15 Temmuz bilinen klasik darbelerden biri değildi. .

15 Temmuz bilinen klasik darbelerden biri değildi... Topyekun Ülke insanına ve mevcut hükümet ve düzene yapılan bir baş kaldırış idi.
Bu meydanları halen bekleyen halk olmasaydı, belki bir yıl, belki bir ay, belki de bir hafta da Allah korusun Türkiye'nin çöküşü gerçekleşmiş olacaktı.
Son iki darbeye bakalım; 27 Mayıs 1960 ile 12 Eylül 1980 hareketi arasında şu fark vardır. Birincisi milli iradeye tam zıt ve fikri anlamı olmayan bir gece baskını ile olmuşken, ikincisi sözde milli ihtiyaca zemin hazırlanmış kurtuluş gerekçesine uygun bir zeminde gerçekleşmiş bir nevi darbe kaçınılmaz olmuştu…!
27 Mayıs 1960 hareketi 'millete rağmen' diye belirtilirken, yani zoraki, 12 Eylül 1980 müdahalesi ancak 'millet için' yapılmış veya yapılması kaçınılmaz olmuş bir ihtilâldi !. İkisini de tasvip etmiyoruz.
Peki ya 15 Temmuz… Günlerce, haftalarca, aylarca, belki de yıllarca planı yapılmış en ince ayrıntısına kadar her şey hesap edilmiş o kadar ince ve derinden gidilmiş ki Cumhur reisin tabiri ile “bizi kandırdılar” hatta kandırma ile kalmamış uyutmuşlar…
Yukarıda bahsettiğimiz iki darbeden farklı birçok yönü var mutlaka bu darbe girişiminin, ama en önemli farkı sivil halka yapılmış olmasıydı… Geçmiş darbelerde Asker direk darbeyi siyasilere veya mevcut hükümete yapardı ama bu çok farklılık arz etmekte…
Silahın karşısına çıkan, tankların önünde ezilme pahasına mücadele veren, apartmanların çatılarında helikopterlere neredeyse atlayabilecek kadar darbe karşıtı bir halk vardı…
Diğer darbelerde kimse beklide itiraz bile edemezken, bu girişimde halk evinde değil meydanlarda oturdu yürüdü darbe girişimcilerine fırsat vermedi… Kırşehir’de demokrasiye aşık, ülkesine ve milletine aşık insanlar 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana Cacabey Meydanı’nda demokrasi nöbeti tutuyorlar.
Hastası, genci, yaşlısı, evlisi, bekârı, çoluğuyla çocuğuyla Cacabey Meydanı’nda ilin valisi, belediye Başkanı, seçilmişi, atanmışı hepsi halkla birlikte. Bu birlikteliğin olduğu yerde bir daha darbe olacağını kimse düşünmesin.
Meydanlarda bir kısım insan bozkurt işareti, bir kısmı, zafer işareti ve bir kısmı da Rabia işareti yaptı ama hepsinin ortak amacı memlekete sahip çıkma, darbeye dur deme ve halk iradesine kesin itaatti…
İstenildiğinde zıt unsurlar, karşıt görüşler ülke meselesinde nasılda birlikte hareket ettiler gözlerimiz yaşararak izledik.
Vatan hainlerinin birlikte hareket ettiği gibi, Siyasiler, Halk, STK’lar birlikte hareket etti. Sonuç olarak Halk milli iradeye hiç kimsenin ipotek koyamayacağını, zulmü alkışlamayacaklarını, zalimi asla sevmeyeceklerini ve bu tür dayatmalara artık boyun eğmeyeceklerini göstermiş oldu…
Bundan önceki darbeler de sözlerin anlatamadığı yürek sürgünleri, nice beyin depremleri yaşadık. Suçsuz masum gençler kelepçelenerek, yargısız infazlarda onulmaz bir hal yaşatıldık. Mayıslar, Eylüller gördük ihtilaller yaşadık, nice vatan evladı sehpanın üzerinde son bulan idamlar yaşadık. Zindanlarda bir yığın insan masumca katledilerek sözüm ona izmihlal yaşadık…
Bir çok sahte kahraman! gizli karanlık işler peşinde koşarken, vatanın yiğit evlatları o günde bu günde satmadılar vatan davalarını, satmadılar ülkelerini ve satmadılar şereflerini…
Bu vatan sevdalıları o günde, bu günde, yarında gerektiğinde hep bu meydanlarda olacaklar.
Hiç kimse sağındakine, solundakine bakmadan, meydanlarda kim var kim yok endişesi yaşamadan “ben varım, ben varsam bu ülkede var olacaktır” diyerek ölümü bile göze alan kahraman Türk halkı hep var olacak… ve diyecek ki benim olmadığım yerde Türkiye yoktur.