“Kim zor ve sıkışık zamanlarında Rabbinin kendisine yardım etmesini dilerse,

                                               rahat olduğu zamanlarında Rabbine çok dua etsin.”

                                                                                                                                             Hadisi şerif

                Âşık Paşa, kalbini Allah’a açıp, O’nunla münasebete geçip, O’na özden yakarıp, en gizli arzularını; en derin acılarını, duygu ve düşüncelerini arz ederek, Allah’a güvenip dayanarak, kulluğun tadını vücudunun tüm zerrelerinde hissederek huzur bulmuştur.

            Âşık Paşa, Hakk aşığı, Resulullah dostu, değerli bir din âlimi, gönül erbabıdır. “Biliniz ki, Allah’ın velileri için hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.”(Yunus, 10/62) Cenab-ı Hakkın müjdesine nail olan Âşık Paşa hazretleri, en karışık ve karanlıklı dönemlerde İslâmı hakkıyla yaşadığı gibi yaşatmak için elinden gelen gayreti sarf etmişti.

Âşık Paşa, hayatında olduğu gibi vefatından sonra da ışıklarını kararan gönüllere saçmakta ve ruhları aydınlatmaktadır. Aradan yedi asır geçmesine rağmen onun “Garib-nâme”sini okuduğunuzda, kalbinizde öyle bir sükûnet hali oluşuyor ki sanki üstatla görüşüyormuş gibi, manevi hazları ruhunuzda hissedip rahatlıyorsunuz. O, hayatında olduğu gibi vefatından sonra da eserleriyle dine hizmete devam etmektedir.

                        Garib-nâme’nin müellifi Âşık Paşa hazretleri, gönülden ettiği dualarıyla hiç bir zaman yalnız kalmamış, Hak’la beraber olmuştur. O, aşk u heyecanla fokur fokur kaynayarak ettiği dualarla gerçek kulluğu özünde hissetmiş ve mutlu olmuştur. Bizler de, acizliğimizi, zaifliğimizi ve faniliğimizi hiç bir zaman hatırdan çıkarmadan, her an bu yakarışları gönlümüzden ve lisanımızdan eksik etmeyelim. Sinemizi dağlayan, içimizi sızlatan, kirpiklerimizi ıslatan, özlü ve güzel duaları gönüllere sunar, tesirinin üzerimizde halk edilmesini Cenab-ı Mevla’dan bütün acziyetimizle niyaz ederiz.

            Âşık Paşa, 730/1330 tarihinde “Garib-nâme” isimli eserini on iki bin beyitlik, dini, tasavvufi, didaktik, mesnevi tarzında yazmış. “Garib-nâme”, Kemal Yavuz’un günümüz Türkçesine çevrisi ile yeniden yayınlanmıştır. Hakk aşığı Âşık Paşa, bu eserinde Allah’a hamd ve sevgili Peygamberimize salâvatla başlayıp her konunun sonunu da kısa, özlü dualarla bitirmiştir. Şimdi okuyacağınız dualar, dört cilt, 2090 sayfadan müteşekkil eserin, konu sonlarındaki özlü ve manidar dualardan derlenmiştir:

“Ey güçsüzlere kuvvet veren; sıkıntı zamanında kullarının elinden tutup kaldıran! Oraya gitmeye gücüm yok, elimde ermez; bu yolu senden tarafa nasıl tutup gideyim? Bana benden medet yoktur, ben ne yapayım; işte yolda kaldım, sana nasıl gidebilirim? Gerçi bu aklım ve gönlüm seni ister; fakat onlar, bir belirti ve iz görmediklerinden ulaşamazlar. Beni, kendi lütfundan sana çek, senden tarafa, doğru yoluna koy.

            Kulluk nerede, ibadet ve naz hani; sonunda; ey erdemler sahibi olan hak ve ey kimseye muhtaç olmayan Allah! Ben de sana lâyık kulluk nasıl olsun; beni senden yana, doğru yola sen koy.

Ey Allah’ım! Bizi doğru yoldan uzaklaştırma ve rahmetinden ayırma.

            …Erenler sohbeti Hakk’a ulaşmak için, hem bahane, hem sebep hem de vasıtadır. Allah Teâla bizi bu sohbetten ayırmasın ve dünya Ahiret, hiçbir zaman doğru yoldan saptırmasın.

            Âlemlere ve insana bakıp okuma ilmini bu Âşık’a kısmet ettiği için, o her şeyi yaratan Allah’a günde yüz bin defa şükür olsun.

             Ey Allah’ım! Sen bizi doğru yoldan ayırma ve rahmetinden ırak etme.

Ey Allah’ım! Bizi aşktan ayırma, onun yolunda doğru tut ve asla uzaklaştırma.

            Ey Hak, ey hiçbir şeye muhtaç olmayan, ey cömertler cömerdi Allah’ım! İşte gönülden sana yöneldim, beni doğru yola sen götür. Bana benden kurtuluş yok ne yapayım; nerede duracağımı ve nereye gideceğimi de bilmiyorum.

… Yoldaşım nerede ve ben kiminle düşüp kalkacağım; sen bana bunların hangisini lâyık görüyorsun; kendi ihsanınla bana açıkla da; hayatın hangisi iyidir; baştan sona kadar bilip öğreneyim.

            Allah’ım! Sen bizi doğru yoldan ayırma ve o büyük zattan uzak düşürme.

Ey Allah’ım! Sen yardımını esirgeme, bizi dünya ve ahirette doğru yoldan uzaklaştırma.

            Allah… Bizleri dünyada ve ahrette doğru yoldan ayırmasın.

Ey Allah’ım! Onu sevdiklerinden ayırma; dünya ve ahrette senin dostluğundan mahrum etme.

            Ey Allah’ım! Sen bizi doğru yoldan ayırma, dünyada ve ahrette yardımını esirgeme.

Ey Allah’ım! Sen doğru yoldan uzaklaştırma ve gerçek sevgiliden bizi asla ayırma.

Ey yücelikler sahibi Allah! Sevdiklerinin aşkına, dinleyenlere de gönül saflığı, doğru inanç, neşe ve sevinçler nasip et.

Ey yüce Allah! O tükenmez sofrayı bu muhtaç kullarına nasip et. Bunu can ve gönülden dinleyerek, sözün sırrına erenlerin aşkını arttır.

Ey Allah’ım! Senin ihsan ve lütfun pek çoktur; önünde sonunda her şeyi bilen hikmet sahibi olan hâkim sensin. Sen kullarını rahmetinle bağışlar, kendi muhtaçlarını sen esirgersin.

Ey yüceler yücesi, büyüklükler sahibi olan Allah! Her zaman rahmetini bize delil et. Ey Rabbimiz, ey sahibimiz! Sen söyleyene ve yazana rahmet eyle. Her nefeste, her an Hakk’ın rahmeti bu kitabı yazanı Fatiha ile ananın üzerine olsun.”

 

            Salihler, nefsanî arzularından, bohemi isteklerinden sıyrılarak Allah’a özden yaptıkları dualarla yakınlaşırlar.  Allah’a gönülden yönelen, hele yanaklarından domur domur rahmet damlaları akıtan hiç kimse geriye eli boş dönmemiştir.

            Ruhen rahatlamak, huzur ve mutluluğu elde etmek isteyen, Allah’a yakınlaşmak için vesileler gezenler gönülden dualar etsin.

            Yalnızlık hissinden kurtulmak, sıkıntılı ve darlık zamanlarında rahatlamak, maddi, manevi hastalıkların bir an önce iyileşmesini arzu edenler, inanarak içli dualar etsin.

            Cenab-ı Hakk’a kulluğun lezzetini tatmak niyetinde olanlar, güzel ve hayırlı işler yapmak isteyen, görünür görünmez kaza ve belalardan kurtulmak arzusunda olanlar, Rahmeti Sonsuz, Kudreti Sınırsız olana özden yakarsınlar.

            En çaresiz kalındığı analarda Rahmeti Sınırsıza içten sığınmak, insana tarifi imkânsız bir rahatlama sunar.

            “(Onlar derler ki), Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme, bize katından bir rahmet ver, şüphesiz sen çok bağış yapansın.”(Al-i İmran3/8)