Ülkemizde mevcut yaklaşık 120’ye yakın siyasi parti var ve bunların 30’a yakını seçimlere girme şartlarını yerine getirebilmektedirler. Tüm bu siyasi partilerin gençlik yapılanmaları da mevcut, siyasi partilerin içinde gençlik kolları olarak faaliyetlerini yürütmektedirler.

Esasında, gençlik kolu bir siyasi partinin veya büyük kuruluşların ve organizasyonların, henüz yaşamının baharında olan genç insanların desteğini alabilmek ve onları daha aktif olarak kendi faaliyetlerine katabilmek amacıyla oluşturduğu bir yapılanma olarak görmek gerek.

Organizasyonlar, kuruluşlar, siyasi partiler vs genç beyinlerin deneyim kazanarak başarıyı elde etmeleri düşüncesi ile hareket edip sürece katkı sağlanmasını düşünürler. Bunun en belirgin örneğini spor kuruluşlarında daha net görebiliriz.

Siyasi partilerde, iktidar olsun, muhalefet olsun genellikle toplantılarda, mitinglerde, yapılan açıklamalarda, törenlerde daha aktif daha dinamik olabilmek amacıyla gençlerin katılımının sağlanması, yapılması istenilen tezahüratlarla da heyecanın en üst seviyeye çıkartılması istenilir.

Ülkemizde genç ve dinamik beyinler; partilerde siyaset yapabilmelerinin, düşüncelerini sesli olarak dile getirmelerinin neredeyse imkânsız olduğu kanısındalar. Zira kendilerinin her etkinliğe katılmaları istenilir, bayraklar, resimler, flamalar astırılır ama parti yetkili organlarında görev almaya gelince uzak tutulduklarını da pekâlâ bilirler.

Ülkemiz nüfusunun yüzde 15'ine yakını gençlerden oluşmaktadır. Henüz 15 ile 24 yaşları arasında eğitimlerini yapma, iş bulma, bir meslek edinme, az miktarda da olsa para kazanma uğraşı içindedirler, okuyanın da, okumayanın da en büyük endişesi tabi ki işsiz kalmak.

İşte bu insanlar kimlerdir, ne yaparlar, ne yer ne içerler, nasıl yaşarlar, eğitimleri nedir, sosyolojik davranışları ve ekonomik durumları nasıldır diye üzerinde araştırmalar yapılan ve siyasi liderlerin dillerinden düşürmediği o meşhur Z kuşağı…

Özel kuruluşlarda, plazalarda, motor-kurye, hizmet sektörlerinde, marketlerde ve mağazalarda, depo işçisi, özel eğitim kurumlarında çalışanlar, öğrenci olanlar ve büyük çoğunluğu da işsiz gençlerden oluşuyor.

Ülkemizde yaşanan sosyal ve ekonomik olumsuzluklar nedeniyle de ortak noktaları geleceklerinden kaygılı, güvensizlik ve umutsuzluklar içinde olmalarıdır. Siyasetin keskin ve ayrımcı dilinden rahatsızlık duymaları da gösterdikleri net tavırlarıdır.

Bu kesimin çalışanın da, çalışmayanın da, okuyanın da ve okumayanın da olsun, ortak düşünce hem ülke sorunlarının ve hem de kendi sorunlarının her geçen gün artması, çözüm yerinin ise siyaset kurumu olduğu bilincidir.

İşte sorunları çözmeyen, kirlenmiş görüntü içinde olan siyasete bakışları bu nedenle soğuk rüzgârların esmesine sebep olmuştur. Bu kuşak bu bilinçte olduğu için siyasi partilerin ilgi alanındadır.

Esasında bu kuşak özgürlükçüdür, demokrasiden yanadır, katılımcılığı, konuşmayı, tartışmayı, sormayı, sorgulamayı hep tercih eder. Ortak arzuları iyi bir eğitim almak, iyi bir meslek edinmek ve iyi bir yaşama sahip olmaktır. Bireysel değil de toplumsal faydadan yana olmaları en takdire şayan yanlarıdır.

Evet budur o kuşak, o kuşak bugün siyasilerin ilgi odağı olan ve gelecekte ülke yönetimine yön verecek olan Z kuşağıdır.

Genç, dinamik, pırıl pırıl beyinlerin halini anlayamayan ve yaşanılan sorunlarına ilişkin çözüm önerisi getiremeyen siyasi partilerin başarılı olma şansı maalesef çok düşük olacaktır.

Bu kuşağın önümüzdeki aylarda yapılacak olan seçimlerde ne yapıp yapamayacağını hep birlikte yaşayıp göreceğiz.