Deyimler, atasözleri gibi sözlü kültürün en önemli parçalarından biridir.

Halk arasında söylenilen bir çok deyim vardır ve bu deyimlerin  herbirinin çıkış hikâyeleri farklıdır...

Hırsızların dilimize girmesini sağladığı  "Ayvayı yemek" deyiminin çıkış hikayesi ile başlayalim.

Baştan söyleyim, yalanı yanlışı varsa, söyleyenlere ait:

Ayvayı yemek, olumsuz bir durumla karşı karşıya olmayı anlatır.

Oysa biliyoruz ki ayva, soğuk kış günlerinde ilaç yerine önerilen bir nimet...

Öyleyse ayvayı yemenin olumsuzluğu nereden kaynaklanıyor, diyeceksiniz.

Derler ki;

Adamın biri, hırsızlık amacıyla sahipsiz bir eve girmiş. Orayı karıştırmış, burayı yoklamış evde çalınmaya değer bir şey bulamamış... 

Derken yorulmuş, karnı açıkmış adamın... 

Bari dolaba bakayım da, yiyecek bir şeyler bulayım diye aklından geçirmiş...

Gitmiş dolabı açmış, bakmış ki, ayvadan başka yiyecek bir şey yok. Bir bıçak almış, ayvayı soyup dilimlemeye başlamış.

Tam da bu sırada, komşuların ihbarı üzerine polisler, sahipsiz evi basmış... 

Adam derdest edilip götürülmüş, mahkemeye çıkarılmış.

Hırsızlık sanığı mahkemede, olup biteni içtenlikle anlatmış: 

"Ev bomboştu, demiş. Çalacak bir şey yoktu. Karnımı doyurmak için ancak bir ayva bulabildim, onu soyarken polisler geldi."

Yargıç ifadenin burasında sormuş:

"Ayvayı yedin mi? 

"Evet," demiş sanık.

 "Bir dilim ağzıma atmıştım ki..."

"Tamam," demiş yargıç. "Ayvayı yememiş olsaydın, cezadan kurtulabilirdin... Ancak ayvayı yediğin için, suç fiilini işlemiş sayılıyorsun! Ceza alacaksın..."

Ayvayı yedik sözü o günden sonra bir deyim haline gelmiş.

Bu olaydan sonra dilimize ayvayı yeme deyimi kalmıştır. Günümüzde bu deyim bir kişinin kötü duruma düşmesi mahvolması anlamını taşımaktadır.

Hırsızların dilimize girmesini sağladığı deyimlerden ikincisi de "İki ayağını bir pabuca sokma" deyimidir.

Vaktiyle bir eve girmek isteyen  iki hırsız gürültü olmasın diye ayakkabılarını evin girişinde çıkarak içeri girmişler, hırsızların varlığından haberdar olan ev sahibi öyle bir nara atmış ki iki kafadar telaşla dışarı kaçmışlar, aceleyle ikisi birden bir pabuca ayaklarını sokmaya çalışırken ev sahibi tarafından kıskıvrak yakalanmışlar, böylece acele edilen işe karşı çıkanlar iki ayağımı bir pabuca sokma diye itiraz eder olmuşlardır.

Üçüncü deyim ise;

"Foyası Çıkmak" deyimi de kuyumcuların sahtekârlarından dilimize kalmış bir deyimdir.

Kuyumcular yaptıkları ziynet eşyalarının üzerine parlaklığı artırmak ve satışı kolaylaştırmak için foya adı verilen bir madde sürerlermiş, zamanla sürülen bu foya dökülür ziynet eşyasının kıymeti kaybolurmuş, foyası çıkmak deyimi zamanla halk arasında sahtekârlık yapanlar için kullanılan bir ifadeye dönüşmüş.