ÜLKE gündemi yoğun… Kırşehir gündeminde milletvekili aday adayları var. Bunların Kırşehir’e dönük açıklamaları var.

ÜLKE gündemi yoğun… Kırşehir gündeminde milletvekili aday adayları var. Bunların Kırşehir’e dönük açıklamaları var. Kırşehir’le ilgili projeleri olmasa da, aday sayısının çok olması gündemde…

Kırşehir’deki adayları ve partileri ele almayı düşünürken ülkemizin gündeminde ilk sıralarda yer alan Süleyman Şah Türbesi’ne yapılan operasyonu değerlendirmeyi uygun gördüm.
Süleyman Şah, Osmanlı Devleti’ni kuran Osman Gazi’nin dedesi, Ertuğrul Gazi’nin babası olduğu kabul edilen bir tarih büyüğümüzdür. 1227’de vefat ettiğinde defnedildiği yer tarih boyunca bizim için milli ve manevi emanet ve türbesinin bulunduğu yer de Lozan antlaşmasıyla Türk toprağı sayılmıştır.
1938 yılında Dünya Savaşı eşiğinde Hatay’ı vatan topraklarına katmayı başaran Türkiye, bu kez Lozan antlaşmasından sonra ilk kez toprak kaybetmiştir. Bu olay kesinlikle böyle algılanır başka türlü bir izahı da yoktur. Yaşanan toprak kaybı aslında, AKP iktidarının dış politikası özellikle de Suriye politikasının iflası anlamına da gelir. Bu hadise, Ülkemiz için kabul edilebilir bir durum değildir. Öyleyse, Cumhuriyet tarihinde ilk defa savaşmadan topraklarımızı kaybediyoruz diyebiliriz.
Tarihimize bakalım neler yaşanmış…
1974 Temmuz ayında yapılan harekatla Kuzey Kıbrıs Türk halkına özgürlüğü, huzuru ve yaşama hakkı verildiğinde bu ülkede devlet adamı ve başbakan Bülent Ecevit’in olduğu görülmektedir.
1996 Ocak ayında DYP-SHP hükümetinin başbakanı Tansu Çiller, Yunanistan’ın ege denizinde küçük bir ada olan Kardak kayalıklarına Yunan bayrağının çekildiğini öğrendiğinde o bayrak oradan “ya inecek ya inecek” diye sert tutum takınarak kükrediğinde savaş gemilerimiz ege denizine çoktan açılmışlardı bile. Henüz dünya devletleri Kardak adasının yerini haritadan bulmaya çalışırken Türk savaş uçakları Ege sularında sorti yapıyordu. Yunanlılar bayraklarını indiriyor adayı terk ederken, yerine Ay-Yıldızlı Türk bayrağı asılıyordu.
2001 yılında Suriye yine bir bahane ile Süleyman Şah türbesinin yerinden kaldırılmasını istediğinde dönemin Başbakanı rahmetli Bülent Ecevit bu bir tür savaş nedenidir diyerek sert çıkışmış ve Suriye bir daha böyle bir talebi dile getirme cesaretini kendinde bulamamıştı.
İşte büyük devlet oydu.
Şimdi öyle mi?
Biliyorum yazıyı okurken ne yani şimdi büyük devlet değimliyiz diyebilirsiniz…
Daha dün Suriye uçağımızı düşürdü…
Suriye sınırda bulunan Gaziantep ve Şanlıurfa illerimizin bazı yerleşim yerlerine taciz ateşi açtı yaralı ve can kayıpları yaşandı…
İşid konsolosluğumuza elini kolunu sallayarak gelip özel harekatçı polislerimizi ve konsolosluk çalışanlarımızı teslim aldı…
İşid Süleyman Şah türbesinin bulunduğu Türk topraklarını kuşattı, mücadele etmek yerine tek kurşun bile sıkmadan gecenin karanlığından da yararlanarak Süleyman Şah’ın kemiklerini bir sandığa koyup alıp tankımızla topumuzla kaçtık.
Sadece bu değil, Türk topraklarının üzerinde bulunan türbenin olduğu mekanı da yakıp yıktık ve bunu da büyük bir başarı gibi millete anlattık. Peki, tüm bu olumsuzlukları yaşayarak gördükten sonra halen büyük devletiz diyebilir miyiz bilemiyorum.