Bir insan doğup büyüdüğü yeri, vatanını neden terk eder? Bunun değişik nedenleri olabilir, fakat gelir düzeyi en yüksek olan ve Türkiye’de gayet lüks bir yaşantısı varken yurt dışında herhangi bir ülkeye sığınmak veya iltica etmek ve tanımadığı bir yerde tanımadığı bir kültürde yaşamak arzusu pek akıl kârı değil gibi geliyor bana. 1960’lı yıllarda Türkiye’den yurt dışına çıkış başladı.

Bir insan doğup büyüdüğü yeri, vatanını neden terk eder?
Bunun değişik nedenleri olabilir, fakat gelir düzeyi en yüksek olan ve Türkiye’de gayet lüks bir yaşantısı varken yurt dışında herhangi bir ülkeye sığınmak veya iltica etmek ve tanımadığı bir yerde tanımadığı bir kültürde yaşamak arzusu pek akıl kârı değil gibi geliyor bana.
1960’lı yıllarda Türkiye’den yurt dışına çıkış başladı. Bunlardan Kırşehir’de nasibini aldı ve binlerce kişi Almanya başta olmak üzere Avrupa’nın yolunu tuttu. Tabi bunların pek çoğu iş ve aş içindi.
O tarihten bu tarihe kadar gurbet ellerde çalışan Kırşehirli işçilerimizin evlendi, yuva kurdu, çoluk ve çocukları oldu. Bu çocuklar o ülkenin ikinci vatandaşı konumuna geldi. Bunların tek amacı vardı, Türkiye’de ve Kırşehir’de iş olanaklarının olmaması nedeniyle gurbet ellere gitmişlerdi.
Günümüzde bakıyorum yurt dışına taşınma nedenlerinin başında, geleceğine güvenmeyen ve kendince çocuklarının istikbalini garantiye almak bahanesi, bence geçerli bir ifade değil. Can güvenliği olmayan veya değişik nedenlerle bazı yolsuzluk ve yasa dışı faaliyetlerle var sistemi değiştirmek isteyen kimselerin ülkede kaçma nedenleri olabilir.(Fetö çetesi gurubunda yer alanlar gibi)
2017 yılında 95 bin milyoner ülkesini terk ederken, Türkiye’den kaçan milyoner sayısının 6 bin olduğunu söylüyor istatistikler.
Bu rakam gelişmekte olan ülke için büyük bir rakam ve dünya sıralamasında üçüncülük getirmiş. Bu insanlar eline çantasını alıp gitmiyorlar, milyarlarca parayı da beraberinde götürüyor.
Son beş yılda sadece İngiltere’ye kaçan, sözüm ona Türk sayısı 80 binin üzerinde ve Londra’da ev alan Türklerin sayısı 15 binin üzerindeymiş, ne kadar acı değil mi? Nüfusa oranla yurt dışına kaçan milyoner sayısıyla Türkiye baştan geliyor.
Bunların haricinde yetişmiş beyin göçü, bir memleket için çok büyük bir kayıp. Kalifiye elaman yetiştirmek çok masraflı ve pahalı yatırımlar isteyen sistem. Uyanık ülkeler böyle masraflardan kurtulmak için yetişmiş elaman transfer ederek veya Uzakdoğu ülkelerinde kalifiye elaman kiralayarak açığını kapatmaya çalışıyor.
Karşılıklı talebe değişimi yaparken kendisine lazım olacak ve alanlarında başarılı olan geç beyinleri tercih etmeleri ve gelecek zaman diliminde ekonomi casusu olarak kullanmayı düşünüyorlar.
Bu niyetle Türkiye’den staj görmek için giden talebelerin nasıl kullanıldığını bizzat gördüm ve şahit oldum. Mısır’da Asuman barajı yapılırken, Türkiye’den gelen mühendis arkadaşların nasıl kullanıldığına bizzat şahit oldum.
Son zamanlarda ülkemizde de kalifiye eleman sıkıntısı olduğunu, yapılan üniversite sınavlarında görüyoruz. Son sınavlarda 41 bin talebenin sıfır çektiğini söylüyor yapılan sınavla ilgilenen şahıslar. Yapılan sistem değişiklikleriyle şaşkın ördeğe dönen talebelerde başarı beklemek, biraz iyimserlik oluyor. Sistem değişikliğine başlanıldığı 2013 tarihinden sonra, Türkiye Cumhuriyeti’nin en uzun eğitim bakanlığın yapan yetkiliden hiç ses yok.
Memleketimizde hatasını kabul eden bir tek sorumluya hiç rastlamadım. Ama küçük bir başarılı olduğunda meydanlarda gerdan kıran çok oluyor. Yüksekokul öğrencilerinin başarısızlığı, gelecek felaketin ayak izleridir. Yetkililer hiç kusura bakmasın, onlarda bu başarısızlığın herhangi bir şekilde ortakçısıdır.