Sportif faaliyetler içinde “futbol” gerek topladığı seyirci potansiyeli, gerekse iddia yönünden en önde gelen spor dallarından biridir. Yurdumuzda Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe, Trabzonspor gibi dört büyük takım liglerin hep zirvesini zorlarken, diğer takımlar orta sıralarda yer almış veya düşmemek için yıllarca mücadele etmişlerdir.

Sportif faaliyetler içinde “futbol” gerek topladığı seyirci potansiyeli, gerekse iddia yönünden en önde gelen spor dallarından biridir.
Yurdumuzda Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe, Trabzonspor gibi dört büyük takım liglerin hep zirvesini zorlarken, diğer takımlar orta sıralarda yer almış veya düşmemek için yıllarca mücadele etmişlerdir. Federasyonun her vilayetten 3. Lig’e takım kabul etmesiyle Kırşehirspor da 1969 yılında amatör takımların bir araya gelmesiyle kurulmuştur. Kulübün başkanlığına Avukat Hayri Çopuroğlu gelirken Dr. Rıfat Kayadelen, terzi Metin Barlas, Karacaörenli emekli Komiser Raşit Akıncı gibi kişiler de başkan yardımcılığına seçilirler. Transfer için para gereksinimi de Valiliğin ve Belediye’nin katkılarıyla temin edilirken, ayrıca halktan toplanan paralarla tedarik yoluna gidilmiştir. Zamanın Valisi, Kulüp Başkanı ve yönetimiyle yaptığı toplantılardan birinde, “Aranızdan birkaç kişi görevlendirip Almanya'daki işçilerden de para toplayın da kulübe katkı olsun” der. Yönetim kurulu kendi aralarında toplantı yapıp para toplama işini çevresi geniş olan Karacaörenli öğretmen Kemal Akpınar ile Almanya'yı iyi bilen ve Almancayı anadili gibi konuşan Çıta Kemal'i görevlendirir. İki arkadaşın Almanya'da toplayıp getirdiği paralar ve burada toplanılan paralarla kulüp transfer faaliyetine başlar. Yönetim işinde henüz acemi olduğundan dolayı Ankara kulüplerinden zamanla dışlanan futbolcularla, sağdan soldan gelenler birleştirilip teknik direktöre teslim edilir. Halen akıllarda kalanlar Deli Memmet, Duran Koçak, Büyük Yaşar, Abdurrahman Cem, Tevfik, kaleci Savaş, Bayram, Haldun, Küçük Yaşar, Alaaddin, kaleci Varol Adnan, Muzaffer gibi adını sayamadığımız futbolcular çeşitli lig dönemlerinde forması yeşil-beyaz olan takımda oynamışlardır.
İlk transfer olan futbolcular zamanla şehri ve taraftarı sevmiş, gördükleri ilgi karşısında çatır çatır futbol oynamışlar, çoğu da 1. Lig’’e transfer olmuşlardır. Oynanan ilk lig maçında (Kırşehirspor-Diyarbakırspor) hakem hatalarından büyük olaylar meydana gelmiş zamanın gazetesi Hürriyet “Varan bir, Kırşehir'de kavga” diye manşet atmıştı. Kırşehirspor çeşitli lig dönemlerinde 2. Lig'e dahi çıkmış, geri düşmüştür. Bir Tarsus deplasmanında futbolcular doğru dürüst futbol oynamaz, sadece Sinan gayret gösterse de takım yenilir. Dönüşte kulübün başında bulunan Raşit Akıncı kızgınlığından futbolculara lokanta da kuru fasulye yemeği yedirirken sadece Sinan'a fazladan bir baklava ikram eder. 1972 yılında kulübün başına şehrimiz esnaflarından Hacı Gülten gelirken, yönetimde de Dr. İsmail Yağız, Avukat Hayri Çopuroğlu görev alır.
O dönemde Hacı Gülten gerek İstanbul'daki hemşehrilerinden, gerekse tanıdığı bildiği İstanbul esnaflarından takıma maddi olarak çok katkı sağlar. Hacı Gülten 73, 82, 83, 84 dönemlerinde de aralıklarla kulüp başkanlığı yapmıştır. Takım maç yapacağı günün sabahı şimdiki Cacabey Parkı’nın altında bulunan Belediye binasının altındaki dükkanlardan birinde berberlik yapan Cevat'ın başına taraftarlar davul-zurna ile toplanırdı. Berber Cevat ve ortağı Necip taraftarların getirdiği şişeyi dipledikten sonra çakır keyif olurlar, Nejat Sülükçü'nün beyaz eşya dağıttığı “yeşil-beyaz” boyalı pikabına binerler, davul zurna çalarken şehri yukardan aşağı turlarlardı. Halkın takıma büyük desteği vardı. Kadınlı, kızlı taraftarlar stadı doldururken Amigo Berber Cevat ile boyacı İsmet'in işaretleriyle hop oturup hop kalkarlar, futbolcuları coştururlardı. Stadın en ilgi çekici seyircisi Arzuhalci Galip Kaya'ydı ki, elinde bulunan çeşitli komik oyuncakları seyirciye göstererek onları gülüp geçirirdi. Bir dönem 2. Lig'de Malatyaspor namaglup lider bulunuyorken Kırşehir deplasmanına gelir. Kırşehirspor 2-0 öne geçtiğinde sakallı amigonun baygınlık geçirmesi halen hafızalardan silinmemiştir. Stat tıklım tıklım dolduğunda seyirci Kale’ye toplanır Jandarma-Polis dipçiğine rağmen maçı oradan seyrederken bazı seyirciler de çevre binaların damına çıkarlardı.
Bunlardan birinde Kale’nin eteğinde bulunan un fabrikasının yanındaki binanın çatısı ağırlığa dayanamayıp çökmüş akabinde çok yaralananlar olmuştu. Hacı Gülten'in ifadesiyle en çirkin seyircisi olan Kırıkkale ve Nevşehir'den sonra Aksaray, Kütahya, Erzurum, Van, Konya Ereğli gelirdi. Takımın Nevşehir'le maçı olduğunda o bağlar maça gidenlerden çok eziyetler görürken sahipleri bağlarına sahip çıkmaz, çıkanlardan don gömlek soyundurulup “Biter Kırşehir'in gülleri biter” oynatılırdı. Nevşehir seyircisi maç bitimine kadar Kırşehir taraftarını taşlar, arabaları kırıp döker, bundan da en çok Hayri Çopuroğlu'nun 63 Şavrolesi zarar görürdü.
Nevşehir'in ilçesi olmasına rağmen Hacıbektaş halkı Kırşehir taraftarını giderken ve gelirken davul-zurnalarla karşılardı. Kırıkkaleliler, Nevşehir seyircisinden geri kalmaz Ankara istikametine gidip gelen ne kadar 40 plakalı araç varsa taşlarlardı. Kırşehirsporlu futbolcular sabah kahvaltısını şimdiki Ziraat Odası’nın altında bulunan Hasan Çalışkan ile Hasan Yavuz'un çalıştırdığı “Zümrüt Pasta Salonu”nda yaparlardı. Düşme potasında bulunan Kırşehirspor'la şampiyonluğa oynayan Vanspor'un o hafta maçı vardı. Futbolcular maçı biz alacağız, Hasan Çalışkan, “Van alır” diye iddialaşıyorlardı. Kulüp yöneticilerinden biriyle pastane adına Hasan Çalışkan iddiaya girdi. O hafta maçı Kırşehirspor kazanınca kulüp yöneticisi işyerine para almaya geldi. Ortadaki meblağ büyüktü. Hasan Yavuz bunu kabullenmeyince Hasan Çalışkan parayı cebinden ödemek zorunda kaldı. Bu sebepten dolayı üç gün sonra pastanedeki ortaklığından ayrıldı.
Bir lig döneminde Kırşehirspor o hafta yapacağı Diyarbakır maçında berabere dahi kalsa ligden düşmeyecekti. Eskiden Kırşehirspor'da futbol oynayan Suat Diyarbakırspor'a transfer olmuş bu da halkın arasında “Suat maçı almış gibi şayanın dolanması dedikodularını getirmiş” düşmek kimsenin aklından dahi geçmiyordu.
Maçın sonlarına doğru Suat orta sahanın ırmak kenarı tarafından Hacı Hasan Mahallesi yönündeki kaleye bir orta gönderdi. Yüksekten giden topu güneşin kalecinin gözünü almasıyla sol üst köşeden ağlarla buluşmuş, bir süre sonra hakem Kazım Ünlüsoy maçı bitirmiş Kırşehirspor o yıl ligden düşmüştü. Bir üst lige çıkılacağında veya düşme tehlikesi yaşandığında ligin bitimine 6-7 hafta kala herkes elinde kağıt kalem hesap kitap peşinde olur, kendi aralarında ligden düşeriz veya düşmeyiz tartışırlardı.
Fanatik bir Kırşehirspor ve Beşiktaş taraftarı olan Karacaörenli Halil İbrahim Kaya deplasman olsun, iç saha olsun gitmediği bir maç dahi olmamıştır. Eski Ankara Caddesi Uğrak İş Hanı'ndaki kuru temizleme dükkanı sabahtan akşama kadar futbolcu ve fanatik taraftarın adeta uğrak yeriydi. Her gelen takımın halinin ne olacağını, kimlerin transfer listesinde bulunduğunu ona sorar, kendisi de bir bilgiçlik edasıyla çoğu yalan olmak üzere cevapları sıralardı. Halen de öyle... Yanından hiç eksik etmediği arkadaşı Taburoğlu Münür Baran'ı bazen Pendikspor'un eski teknik direktörü veya bilmem ne bölgesinden eski hakemlerden diye tanıtır, soranlarla dalga geçip beyin yorarlardı.
Futbola kendisini öyle vermiştir ki, “falan maça cebinden otobüs kaldıracağı” dediğinde herkes ona inandığından dolayı “Hadi lan sen kiminle kafa buluyorsun” dememiştir.
Gittiği bir Petrol Ofisi-Kırşehirspor maçında sahaya çıkan Petrollü futbolcuları “Sizi seneye Kırşehirspor'a transfer edeceğim. Şu inciklerinize bir bakayım ki iyi futbol oynadığınızı bileyim” diye muayene ederken yanında bulunanların gülmemek için kendilerini nasıl sıktığını bir Allah bilir. Kırşehirspor'un her gol atışında yan hakemin ortaya koştuğunda “yavru ha” demesi stadı gülmekten kırıp geçirirdi.
Kırşehirspor'un deplasmanda Giresunspor'la maçı var ki bu maç Kırşehirspor'un ligde kalması için bir dönüm noktasıdır.
Kaya illa ki bu maça gidecek, ama kiminle nasıl gidecek, bir haftadır bunun hesabını yapmakta, kafa yormaktadır. Köylüsü ve dükkan komşusu çadırcı Nail'e, “Oğlum burada ikimizin de işleri iyi değil benim Giresun'da bir asker arkadaşım var. Geçen ona telefonla durumu tek tek anlattım. O da bana buraya gelirsen sana ve arkadaşına yardımcı olur size birer dükkan tutarız dedi” der.
Bu ve bunun gibi yalanlarla Nail’in gönlünü edip bindikleri otobüsle Kırıkkale'ye kadar gittikten sonra kavşakta inerler. Az bekledikten sonra el kaldırdıkları bir hususi otomobil sahibinin onları aracına almasıyla soluğu Ordu vilayetinde alırlar. Ordu'yu yukarıdan aşağı gezdikten sonra gecelemek için bir otele yazılırlar. Akşamın ilerleyen saatlerinde Nail hastalanır. Doktor, iğne, ilaç derken Nail'in “Amca sabah Kırşehir'e geri dönelim dükkan işi şimdilik kalsın” dediğinde Kaya'nın beynine kan damlarsa da onu ikna etme de zorlanmaz. Sabah kalktıktan sonra bir kahvaltı yapıp bindikleri otobüsle bir saat demeden Giresun'a ulaşırlar. Çevreyi şöyle bir kolaçan eden Kaya'nın gözüne birbirine bitişik iki dükkan takılır. “Nail bak görüyor musun bura tam bize göre, hemen arkadaşa telefon edeyim” diye PTT'ye gider. Tesadüfen çevirdiği numara aslında Giresun'da “Kahramanlar Pide Salonu” diye anılan bir işyeridir.
Kaya, arkadaşına açık vermez. “Nail; arkadaşım bir iş icabı başka vilayete gitmiş onu sonra ararız” deyip Giresun'a geldiğini belli etmek için dürümcü Bekir'i aramayı ihmal etmez. Sağı solu göz gezdirirken onun aklı fikri Kırşehirspor'un kaldığı oteli bulmaktadır. Boş dükkanların yanındaki dükkana Nail'i dışarı da bırakıp “Bu dükkanların sahibini sorayım” diye girer. Adamdan oradaki kafilenin “Bozdağ otelinde” kaldığını öğrenir. Kendisini bekleyen Nail'in yanına vardığında “Adamın dükkan sahipleri orayı kiraya vermiyorlar” dediğini söyleyip adresini aldığı otelin yolunu tutarlar.
Otele tam vardıklarında futbolcularda antrenmandan yeni gelmişler otobüsten iniyorlardı ki Nail otobüsü görünce, “Amca bunlar burada ne geziyorlar” diye Kaya'ya sorar.
Kaya, futbolcu ve idarecilerle tokalaştıktan sonra Nail'e dönüp “Hazır Giresun'a gelmişken takımın burada maçı varmış onu seyredelim, kafileyle de parasız Kırşehir'e döneriz” der.
Kırşehirspor maçı 2-1 kazanmış, bindikleri otobüsle neşe içerisinde gülüp eğlenerek Ordu'ya gelirler.
Kulüple beraber yemeklerini yiyip otobüsün yanına geldiklerinde “Buralar benden sorulur siz kimden izin alıp da geldiniz” diyen Karacaörenli Savcı Yaşar Ağırman'ın soruları karşısında kulüp yöneticileri Aşır Bulut, Adem Çiçek, Ramazan Türkeş ona durumu anlatırlar. Yaşar Ağırman da “Eğer yenildiyseniz sizi denize dökerim, yok galipseniz Ordu'yu sizin için yakarım” diye cevap verir. Aslında Yaşar durumu radyodan öğrenmiş oraya ekibi tebriğe gelmiştir. Yaşar'ın ısmarladığı iki sini baklavayı yedikten sonra Kaya ve futbolcular yola çıktıklarında o gün adeta çocuklar gibi şendiler.