Her ölüm bir çığlıktır. Bazı ölümlerin çığlığı isyandandır.

Yürekleri dağlayan bu yıkımın ağırlığının ve acıların altından binlerce hikâyeler çıkacak.  Bu hikâyelerdeki çığlıkları" Adalet duygusu" azda olsa hafifletecek...

İnsanın kaderi kötü olabilir. İnsan kötü kaderini beğenmeyebilir. (Kaderim kötüymüş) diyebilir, ama suçu kadere yüklememeli.

Kaderse eyvallah... Ama Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür'e göre ise; Tedbir ve çareleri şöyle ifade ediyor:

"Fay tartışmaları" yerine şehirleri depreme dirençli hale getirecek çalışmalara odaklanılması gerektiğini, fay konusuna odaklanan tartışmaları gereksiz bulduğunu belirterek;

"Artık bu ülkede fay tartışmayacağım. Deprem mekanizması 13 milyon sene önce başladı. Daha milyonlarca sene devam edecek. Halkı jeolog yapmaya da panik yaratmaya da gerek yok. Gerçek olarak algılayıp siyasetiyle, yöneticisiyle artık zaman kaybı olan fay tartışmalarını bir kenara bırakıp depremde yıkılmamak için, canlarımızı yitirmemek için bütün enerjimizi dirençli kentlere vermeliyiz. ABD'nin Kaliforniya eyaleti ile Japonya, İtalya gibi ülkeler bunu başardı. Oralarda da depremler oluyor. 5-10 kişi ölüyor."

Ve…

Görür, dirençsiz yapı stokunun araştırılması gerektiğini belirterek "Ya güçlendireceksiniz ya da yıkacak, kentsel dönüşüme sokacaksınız." Bu ve buna benzer açıklamalarda bulunuyor.

İşte bunun ötesi kaderdir.

Daha ne densin?

Ayrıca bu meydana gelen felaketin adalet konusuna gelince;

Toplunun Kader inancının yanında birde ‘’adalet duygusu’’ diye bir inanç bulunuyor…

 "Toplumu işte bu adalet duygusu bir arada tutuyor… Bu inanç bir kez sarsıldı mı toplumu bir daha bir arada tutulmuyor… Hele bu adalet duygusu devlet eliyle yok edilirse çöküntü çok daha büyük oluyor.

Tarih bize, bir ülkede “devletin güvenliği’’ ile “hukukun güvenliği’’nin eşdeğerde olduğunu söylüyor… Hukukun güvenliğinin sarsılması devletin güvenliğinin sarsılması anlamına geliyor, sarsıntının devamı ise devleti çökertiyor. İşte gerçek “bekâ sorunu’’ burada bulunuyor…

Dünyaca ünlü Fransız anayasa hukuku uzmanı, siyasetçi, siyaset bilimci ve siyaset sosyoloğu Maurice Duverger’nin evrensel nitelikteki şu iki sözü ile de büyük bir uyarıda bulunuyor: ‘’Hukukun kuvvetinin azaldığı yerde, kuvvetlinin hukuku geçerli olmaya başlar.’’ Ve Duverger’in en önemli sözü: ‘’Adaletin olmadığı bir ülkede herkes suçludur.’’ Tarihin, hukukun ve adaletin dışına, siyasetin ise içine düşmüş hukukçuların kulaklarında bu sözlerin küpe olması gerekiyor…

Yine burdan devamla fazla gevezelik etmeden ama hepimizden daha fazla inançlı olduklarını iddia edenlere, anlayacakları dilden şu Hadis-i Şerif’i hatırlatmam gerekiyor: ‘’Ümmetimden iki sınıf ilmi ile amel ederse, insanlar kurtulurlar: Âlimler ve hâkimler. Eğer bu iki sınıf bozulursa, bütün halk bozulur ve ortalığı fesad kaplar.”

Son olarak şunu söylemeliyim ki; deprem nedeniyle yıkılan binalarda her kim sorumlu ise tespit edilip yargı önüne çıkartılmalı ve hesap vermelidir.  Hiçbir kimse ya da kuruma ayrımcılık ya da himaye söz konusu olmadan adalet yerini bulmalıdır.

Çünkü;

Ölümün kokusu nemli bir toprak kokusu olmalı, tozlu bir beton kokusu değil.