiyet olarak görüyor.

Çünkü ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar, önlerine konan engel belli:

Bağlantısı olmayan ezilir.

Torpilsiz olan görülmez.

Gerçek diplomalı olan işsiz kalır.

Ve adına "devlet" dediğimiz adaletin koruyucusu olması gereken yapılar, bu adaletsizliğe sessiz kaldıkça güven duygusu zedeleniyor.

---

Adaletin Sustuğu Yerde Toplum Çöker

Hâlâ bu sahtekârlığı küçümseyenler, basite indirgeyenler var.

Ama mesele basit değil.

Bu bir kişinin suçu değil.

Bu, geleceğin katledilmesidir.

Sahte diploma sahibi sadece bir belge çalmıyor.

O, başka bir gencin hakkını, emeğini, geleceğini çalıyor.

Bu, bireysel bir sahtekârlık değil; toplumsal bir ihanettir.

Ve unutmayın:

Yargının sustuğu, denetimin işlemediği yerde sadece adalet değil; toplumun kendisi de çöker.

---

Geleceği Sahte Olanın, Umudu da Olmaz

Bizler de çocuk büyütüyoruz.

Küçücük Kırşehir’imizde geleceğe dair hayaller kuran, inanan, çabalayan çocuklar…

Vatanı için çalışıp, elini taşın altına koymaya çalışan çocuklar.

Ama bu ülke, gençlerine “çalışarak bir yere varamazsın” mesajı verirse…

O genç ya ülkesini terk eder, ya umudunu.

Ve umut gitti mi, o ülkenin ne ekonomisi kalır, ne kültürü, ne de geleceği.

İstediğiniz kadar bina dikin, köprü yapın, yol açın…

İçini sahte belgelerle makam kapmış insanlarla doldurduysanız, o yapılar birer beton mezarlık olur sadece.

---

Ve Şunu Unutmamalıyız: Ülkemizde şu an milyonlarca genç, sahte diplomaların gölgesinde hâlâ okumaya çalışıyor.

Kendinizi bir an olsun onların yerine koyun.

– Ne düşünürdünüz?

– Sınavlara, derslere hangi motivasyonla çalışırdınız?

Üniversite hayali kuran, üniversite tercihi yapmak için gün sayan, üniversitelerimizde okuyan milyonlarca gence bu ülkenin adil bir sistem borcu var.

Geleceğimizin teminatı bu gençleri kaybedersek, bu yüzyılı kaybederiz.