İş hayatındaki davranışları yönlendiren prensipler ve standartların toplamına “mesleki etik” veya İş ahlâkı denilmektedir. Belirli bir meslek grubunun, meslek üyelerine emreden, onları belli kurallarla davranmaya zorlayan kişisel eğilimlerini sınırlayan, yetersiz ve ilkesiz üyeleri meslekten dışlayan, mesleki rekabeti düzenleyen ve hizmet ideallerini korumayı amaçlayan mesleki ilkelerdir. Bunun en iyi örneğini tarihte Ahilik sistemi vermiştir.
Mesleki Etik İlkeler:
Doğruluk: Doğru sözlülük ve güvenirliğe işaret eden bir kavramdır. Etik davranış, başkaları ile ilişkilerde dürüst olmayı ve içtenliği gerektirir. İçten ve dürüst davranmayanlar, ilişkilerde kendi sonlarını hazırlarlar ve güven ortamı ortadan kalkar. En önemli zedeleyici davranış biçimi çoğunlukla korku ve güvensizlikten kaynaklanan yalan söylemedir.
Kişiler yalandan uzak durarak üstlerine ve altlarına tam bir güven sağlamak zorundadır. İş hayatı içerisinde doğru davranış biçimlerini uygulamak, dürüst, adil, eşit ve tarafsız olmak, yalan söylememek meslek etiğinin temel ilkelerindendir. Bütün meslektaşlar çalışmalarının her cephesinde dürüstlük sergilemelidir. Meslektaşların kurdukları ilişkiler ve kurum dışındaki temasları samimi ve hakkaniyetli olmalıdır, yürütülen bütün faaliyetlerde itimada dayalı bir güven ortamı sağlanmalıdır.
Yasallık: İş hayatında üretilen her türlü malın üretiminde ve çalışanlarla ilgili problemlerin çözümünde yasalara bağlı kalmak da mesleki etik ilkelerindendir. Günümüzde iş yaşamında gerek üretim alanını gerekse çalışma hayatını düzenleyen yasalar mevcuttur. Hatta yalnızca devletlerin değil uluslararası birtakım kuruluşların da bu konuda etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Yeterlik: İş hayatında her gün sürekli gelişmeler olmaktadır. Bunları takip etmek, kendini yenilemek, iş hayatına uyarlamak mesleki etik ilkeleri arasında önemli yer tutmaktadır. Meslekte sahip olunan mesleki boyut, o işi yapmak konusunda kişiye toplum içerisinde “uzman” veya “yeterli kişi” gibi kimlikler kazandırır. Bir diploma ya da herhangi bir belge almak, gerçekte o kişiye söz konusu işi yapabilme konusunda hak ve yetki verir. Bu nedenle meslek elemanlarının iyi bir eğitimden geçmiş olmaları gereklidir. Yeterlik aynı zamanda sorumluluk alabilme, inisiyatif kullanabilme davranışıdır.
Güvenirlilik: Her mesleğin kendine özgü etik değer ve ilkeleri vardır. Mesleğin üyeleri bu etik değer ve ilkelere uygun davranmak durumundadırlar. Uygun davranmadıkları durumda meslek etiği ilkeleri devreye girer. Genel mesleki etik davranış kurallarını şöyle sıralayabiliriz. Yetersiz ve ilkesiz üyeleri meslekten ayırmak, Meslek içi rekabeti düzenlemek, Mesleğin ideallerini korumak… gibi.
Mesleğe Bağlılık: Kişinin yaptığı işi önemsemesi ve en iyi şekilde yapmaya çalışmasıdır. Buna mesleğe bağlılık diyoruz. Kişinin iş hayatı içerisinde sürekli kendini geliştirmesi işine verdiği önemi gösterir. Yalnızca kendi gelişimini yeterli görmeyip, meslektaşlarının mesleki gelişimine katkıda bulunmak ta meslek etiği içindedir. Mesleğe bağlılık kişinin işini sevmesine ve huzurlu bir ortamda çalışmasına katkıda bulunur. Bu da verimliliği artırır.
Bir de mesleki etiğe uygun olmayan davranışlar gelir ki bunların başında Mesleki Yozlaşma gelir. Bir toplumda oluşan yozlaşma hayatın her alanını olduğu gibi iş yaşamını da etki altına alır. Mesleki yozlaşmanın çeşitli nedenleri vardır. Bu nedenleri maddeler halinde
sıralayabiliriz • Aşırı hırs, bencil ve aç gözlü davranma • Yeterli hassasiyetin gösterilmemesi • Eksik değerlendirme • Plansızlık • İyi niyetle arkadaşlarını koruma güdüsü • Yasaların, kuralların ve yöntemlerin bilinmemesi • İş yaşamında teknolojik ve sosyal gelişmelere paralel yasal düzenlemelerin gecikmesi • Kendini koruma güdüsü • Maddi ve manevi tatminsizlik, servet açlığı • İdeolojik ya da siyasal ayrımcılık …
Aşağıdaki davranışları mesleki yozlaşma açısından irdeleyebiliriz. •Manavdan aldığınız bir kilo elma ya da portakalı eksik tartan manavın bu davranışı doğru mudur? • Pazarda “seçmece yok” deyip çürük domatesleri düzgün domateslerle birlikte tartıp satmak ne kadar doğru bir davranıştır? •Sattığı ayıplı malı daha sonra “satılan mal değiştirilmez” deyip değiştirmek istemeyen mağaza sahibinin bu davranışı doğru mudur? • Bir zengin iş adamının emekli bir generali ya da emekli tanınmış bir eski bürokratı “Ankara Temsilcisi” diye atayıp, başkentte hükümet ve bürokraside işlerini takip ettirmesi –örneğin, devletten teşvik elde edilmesi yönünde lobicilik yapılması- ahlâkî bir davranış mı? • Bir iş adamının bir milletvekiline gizliden maaş bağlayarak parlamentoda “kanun simsarlığı” yaptırması doğru bir davranış mıdır? Takdirlerinize bırakıyorum.
Ahice bir iş ahlâkı içinde yaşamanız dileğiyle…