15 Temmuz 2016 tarihi Türkiye’de hiç unutulmayacak bir tarih. FETÖ’cu askerlerin Türk demokrasisine yapmayı planladığı darbe, halkla birlikte, vatansever, yurtsever, demokrasi sever asker ve polislerce engellenmiş; darbe girişimi başarısız olmuştur.

15 Temmuz 2016 tarihi Türkiye’de hiç unutulmayacak bir tarih.
FETÖ’cu askerlerin Türk demokrasisine yapmayı planladığı darbe, halkla birlikte, vatansever, yurtsever, demokrasi sever asker ve polislerce engellenmiş; darbe girişimi başarısız olmuştur.
Demokrasi gazisi Kırşehir gibi tüm yurtta insanlar meydanlarda FETÖ örgütüne karşı ayakta, günlerdir demokrasi nöbeti tutuyorlar.
Kırşehir demokrasi aşığı bir kent. Demokrasi uğruna ilçe olmuş bir il. Hiçbir zaman demokrasi dışılığa geçit vermemiş, inadına demokrasi demiştir.
Türkiye’de insanlar da demokrasiyi, milli iradeye bağlılığını darbeye geçit vermeyerek göstermiş ve darbeye engel olmuş, geçit vermemiş, cuntacılar başarısız olmuştur.
İyi ki de başarısız olmuştur. Aksi olsaydı ülkemizin yaşayacağı iç savaşı ve kaosu düşünemiyorum bile.
Bu yapı, bu çeteleşme bu kalkışmaya gelene kadar neden fark edilmedi, neden önleyici tedbirler alınmadı?
Gabriel Garcia Marquez’in “Kırmızı Pazartesi” adlı meşhur bir romanı vardır. Kolombiya’nın bir şehrinde geçen bu romanın kahramanlarından kurban olan Santioga Nazar evinde öldürülür. Oysa bütün kasaba, papazından berberine, esnafından komşularına kadar bu cinayetin işleneceğini bilmektedir. Kimse Santiogo’yu uyarmaz. Ve sonunda Santiogo öldürülür.
Buna benzer bir durumla karşı karşıyayız.
Fethullah Gülen hakkında,onun gerçekte ne yapmak istediği hakkında yüzlerce kitap yazıldı.Bizim bildiğimiz bir o kadar rapor hazırlandı.Bilmediklerimiz, “Çok gizli” ibareliler de hariç.
Bu kitaplarda,bu raporlarda bu darbenin geleceği açık açık belirtilmesine rağmen; hiçbir tedbir alınmadı. Alınmak istemedi. Siyasi çıkar ve oy uğruna pas geçildi, es geçildi.
12 Mart 1971’deki muhtıradan sonraki temizlikten arta kalan sol ve Kemalist’lerin kökünü kazıyan 12 Eylül 1980 Kenan Evren Cuntası, FETÖ’ne hiç dokunmadı. Fethullah Gülen’in tutuklanmasını son anda merhum Turgut Özal önledi. Sonra CIA’nin organizasyonu ile ABD’ye kaçış…
Emniyetin Fethullahçılar hakkında ilk raporu 1992 tarihli.O zamanın istihbarat daire başkanı Tuncer Meriç imzalı rapor, gerekli önlemlerin alınmaması halinde adeta bu günlere gelinebileceğini vurguluyor.
MİT’in 17 Aralık 1996 tarihli raporunda: “Fethullah Hoca’cıların CIA’ın bölgemizdeki en önemli sivil toplum kuruluşu olduğu iddialarının araştırılması” hakkında raporu var.
o zamanın DGM’si tarafından açılan davalarda bir o kadar belge , bilgi ve tanık ifadeleri var. (Detay ve daha fazla bilgi için bknz. “Okyanus Ötesindeki Vaiz.” Saygı Öztürk, Doğan Kitap.14. baskı.Şubat 2014)
Kısaca 1980’den sonra gelen bütün hükümetlerin ve kendilerine muhafazakar diyen bütün siyasetçilerin bu günlere gelinmesinde parmağı var.(Ergenekon ,Büyük Kumpas.Erol Mütercimler.Alfa yay.Nisan 2014)
Uyarı yapan, bunları kitap halinde yazan bürokratların ve gazetecilerin de da başlarına neler geldiğini yakın tarihimizden biliyoruz.
Bu kısmı bu kısa özetle geçelim.
Kök nedene doğru inelim.
Mesala; bundan önceki başbakan Ahmet Davutoğlu başbakanlığı döneminde eşiyle birlikte Pensylvenya’da Fethullah Gülen’le bir saati aşkın ne konuştu?...(Bknz: “Ben Böyle Gördüm. Cemaatin Siyasetle Sınavı” Fehmi Koru. Alfa yay.1. Baskı Nisan 2016) Bu konu yalanlanmadığına göre Davutoğlu’nun tasviyesinde bu görüşme, ya da bu etken söz konusu mu idi? İnanıyorum ki zamanla bu sorular yanıtlarını da bulacaktır.
“Ne istediler de vermedik” de ayrı bir konu. Ta ki 7 Şubat 2012 MİT soruşturması ve 17-25 Aralık 2013 tarihine kadar. Bu tarihlerden sonra Ak Parti hükümeti uyanıyor ve gerekli tedbirleri almaya başlıyor.
Öncelikle polis teşkilatındaki yapılanma büyük ölçüde yok ediliyor. İsabet de ediliyor.”Aksi takdirde 15 Temmuz kalkışmasının sonuçları çok daha ağır olabilir,çok daha kan dökülebilirdi.”(Bknz Cansu Çamlıbel-Yüz Yüze Pazartesi. Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz’le yapılan röportaj 24. Temmuz 2016.)
Bence asıl kök neden: Üst akıl denen Pentagon ve CIA yani ABD derin devleti.
PKK kalkışmasının, hendek denemesinin planlayıcıları da muhtemelen bu üst akıl. PYD’yi açıkça desteklemesinin nedeni de Kuzey Suriye’de bir ucu Akdenize kadar uzanan enerji hatlarının kontrolünü sağlayacak bir Kürt Devleti kurulması. Böylece 1 Mart teskeresi ile sarsılan güvenin de intikamı alınmış olacak ve ABD Türkiye’nin güneyinde yeni bir İsrail yaratacak. Bütün plan bu ve bu plan iyi okunmalı.
Elbette ki uygulama için maşa da lazımdı ve FETO çetesi, PKK/PYD kullanabilecekleri örgütlerdi.
Öncelikle Türk Ordusu’nun zayıflatılması, itibarsızlaştırılması gerekli idi.Kırılma noktası askerlerimizin başına çuval geçirilme olayıdır. Sonra bir dizi gözaltı ve mahkemeler süreci başladı. “Aslında birinci darbe budur. Ergenekon, Balyoz, Casusluk, Amirallere Suikast, Kafes, internet Andıcı… Bunların hepsi yumuşak darbe idi. İkinci darbe silahlı olmalıydı” (Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz)
FETÖ’yu denediler. Hem de çok güzel bir kurgulama ile denediler. Zannettiler ki Türk Halkı korkacak, sinecek, bu demokrasi düşmanlarına karşı evlerine çekilecek,meydan ve tüm uygulamaları bu paralı askerler rahatça yapabilecekler.
Bu plan öncelikle Türk Halkına tosladı. Yurtsever asker ve polisler canları pahasına bu korkunç planı tersine çevirdiler. Yüzlerce şehit verildi. Ve doğru bir tabirle “bir destan yazıldı”.
Bu gazi ve şehit kahramanlara Türk Halkı minnet borçludur.
Bu destan tüm ayrıntıları ile yazılacak, okunacak ve hiçbir zaman unutulmayacaktır.
Ve üst akıl bir kere daha düşünecektir. Yeni stratejilerini bakalım ne gibi taktiklerle yeniden uygulamaya koyacaklardır.
Bu durum karşısında sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere hükümetin ve muhalefet partilerinin takındığı yapıcı tutum da ayrıca takdire değerdir ve yukarıda anlatmaya çalıştığım nihai hedef için yapılacak tüm planları püskürtecek niteliktedir.