Kırşehir’de geziyor, dolaşıyor ve zaman buldukça dostlarımla bir araya geliyorum. Gündemimizi biz belirlemiyoruz zaten.

Kırşehir’de geziyor, dolaşıyor ve zaman buldukça dostlarımla bir araya geliyorum.
Gündemimizi biz belirlemiyoruz zaten. Bizim böyle bir hakkımız da yok zaten. Birileri konuşuyor, ülkenin yetmiş dokuz milyonu onun gündem belirleyen sözlerini tartışıyor.
Biz ne hale geldik görüyor musunuz?
Efendim ne demek sezeryanla doğum yapmak, gözün yemiyorsa otur babanın evinde! Sonra senin zevkinin cezasını sigorta ve dolayısıyla halk mı çekecek! Sonra ne demek kısır kalmak? Teknoloji ilerledi şimdi erkekte hamile kalabiliyor! Bin tepesine, doldur karnini ver eline iki mil örsün çorabını, kazağını! Sen de kapı kapı gün ve aylık ve de Yasin toplantılarına devam.
Sayın büyüklerimiz üçten aşağı kabul etmem diyor. Portlat portlat götür Meclis’in kapısına bırak sonra TV kanallarında arar bulursun. Devlet baba, babalığı pek kabul etmiyor ama belki analık yapar.
Ha devlet almıyor mu? Örnek al örnek. Bak şöyle etrafına memleketimize gelen mültecilerin çocukları ne yapıyor? Onlar da hemen anlamışlar temizliği seven bir millet olduğumuzu, temizlik için ne lazım? Mendil, salıvermişler çocukları sokaklara, vermişler ellerine bir karton, var içinde dört tane kâğıt mendil, hepsi kâr olsa ne yapar ama aç kalmaktansa böylesi daha helal para kazanmak olur.
Beline kuvvet yapmışsın sekiz on çocuk, eh “birlikten güç doğar” diyor büyüklerimiz. Tabi bu arada gelir de artar.
Eli uz olanları başka dallara, daha kârlı işlere yönlendireceksin. Cepçilik, kapçılık, hapçılık! Memlekette para kazanacak iş dalımı yok? Yeter ki kazanmasını ve işi bil.
Sayın Cumhurbaşkanımız alt limiti belirledi, “üçten aşağı olmaz” diyor, üstün sınırı yok.
Geçim mi, ha Allah kerimdir canı veren rızkını da verir. Var mı mezarlıkta mezar taşında acından ölmüştür diye yazı?
Asgari ücret neyine yetmiyor? Aha ramazan ayı da geldi, belediyelerin iftar çadırları kuruldu, hesap soran mı var gir ye, çık ye. Eğer niyetli değilsen sela bekle nasıl olsa bir taziye yemeği veren çıkar.
Ellerin emeklisi fellik fellik dünyayı geziyor, bizim emeklilerde parklarda vakit geçiriyor!
Ne yapsın garibim, hele bir de hanım gitmişse gelin dırdırı dinlemekten iyidir herhalde.
Çarşı da esnafın halini hiç soran yok. Pahalılık almış başını gidiyor. Kontrol yok, kimin eli kimin cebinde bilen yok. Kırşehir gibi emekli kentinde 400.000-500.000 liraya ev satılıyor soran yok. Ama sayın yetkililerimiz çocuk sayısının azlığından yakınıyor. Yasaya bağlayın da bunda bari ayrıcalık olmasın.
Kırşehir gibi küçük bir ilde konut fiyatları böyle ise İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropol illerde milyon liralarla konut alabilir, oturabilirsin. Yoksa bin liradan aşağıya en kötü evde oturma şansın bile olmaz.
Allah hepimize sağlık sıhhat versin, yarım kadınlarımıza da sabır ve bütünlük ihsan eylesin. Ayda 40 -50 bin liraya az diyen vekillerimize de, yeter doyduk duyguları aşılasın.