6 Şubat 2023 tarihinde yüreklerimizin yandığı, büyük felaketin yıldönümünde acılarımız bir kez daha tazelendi. Depremde can veren tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, kalanlara baş sağlığı dilerken yurdu-muzun içinde bulunduğu deprem gerçeğini bir kez daha hatırlatmak istedim.
Bilindiği gibi Türkiye, dünya üzerinde bulunduğu konum bakımından Japonya’dan sonra ikinci sırada aktif bir deprem kuşağında yer alır. Bu nedenle yurdumuz bu afetle sürekli yüzleşmek zorunda kalan bir ülke konumundadır. Türkiye’nin bulunduğu coğrafya, Avrasya-Arap-Afrika levhası üzerinde bulunmaktadır. Bu devasa levhalar sabit olmayıp, sürekli hareket halindedir. Bunların birbiri üzerine yaptığı baskı tektonik hare-ketlere ve depremlere yol açmaktadır.
Yurdumuzda harap olmuş yüzlerce tarihi kent, geçmiş bin yıllarda nasıl büyük felaketler yaşandığının kanıtıdır. Son bin yılda gerçekleşen birçok depremden dolayı Türkiye, bu gerçekle sürekli yüzleşmek zorunda kalmıştır. Deprem uzmanları ülkemiz vatandaşlarının yüzde 60’a yakın bir kısmının faal deprem bölgelerinde oturduğunu belirtmektedir. Peki ülke olarak depreme ne kadar hazırlıklıyız?
Ülkemiz topraklarının yüzde 96’lık kısmı deprem hatları üzerinde bulunduğundan, deprem için belirli hazırlıklar yapılmalıdır. Uzmanlar tarafından belirtilen bazı hazırlıklar depremden önce yapılarak, can ve mal kaybının önüne geçilebilir. Hazırlık yapmak kesinlikle deprem gerçeğini engellemez ancak deprem sonrası oluşabilecek hasarları sıfıra indirecektir.
Unutmayalım ki deprem öldürmez bina öldürür. Örneğin Japonya’da Türkiye’de olanlardan daha şid-detli depremler olmasına karşın, ölüm son derece az olmaktadır. Bizde ise son yüzyılda depremde verdiğimiz can kaybı yüzbinlerin üzerindedir.
Yurdumuzda, Batı Anadolu, Doğu Anadolu ve Kuzey Anadolu fay hattı olmak üzere aktif olan üç büyük fay hattı kuşağı bulunmaktadır.
· Kuzey Anadolu Fay Hattı, Türkiye'nin en aktif fay hatlarından biridir. Bu fay hattı, Marmara Deni-zi'nden başlayarak Karadeniz'e kadar uzanır ve 1939'dan bu yana 7 büyük deprem meydana gelmiştir. 1999 Gölcük depremi, bu fay hattının en yıkıcı depremlerinden biriydi ve 17 binden fazla insanın ölümüne neden oldu. Bu fay hattı, İstanbul dâhil olmak üzere birçok büyük şehirde hâlâ yüksek bir risk arz etmektedir.
· Doğu Anadolu Fay Hattı, Türkiye'nin en uzun fay hatlarından biridir. Bu fay hattı, Türkiye'nin doğu-sunda uzanır ve 1983'ten bu yana 6 büyük deprem meydana gelmiştir. 2011 Van Depremi, bu fay hattının en yıkıcı depremlerinden biriydi ve binlerce insanın ölümüne neden oldu. Ancak 6 Şubat 2023 tarihinde yaşadı-ğımız Gaziantep ve Kahramanmaraş depremleri bunların en büyüğü olmuştur. Elli binden fazla vatandaşımı-zın canına mal olmuştur.
· Batı Anadolu Fay Hattı, Türkiye'nin batısında yer alır ve Ege Denizi bölgesinde aktiftir. Bu fay hattı, 30 Ekim 2020’de İzmir’de yıkıma yol açmıştır.
Bütün bu yıkımlar, can ve mal kayıpları sonuç olarak bizim yasa tanımazlığımızın, daha çok para ka-zanmak hırsıyla kuralları göz ardı etmemizin neticesidir.
Türkiye, depremi her zaman göz ardı ederek önceliği başka konulara vermiştir. Ancak bu coğrafyada deprem, asla değişmeyecek ve beraber yaşamanın öğrenilmesi gereken bir gerçek olarak kalacaktır.
Biz Kırşehirliler de Kuzey Anadolu fay hattının devamı olan, birinci derecede fay hatları üzerinde yer alan illerden olduğumuz için bu deprem felaketinden muaf sayılamayız. 1938 Akpınar depremi hâlâ hafıza-larda duruyor.
Bizler bu felakete maruz kalmamak için binalarımızı yasalara uygun olarak hazırlamalıyız. Küçük bir ihmalin bile can ve mal kaybına yol açacağını artık kabul etmeliyiz.
Deprem sırasında yapılması ve yapılmaması gereken bazı eylemler mevcuttur. Bunlar yapılırsa, birey-lerin zarar görme ihtimali önemli bir ölçüde düşmektedir. Bunun dışında deprem konusunda bilinçlenmeli, gerek deprem öncesinde, gerekse deprem sırasında ne yapmamız gerektiğini bilmeli, gerekli önlemleri ivedi-likle almalıyız. Hazırda bir deprem çantası bulundurmalı, bu konuda eğitimli uzmanlardan oluşan AFAD’ın ve bilim adamlarının uyarılarını dikkate almalıyız. Hüzünden uzak, depremsiz ve huzurlu günler dileğiyle...
Not: 6 Şubat 2023’ün bu hüzünlü yıldönümünde, birçok il ve ilçemizi yerle bir eden depremin yaşandığı günlerde televizyon başında gözyaşlarıyla kaleme aldığım birkaç şiirimi takdim ediyorum:
6 ŞUBAT 2023
Gece vakti sarsılarak uyandık
O anda kıyamet kopuyor sandık
İçeride kalana yürekten yandık
Enkaza gömüldü düşler dilekler.
Ansızın sarsıldı yerler deprendi
Zemin uçtu gökten beton elendi
Başıma gelen bu yıkım nedendi
Sanki başımıza düştü şimşekler.
Felek pek amansız bir tuzak kurdu
Yıkıp viran etti dağıttı yurdu
Ecel bizi derin uykuda vurdu
Bağrımda açmadan soldu çiçekler.
Ecel gece vakti geldi dayandı
Malatya bir depremle uyandı
Nice ana yavrum diyerek yandı
Yıkıntı altında dondu bebekler.
Beton binalar hep kana boyandı
Bir büyük acıyla içimiz yandı
Feryadım figanım arşa dayandı
Yalnız insan değil ağlar melekler
Seslendik bir imdat umduk duyandan
Aç susuz yaşadık soğuk bir yandan
Çocuklar kurtulsun geçtik candan
Adıyaman viran, bitmez istekler.
Ecel ansızın yer altından geldi
Bu kargaşa kıyamete bedeldi
Kurtarın feryadı bağrımı deldi
Yetimler derdime bin dert ekler.
Çağrımız acıyı içten duyana
Gönlüm Urfa, Hatay’dan yana
Diyarbakır, Osmaniye, Adana
Maraş’a, Antep’e yandı yürekler.
Yıkıldı binalar hep dizi dizi
Deprem değil bina öldürdü bizi
Çoğunun olmadı bir kefen bezi
Ancak sizden bir tek fatiha bekler.
Çok acı yaşadık dersler almadık
Buna kader dedik çare bulmadık
Yine eski huydan geri kalmadık
Bilim yoksa boşa gider emekler.
Haydi şimdi dayanışma zamanı
Hep birlikte yüceltelim vatanı
Devlet yaşar yaşatırsan insanı
Arı gibi çalış dolsun petekler.
Seyfî der dağlarda duman var kardeş
Acıyla gönlümü buran var kardeş
Devlet nerde diye soran var kardeş
Halk hesap soracak birini bekler.
DUYAN VAR MI?
Yüz yıl geçse unutulmaz bir andı
Kahraman Maraş’a yürekler yandı
Kimi ana baba kimi canandı
Derinden ses gelir bir duyan var mı?
Gece dört on yedi, toprak pusuda
Tüm insanlar tatlı derin uykuda
Acı dolu çığlıklar hep umuda
Derinden ses gelir bir duyan var mı?
Yavrusun yitirmiş kimi analar
Kimi yavrular ana diye ağlar
Enkaz altında geçiyor haftalar
Derinden ses gelir bir duyan var mı?
Seyfî, bu acıya yürek dayanmaz
İnsan olan nasıl bu dertle yanmaz
Gönül hiçbir teselli ile kanmaz
Derinden ses gelir bir duyan var mı?
KALDI
Etrafı toz duman aldı
Halkı feryat figan aldı
Eyvah enkaz çok can aldı
Halk büyük kederde kaldı.
Deprem sağlam bırakmadı
Reis durumu çakmadı
Asker kışladan çıkmadı
Devlet hani, nerde kaldı?
Kimi paramızı çaldı
Kimisi uykuya daldı
Halk parayla çadır aldı
Kızılay kimlere kaldı?
Halk yardıma koştu
Reis bey coştukça coştu
Ettiği tüm laflar boştu
İşimiz Allah’a kaldı.
Yandaş çok ihale almış
Demiri betonu çalmış
Hâkim iş yapanı salmış
Bütün suç ölende kaldı.
KALMADI
Taş üstünde taş kalmadı
Hatay’la Maraş kalmadı
Ağlamak istesem bile
Gözümde yaş kalmadı.
Afat emirsiz iş yapmaz
Felaketten de ders kapmaz
Bir türlü yanlıştan sapmaz
Yapacak bir iş kalmadı
Bilime hürmet kalmadı
Kasada servet kalmadı
Vatandaş sınıfı geçti
Ortada devlet kalmadı.
Birinin gözü doymazsa
İster cebi daha dolsa
Kabahat samur kürk olsa
Kimse üstünde kalmadı.
Yıkıntı ne yana baksam
Kime derdimi anlatsam
Seyfî yeter benim tasam
Korkarım millet kalmadı.