2023 yılının ilk ayı neredeyse geride kaldı.

Pandemi kalıntıları, grip vakaları, ekonomi, ticaret, tarım, eğitim derken zamanın nasıl su gibi akıp geçtiği anlaşılmıyor bile...

2023 yılı hepimiz için yeni bir dönemin başlangıcı olacak. Zira önümüzdeki aylarda hem Cumhurbaşkanlığı ve hem de milletvekili seçimleri var.

Herkesin hatta iktidar partisinin bile merakla beklediği 2023 seçimlerinde millet ittifakının Cumhurbaşkanı adayı kim olacağı? Millet ittifakı kimi Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkaracak, seçimi kim kazanacak, akıllarda hep bu soru var. Aslında millet ittifakının adayından ziyade memleketin bir yığın sorunu merak edilse, insanların her birinin ayrı ayrı sorunları merak edilse, çözüm yolları araştırılsa ve çözüme kavuşturulsa daha doğru olur.

Çok uzaklara gitmeden şöyle bir dönüp etrafımıza baktığımızda kimse mutlu değil. Küçük esnaf, çiftçi, öğrenci, sanayici, pazarcı v.s. insanlar mutlu olamıyorlar nedense. Asıl önemlisi iki yıl, dört yıl üniversite okuyan ve hatta yüksek lisans yapan üniversite mezunu gençler mutlu değil. İş bulamıyorlar, gelirleri yok, dolayısıyla da mutlu olmak hayalden öteye geçemiyor onlar için.

Artık günümüze hem yatarken hem de sabah kalkarken zam haberleri ile karşılaşıyoruz ve bu duruma da alıştık, artık bir ürüne zam haberi aldığımızda şaşırmıyoruz, tam tersine zam haberi almamışsak ne oldu bugün acaba diye sesli düşüncelere dalıyoruz, memleketin hali böyle oldu maalesef.  

Şu kış gününde bir mont almak artık lüks oldu, ortalama 2000 TL civarında. Takım elbise, gömlek, kazak, tek pantolon, tek ceket fiyatları bile cep yakıyor, bir şeyin yanına yaklaşılmıyor. Çalışanların ve emeklinin maaşlarına yapılan zamlar bu tür ihtiyaç ürünlerini almaya yetmiyor. İşte bunun için insanlar mutlu olamıyorlar. İşte bunun için insanların tahammülleri azaldı. Anadolu’nun verimli toprakları bir tarafta dururken tamamen tüketim toplumu haline getirildik.

Biraz düşündüğümüz zaman insanın aklına hemen geçmiş yıllar geliyor. Zira çalışanların ücretlerinin asgari ücret, emekli maaşlarının bin liranın altında olduğu o yıllar geri gelse ve insanımızın alım gücü yüksek olsa, refah seviyesi yükselse diye de düşünmeden edemiyoruz.

Böylesi bir ortamda önümüzdeki aylarda seçim sandığına gideceğiz. Sorulması, sorgulanması gereken o kadar şey var ki aslında, sayfalarca yazılsa bitmez, ama yaşanır. O halde zaman su gibi akıp gidiyor, seçim günü hızla yaklaşıyor, sorularda cevaplarda seçim sandığından çıkacaktır elbet…

 Yeter! Söz milletin…