Kırşehir’de 31 Mart seçimlerinin sonuçlarını analiz etmeye başlamadan önce neticenin bu şekilde olacağını haftalardır yazdığımı, seçimden günler önce de bir köşe yazarı için en büyük riski göze alarak seçimi Sayın Ekicioğlu’nun kazanacağını dahi ilan ettiğimi tekrar hatırlatmak isterim.

Bunları yazmış olmam afaki bir kehanet değildi, bilakis doğrudan çevremdekileri, sokakları, seçmenleri gözlemlerimi yazmamdan ibaretti. Sayın Ekicioğlu’nun kazanacağından neden bu kadar emin onca yazılar yazdığımı hatırlayarak seçimin genel bir analizini yapmaya çalışacağım.

            Öncelikle memleketin genel siyasi ahvali etkiliydi. Emeklilerin, yoksulların daha da ezildiği, iktidar yanlılarının servetlerine servet kattığı köhne düzen artık illallah dedirtti ve iktidara karşı tepkiler çığ gibi büyüdü. Zengini ve parayı seven intibaı veren AKP’nin 900 gayrimenkullü Ankara adayı Altınok’un ‘Altı Ok’ yemesinin ve yoksul, mağdur seçmenlerden tokat yiyerek açık ara yenilgisinin şifreleri de buradadır. Diğer bir genel siyasi ahval olarak MHP genel merkezinin AKP’ye şartsız destekte kantarın topuzunu artık alabildiğine kaçırması, Erdoğan’a “Yüzyılın Kurtarıcı Lideri” diyecek kadar kontrolünü kaybederek zıvanadan çıkması ülkücü camianın genel merkeze tepkisinden ziyade artık öfkesini alabildiğine yükseltmiştir. MHP genel merkezinin Kırşehir’de olduğu gibi adeta dayatma il teşkilatları ile siyaset yapmaktaki ısrarları MHP’yi illerde de yıpratmış tüketmiştir.

          Ben aylar öncesinden, taa Aralık 2023’te bir paylaşımımda AKP’nin Kırşehir’de MHP nedeniyle kaybedeceğini açıkça söylemiş, pek çok köşe yazımla da bunu gerekçeler ve nedenlerle somutlaştırmıştım. Dediklerimin çıkması beni şaşırtmadı. Neler demiştim hatırlayalım. “Ak Parti’nin Kırşehir’de MHP Handikapı” yazımdan;

       “AK Parti sadece partiler nezdinde seçime gitse şansı belki daha yüksek olacaktı, lakin Cumhur İttifakı ile seçime gidecek olması Kırşehir MHP teşkilatından ne kadar destek alabileceklerine dair ciddi endişeler doğurmuş gibi gözüküyor. MHP İl Teşkilatının Kırşehir ülkücü camiasından tamamen kopuk ve ülkücü camia tarafından kendi hallerinde particilik yapmakla itham ediliyor olmaları mevcut MHP il yönetiminin AK Parti’ye yeterince oy getiremeyeceği endişesini doğurduğu yönünde bir atmosfer var. Sokağın nabzına baktığımızda bu endişenin hem MHP, hem de AK Partili siyasilerde oldukça güçlü olduğu gözlemleniyor. Bunun en büyük sebebi olarak sokaklarda, mevcut MHP teşkilatının genel merkez ataması ile gelip sonrasında ise tüm kongrelerini tek adaylı kendi yazdığı delegelerle seçilerek yapması nedeniyle ülkücü camia tarafından kabul görmemeleri ve meşru bir başkan olarak tabanda itibar kazanamamış olmalarıdır.”…….” AK Parti her ne kadar iyi bir adayla güzel bir çıkış yapmış gözükse de seçime Cumhur İttifakı ile girecek olması, destek umduğu MHP’nin ilimizde tabanından tamamen kopuk, hatta tabanla kavgalı olmasının ne büyük bir handikap olduğunun gerçeğini değiştirmiyor.”…….” mevcut (MHP) yönetimi bırakın düğünleri, cenazelerde bile zor gözükmektedir. Daha önce sosyal medyada defalarca pek çok ülkücünün “Cenazeme bile gelmeyen mevcut yönetime hakkımı helal etmiyorum, onları Allah’a havale ediyorum’” gibisinden paylaşım ve yorumlarını okur anlam veremezdim. Meğer ne haklılarmış. Zira mevcut MHP yönetimine HAKKIMI HELAL ETMEDİĞİME dair bir paylaşım yapmak bana da nasip oldu. Paylaşımın altına bir başka ülkücü arkadaş “iki ay önce babam vefat etti, bana da gelmediler, ne yapacaksın bunlar böyle” şeklinde bir yorum yaptığında mevcut yönetimin ülkücülerle hiç bir alakası olmadığını, belki de adam seçerek keyfiyet siyaseti ile MHP’yi uçuruma sürüklediklerinden bir kez daha endişe ettim.”

         “Belediye Seçiminde ‘Halk ve Cumhur’ Mücadelesi!” adlı yazımdan;

“Sayın Osman Arslan’ın bir diğer talihsizliği ise ittifak ortakları olan MHP teşkilatı olması. Sayın Osman Arslan’ın, belki de Kırşehir MHP tarihinin bugüne kadarki en sorunlu, en sevilmeyen, tabandan en kopuk ve soğuk teşkilatı ile seçime girdiğine, bu yüzden seçimi kaybederse bunun MHP yönetimindekiler sebebiyle olacağına dair çok ciddi tartışmalar var ilimiz sokaklarında. Pek çok ülkücü büyüklerimiz ile Terme Caddesi’nde sohbet imkânı bulduğumda parmaklarını MHP binasına sallayarak yönetim hakkında çok ağır ithamlar yaptıklarına şaşkınlıkla pek çok kez şahit oldum, inanın yönetime sokaktaki öfkenin bu denli olduğunu asla tahmin etmiyordum. İnsanlar sokaklarda; “Bunlar ülkücünün ne düğününü bilir, ne cenazelerini, dört duvar arasında tek aday olarak girdikleri kendi çalıp oynadıkları kongrelerle koltuklarını korumaktan başka ne faydaları oldu ülkücüye?” benzeri öfkeli serzenişler adeta her yerden yükseliyor. Bunu bu satırları okuyan sizler de zaten biliyorsunuz eminim. MHP teşkilatının halkta karşılığının olmamasının, tüm olumsuzluklarının ilimizdeki başkanlık seçiminin Cumhur İttifakı çatısı altında olacak olması nedeniyle bir talihsizlik olarak Sayın Osman Arslan’ın elinde patlayacak gibi görülmesi AK Parti teşkilatında kaygıyla izleniyor ve tartışılıyor.”

Gerek ülke genelinde gerekse de ilimizde MHP ve AKP teşkilatlarında depremler, değişimler olması kuvvetle muhtemeldir. Zira her iki parti de başarısız olmuş, kelimenin tam anlamıyla çakılmışlardır. Daha önceki yazımda AKP kulislerinde seçimin kaybedilmesi halinde faturanın MHP teşkilatına kesileceğine dair aldığım duyumlarımdan bahsetmiştim. Ancak görülen o ki ağır yenilginin faturası bedeli her iki partiye de kesilecektir. Sosyal medyada takip edebildiğim kadarıyla pek çok ülkücü MHP il teşkilatına karşı “onur ve şerefinizle istifa edin” paylaşımlarını seçim gecesi yapmaya başladılar bile.

Yukarıdakilerine benzer pek çok analiz ve tespitlerimi önceki yazılarımda detaylıca okuyabilirsiniz. AKP teşkilatı iktidar olmanın tüm olanaklarını kullanıyor olmanın rahatlığındaydı. Ülkemizde olduğu gibi ilimizde de bakanların birisi geliyor birisi geliyordu. Ancak bu çok yanlıştı. “Kırşehir Halk İttifakı’nın Belediye Başkanı Ekicioğlu” adlı yazımda bu hususa şöyle değinmiştim;

“Ülkenin tarafsız olması gereken Devlet Bakanlarının yerel seçimler için tarafgir bir şekilde çalışmaları büyük bir utanç örnekleridir. Sayın Erdoğan’ın talimatıyla kelli felli Hakan Fidan gibi ağırlığı olan Bakanların Belediye seçimleri için illeri gezmeleri onları o kadar çok küçük düşürüyor, isimlerini o kadar çok yıpratıyor ki ya farkında değiller ya da umurlarında değil. AKP’nin tüm bakanlar reislerinin talimatıyla işlerini güçlerini bırakmışlar köşe bucak Türkiye’yi geziyorlar, telaş gerçekten büyük ancak belediyeler için bakanların bu traji-komik koşuşturmalarının halktaki intibaı umduklarının tersine oldukça olumsuz!”

Halkımız tüm Bakanların da yukarıdan gelen talimatla müdahil ve tarafgir olduğu bu belediye seçimlerini sevmedi. Nasıl sevsin? Dışişleri Bakanı seçimler için sokaklarda esnafları gezdiği süreçte Almanya Solingen’de Alman ırkçılar Türkleri yakmaktaydı. Bu katliama tepki vererek çalışma yapması gereken koskoca Bakan, Reis’in talimatıyla “AKP adaylarına oy verin” diye sokaklarda esnaf geziyordu.

Tüm bunlar olurken, her kesim ve görüşten halkımız ağırlıklı olarak Sayın Ekicioğlu’na yöneldi. Zira AKP belediyeciliğinde gelişen bir anlayış vardı; “ÇALIYORLAR AMA ÇALIŞIYORLAR…” Oysa bu cümle toplum olarak yozlaşmanın da ahlaki olarak çürümenin de adeta bir itirafıydı. Belediye’de AKP döneminde dönen çarkları bir şekilde herkes duyuyor ve biliyor ama olsun çalsınlar, nasıl olsa çalışıyorlar da, parklar yapılıyor, çöpümüz alınıyor, Kırşehir güzelleşiyor, varsın çalsınlar denebiliyordu. İşte Sayın Selahattin Ekicioğlu bir anlamda belediyecilikteki AK Parti döneminde ortaya atılan bunca hırsızlık iddiaları nedeniyle toplumsal yozlaşma ve ahlaki çürümeye de dur demeye çalıştı. Ekicioğlu, Belediye Başkanlığı dönemi boyunca hem önceki AKP dönemi belediye israflarının ve yolsuzluk iddialarının oluşturduğu ağır borçlanmayı kapatmaya çalışırken, bir yandan da halkımıza ve ilimize hizmet etmeye, vaat ettiği projeleri tamamlama mücadelesi veriyordu.

İşte tüm bunlar halkımızda Sayın Ekicioğlu’na sevgi, saygı, takdir ve destekle karşılık buldu.

Seçimden günler önce “Kırşehir Halk İttifakı’nın Belediye Başkanı Ekicioğlu” adlı yazımda seçim sonucunu açıkça şöyle değinmiştim;

“Tüm bu ahval ve şartlar karşısında, Kırşehir’in yararı ve geleceği için kime neden oy vermeliyiz diye düşünüldüğünde, çevremdeki pek çok kişilerden, bilhassa da tanıdığım konuştuğum nice ülkücülerden de aldığım net izlenimler neticesinde halkımızın vicdan ve kanaatlerinde Kırşehir’de partiler üstü ‘Halk(ın) Adamı’ olabilmeyi başarılmış isim olarak Sayın Selahattin Ekicioğlu isminin öne çıktığını, seçimleri kazanmasının da kuvvetle muhtemel olduğunu değerlendiriyorum!”

Seçim akşamı her seçimde yaptığım gibi en az 4-5 okul sandıklarını gezdim. Önceki gözlemlerim gibi tanıdığım tüm ülkücülerin Sayın Ekicioğlu’nu açıkça desteklediklerine açıkça müşahede ettim. Zira Sayın Ekicioğlu dürüst ve çalışkan belediyecilik anlayışı, halkın içinden birisi olma bunu herkese her an hissettirebilme kabiliyeti ile Kırşehir’de her kesimin sevgi ve saygısını kazandı. Ülkücü camianın ekseriyeti de kendisine canı gönülden destek vermiştir. Sayın Ekicioğlu arkasında yoğun ülkücü desteğinin kendisi de gayet farkındadır ve seçim sonuçları gelince Ülkücülere de meydanlarda teşekkür etmeyi unutmamıştır.

Hülasa hak yerini bulmuş hak eden kazanmıştır! Başkan Selahattin Ekicioğlu’nu tebrik ediyor, yeni döneminde de başarılarının devamını diliyorum…

Av. Bülent DEMİRBAŞ

 (Siyaset Bilimi Uzmanı)