Hafta sonu diye sabah kahvaltısını her zamankinden biraz geç yapalım dedik. Yine de çok geç olmamış saat 9 civarı idi.

Hafta sonu diye sabah kahvaltısını her zamankinden biraz geç yapalım dedik.
Yine de çok geç olmamış saat 9 civarı idi. Birinci bardak çayı içtim ikincisinden bir yudum alacaktım ki telefon çaldı… Telefondaki ses kaynımdı “duydun mu?” dedi, “neyi?” dedim ağlamaya başladı “annemi kaybettik” dona kalmıştım.
Bir müddet sonra “Ne! Ne zaman olmuş?” dedim. “Bu sabah” dedi. Yan tarafımda oturan eşim çığlık atarak ağlamaya başladı.
Oysa daha dün telefon ile konuşmuş durumunun normal olduğunu söylemişlerdi.
Hayat işte…
Kırşehir’imizde güzel bir söz vardır “dört atanın hakkı da bir” diye. Biz de bunu yaptık.
Apar topar toparlandık ve bindik arabalara Tokat’ın Niksar ilçesine doğru yol aldık.
Öğle saatlerinde vardık. Yol boyunca bitmeyen ağlamalar evinin önünde daha da bir şiddetli acıya dönmüştü…
Daha birkaç hafta önce bir arada olduğunuz yaklaşık 20 yıldır tanıdığınız bir insan aramızdan alınıp öteki âleme götürülüyordu…
Sanki o yıllar hiç yaşanmamış koskoca bir ömür üç beş satırlık sözlerle kapanıp gitmişti…
“İyi kadındı, kimseye kötülük yapmaz, kimsenin zararını düşünmez, elinden geldiğince iyilik yapardı” bunlar cenaze de söylenen sözlerdi…
Sonra defin aracı evin önüne gelmiş gasl işlemleri tamamlanmış artık cenaze namazı kılınması için cami avlusuna getirilmişti.
Cenaze namazının ardından defin işlemi için kabristana varıldı daha önceden hazır edilen mezara tabut konuldu. İki oğlu mezarın içine indi ve annelerinin içinde olduğu kefeni yerine koydu…