Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye’nin siyasi hayatında olmayan yeni bir boyut getirdi.

Bu sistem toplam oyun 50+1’inin alınmasını zorunlu kılıyor.

Dolayısıyla oyların 50+1’ini alabilmek, siyasette ittifakların oluşması gerekiyor.

 var ki, her ittifak, bir yanda zorunlu tavizleri gündeme getirirken, diğer yanda partileri birbirine benzeşmesine itiyor.

İşte bu nokta, CHP yönetimine ve Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelen en ağır eleştiri.

Bu eleştirileri “Partiyi sağa çekti, sağ küçük partilere hak etmedikleri düzeyde milletvekili verdi ve  şartların en müsait olduğu bir ortamda, kitleleri ikna edemedi, toplumda umut kırılması yarattı” olarak toplayabiliriz.

SAĞ PARTİLERE ÇOK TAVİZ VERDİ

Ancak şu gerçek ki, CHP, Baykal döneminde yani bundan 10 yıl önceye kadar muhafazakar düşmanı, Kürt düşmanı ve devletçi bir kimlikle, laik kent elitlerine sıkışmış, ancak yüzde 18 oy alabilen bir parti durumundaydı.

CHP, iktidar talebi olan bir parti olarak, hem mutedil-muhafazakar kesimlerle, hem de ayrılıkçı olmayan Kürt seçmenle ilişki geliştirmek zorundaydı.

Diğer yanda, sağ küçük partilere çok taviz verdi. Doğru, çünkü CHP’nin maksimum oyu yüzde 22-25 arası gezmekteydi. Yüzde 50+1 alabilmek için sağın belirli bir bölümünün oyuna ihtiyaç vardı.

Zaten gelen yeni sistem, Türkiye’de sağ oyun yüzde 65, sol oyun yüzde 35 olmasından ve yüzde 35 oyla iktidar olmayı engellemek için getirildi.

Evet, Kılıçdaroğlu sağa taviz verdi, ama unutulmamalı ki, bu politika 2019 seçimlerinde başarı sağladı.

Aslında Kılıçdaroğlu, CHP’de önemli şeyler gerçekleştirdi.

Örneğin, 1989 yılından bu yana ilk kez CHP’ye Türkiye’de seçimi kazanacaklarına dair tabanı ikna etti.

Siyasal söylem ve politikalarını gerilim üzerine kuran Cumhur İttifakı politikalarına karşı, ülkenin ihtiyacı olan uzlaşı kültürünü geliştirdi.

Cumhur İttifakı’na karşı, tüm toplum kesimlerini içine alan Millet İttifakı’nı oluşturup, ona liderlik etti. Ortak aklı harekete geçirip, farklılıkları uyum içinde yönetebildi. İYİ PARTİ liderinin Masadan Kalkması ve tekrar Masaya ikna edilmesi Kurt Politikacı Sayın Erdoğan’a büyük bir koz vererek seçimin kaybedilmesinde en büyük hata idi

CHP gibi bir partiyi “Helalleşme” konusunda ikna etti. Keza muhafazakar kesimde CHP’ye karşı önyargıları kırma konusunda büyük mücadele verdi ve önemli ölçüde başarılı oldu.

Cumhuriyet tarihinde görülmemiş ve yapılamamış en büyük eylem olan, “Adalet Yürüyüşü”nü yaparak, “hak, hukuk, adalet” kavramlarının ne derece hayati olduğunu gündeme getirdi.

Herkesin korktuğu bir ortamda mafyaya, SADAK gibi paramiliter kurumlara ve siyasi cinayetlere karşı en güçlü tavrı gösterdi. Kılıçdaroğlu tabiriyle beşli Çeteye büyük bir mücadeleye girerek vergide imtiyazlar verildiğinin yönünde halka kabul ettirdi

Ve bunları yaparken ne kendisinin, ne de çevresinin hiçbir gayrimeşru olayla, yolsuzlukla, rüşvet ve şahsi çıkar olayıyla ismi anılmadı.

Gelmiş geçmiş mazisi en temiz Genel başkanlar ismini tarih sayfalarına yazdırmış oldu

Dolayısıyla Kılıçdaroğlu, 1993 Erdal İnönü’den buyana Türk siyasi hayatına uzlaşı kültürünü getiren bir genel başkan oldu.

SEÇİM YENİLGİSİ İMAJINI YERLE BİR ETTİ

Ancak, tüm bunlara rağmen, 2023 seçim süreci ve alınan sonuç, Kılıçdaroğlu’nun tüm olumlu imajını yerle bir etti.

Şöyle ki; Birincisi; 2023 genel seçiminde, ittifak partilerinden CHP listesinden giren partilerin gerçek gücünü ve oy potansiyelini doğru bir ölçüm yapmadan, CHP’nin haddini aşan büyük tavizler vermesi, ardından çeşitli yapılarla gizli protokolleri kimseye sormadan tek başına imzalaması gibi davranışlar, Bardağı taşıran damla ise DEVA ve GELECEK PARTİ İlçe Başkanlarına İstanbul İlçe Belediye Başkanlığı teklifi götürmesiydi. CHP gibi bir partinin genel başkanı olduğunu unutup, eleştiri odağı yaptığı Erdoğan modeline soyunması, kendisine büyük olumsuzluk olarak yansıdı.

İkinci yanı, seçim sonrası doğru bir özeleştiri yapmaması, yenilgiyi kadere ve dolaylı olarak Akşener’e yüklemesi ve de Genel Başkanlığı bırakmamak için gerçekleştirdiği direniş, kendisiyle ilgili tüm olumlu yanların silinmesine neden oldu.

Seçimden sonra, “başaramadık” diyerek, genel başkanlığı bırakıp, değişimin önünü açsaydı, sanırım tarihe geçen bir lider olacaktı.

Değişimin biz seçim kaybedilmesinden bu yana söylemekteydik, değişim kaçınılmaz olacaktır diye. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu kadar ağır bir yenilgi alarak Genel başkanlığı bırakması hiç hoş olmadı

Şimdi, delege zoruyla gitti, Özgür Özel geldi.