Kırşehir uzun bir bayram tatilinden sonra bayramdan bahsetsek olmaz mıydı? Olurdu tabi. Ama bayram nedeniyle gittiğimiz her bayramlaşmada maalesef 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimi sohbetlerimizin ana konusu oldu.

Kırşehir uzun bir bayram tatilinden sonra bayramdan bahsetsek olmaz mıydı? Olurdu tabi. Ama bayram nedeniyle gittiğimiz her bayramlaşmada maalesef 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimi sohbetlerimizin ana konusu oldu. Bu böyle olunca da Kırşehir’de bayramın huzur ve mutluluk içinde geçtiğinden değil, bu hainler güruhunun, bunların arkasına düşen beyinsizlerin, uyanık geçinen haysiyetsizlerin sergiledikleri tavırlar maalesef toplumu derinden etkilemiş durumda.
Türk toplumu olarak hepimiz duygularımızı, düşüncelerimizi altüst eden yaşadığımız şu olaylara vicdan sahibi olanlar sanırım sessiz kalamaz!..
FETÖ denen hain terör örgütünün başı ve onun izinde giden soysuzların yarattığı travma toplumu derinden etkiledi.
15 Temmuz akşamı asker elbisesi içindeki hainler sürüsünün Atatürk’ün kurduğu bu devleti yıkma, AK Parti hükümetini devirip kendi görüşünde şeriatçı bir devlet kurma hayaliyle ortaya çıktıklarını aylardır medyadan izliyoruz.
Damarında Türk kanı olan, “Ben Türküm” diyen, bu büyük ve şanlı devleti yıkmaya kalkmaz. Ama FETÖ terör örgütünün başı 30 yıldır bu devleti yıkmak için kılıktan kılığa girip, memleket evlatlarını ağına düşürüp zehirlemiş.
Şimdi düşünüyorum geçmişteki yaşanmışlıklar ve bugün yaşananları…
Ülkemizin sadece bir yıllık fotoğrafına uzun uzun baktığımızda neler görüyoruz?
Bir nefret denizi ki sormayın gitsin!..
Acılarımız dalga dalga olmuş çaresizlik içinde!..
Birbirimizi yaftalayarak, ayrıştırıp, ötekileştirerek “nefret”, “intikam”, “şiddet” sarmalında yaşamaya çalışıyoruz.
Kanı bozuk, şerefsiz, adi FETÖ’yü de, bunların arkasında koşturan satılmış beyinsizler, hainler güruhuna da lanet olsun.
Geçen duydum bir Adliye’nin imamı lise mezunu bir zabıt kâtibiymiş. Anasının babasının umutlarla okutup hakim ve savcı yaptığı bazı zavallılar bu imamdan talimat alıyorlarmış. Yazıklar olsun bu hakim ve savcılara! Bu devleti, bu hükümeti yıkmaya kalkan FETÖ denen kanı bozuğun ve onun talimatlı zavallıların arkasına düştükleri için… Şimdi çoğu adliyelerden temizlenip atılmış. Bu atılanların çoluğunun, çocuğunun geleceği ne oldu?
Bu millet 15 Temmuz akşamından sonra demokrasiye de, milli iradeye de sahip çıktı. Hepsini, tankları, uçakları dahil hepsini ezdi geçti.
Yaşadığımız olayları tezgâhlayanları Türk Milleti olarak kınıyor ve protesto ediyoruz.
Her türlü terörü lanetliyoruz.
Bunun bir insanlık suçu olduğunu yıllardır yazıp çiziyoruz.
Devlete sızan FETÖ’cüleri 15 Temmuz’dan sonra temizlemek için aylardır bir çalışma sürdürülüyor.
Tamam, hain FETÖ’cüler tamamen temizlenip atılsın. Buna kimsenin itiraz hakkı olamaz. Ben şahsen yürekten destekliyorum. Bu hainlerin kökü kazınsın.
Ancak görüyoruz ki günlerdir karmaşık duygular yaşıyoruz. Öyle ki zaman zaman “Türkiye bu badireden nasıl kurtulacak?” diye düşünmeden edemiyoruz.
Hani “at izi, it izine karıştı” diye bir tabir vardır…
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bile artık dayanamayarak “At izi, it izine karıştı” diyor ve mağdur olanların durumlarının incelenmesi için Başbakan Binali Yıldırım’a talimat verdi. İşten atılanlar ve açığa alınanlar taranacak diye...
Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İletişim Başkanı Mücahit Küçükyılmaz ise “Şimdi operasyonlar bize döndü” diyor.
Bir kısım medyanın “intikam aleti” haline geldiğini görüyoruz. Suçlamalar, ihbarlar, dedikodular, birbirlerini istemeyenlerin hayali ihbarları, jurnalciliğin geçerli meslek haline geldiğini görüyoruz. Yani bir cadı avı yaşanıyor ülkemizde.
Suçluların yanında suçsuzlar da maalesef olayların içine çekiliyor. Çok yazık oluyor. Bu durum FETÖ’nün de işine geliyor. Çünkü yeni mağdurlar yaratılıyor.
Yaşanan olaylara bakınca tamamen bir “rövanş” havası estiğini görüyoruz.
İntikam tamtamları çalan bazı tetikçiler kendi FETÖ’cülüklerini örtbas etmek için içlerindeki kini kusmaya ve bir kısım insanları hedef göstermeye devam ediyorlar, Allah’tan korkmadan masum insanlara iftara atıyorlar.
Bu durumu Allah da biliyor, insanlar da izleyip görüyor.
Vicdanlar yaralanıyor, yuvalar yıkılıyor.
Bugünü dünle kavga ettirerek, huzurlu bir yarına ulaşmak mümkün mü?
Hayali ihbarlar yapıyorlar, jurnalcilik yapıyorlar. Hoşlarına gitmeyenleri sözde “FETÖ’cü!” diye karalayıp, defterini dürmek istiyorlar.
12 Eylül’de bile bu kadar insan işinden, gücünden, mesleğinden edilmedi. O zaman da FETÖ’cü gibi terörist başlarının cezalandırıldığını herkes biliyor.
Devletin kadrolarını nasıl ele geçirdiklerini anlatıyor uzmanlar…
Bu sadist ruhlu, kanı bozuk Fethullah ve onun yardakçıları laik Türkiye Cumhuriyeti’ni ve hükümetini yıkmak için ne emelleri varsa hepsini ortaya koymuşlar. Ama Allah belalarını verdi, hepsi de kazdıkları kuyuya kendileri düştü.
Ama Allah’a kurban olayım ki, damarlarında Türk kanı olan Türk Milleti, darbeci FETÖ’yü de, yandaşlarını da tükürükle hallettiler.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrıları ile sokaklara dökülen bu millet, şeriatçı, satılmış hain Fethullah ve beslemelerinin yüzüne Osmanlının torunu olduklarını gösterip, nasıl bir şamarı indirdiklerini dünyada duymayan kalmadı.
Amerika’sı da, Rusya’sı da dize geldi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dik duruşuyla…
Sadece Amerika’nın FETÖ’yü sarıp sarmalayıp Türkiye’ye iade etmesi kaldı.
Taksim Meydanı mı olur, neresi olursa artık Ankara Kızılay Meydanı mı olur, Kırşehir Cacabey Meydanı mı olur, ortaya atsınlar Fethullah şerefsizini bakın imi, timi kalıyor mu?
Bu devlet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Atatürk ve silah arkadaşları ile binlerce şehit kanıyla sulanarak kuruldu. Öyle kolay kolay yıkılmaz, yıkamazlar. Bu memleketin evlatları Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ndeki sözleri iyi bilir.
Yıktırmazlar bu devleti bu yüzden…
Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet korumak için 15 Temmuz’da yaptıklarının daha fazlasını yapmaya da muktedir olduklarını belirtmek isterim.
Bu büyük devleti, Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak, kollamak her Türk evladının asli görevidir ve öyle olmalıdır.
Zavallılar, liboşlar, kıyıda köşede etliye sütlüye karışmadan seyreden besleme ve onursuzları bırakın. Onlar hemen teslim olurlar. Onlar kimliksiz, kişiliksiz, neidüğü belirsiz dönme ve döneklerdir. Türk olduklarından bihaberdirler.
Ne FETÖ’cüler, ne PKK’lılar, ne IŞİD’çiler, ne de diğer satılmış hain ve bölücüler Türk Gençliğinin çelikleşmiş kolları arasında yer bulamayacaklar, yok olup gideceklerdir.