15 Temmuz tarihinden bu yana Kırşehir ayakta, Edirne- Kars ayakta, Hakkari- Muğla ayakta kısacası Türkiye ayakta. İnsanlar bir daha böylesi bir rezaletin yaşanmaması için, Demokrasi için, Cumhuriyet için, Adalet için, Hürriyet için ayaktalar.

15 Temmuz tarihinden bu yana Kırşehir ayakta, Edirne- Kars ayakta, Hakkari- Muğla ayakta kısacası Türkiye ayakta. İnsanlar bir daha böylesi bir rezaletin yaşanmaması için, Demokrasi için, Cumhuriyet için, Adalet için, Hürriyet için ayaktalar.
Kırşehir’in Cacabey Meydanı gibi tüm ülkenin meydanları her kesimden insanlar tarafından doldurulmuş, coşkulu bir şekilde sabahlara kadar nöbet tutuyorlar.
Hainlerin darbe girişiminde bulunduğu günden bu yana neredeyse 15 gün gibi bir süre geçti. Basında yazılıp çizilenleri, Televizyon kanallarında açık oturumları ve burada yapılan tüm konuşmaları dinleyerek ülkede olup bitenleri anlamaya çalışıyoruz.
Bu gün ülkemizin geldiği nokta maalesef içler acısı. Türkiye bu hale nasıl geldi, bir terör örgütü üyelerine kurumlar nasıl teslim edildi, terör örgütü ülkeyi nasıl teslim aldı ki bu gün hiçbir yetkili çıkıp benimde kusurum var diyemiyor. Televizyon kanallarında yapılan konuşmalardan mesela Erol Mütercimler ve Ahmet Zeki Üçok’ un terör örgütünün devlete nasıl sızdığı gerçeğini anlattıklarında hayretler içerisinde kaldım.
Birileri çıkıp evet ben de sorumluyum diyemiyorsa burada halen sorun var ve devam ediyor demektir. İşin aslına bakılırsa son olayların meydana gelişi geçmiş yılların birikimi ile oluşan bir vakadır. Son yirmi yıldır görev yapmış tüm Genel Kurmay Başkanları sorumludur. Başbakanlar sorumludur, Bakanlar sorumludur. Yani devleti yönetenler sorumludurlar. Umuyorum koltuk uğruna, oy devşirme uğruna terörün devleti ele geçirmesine göz yumulmamış olsun.
14 yıldan bu yana iktidar olan AKP Hükümeti, demokrasiyi her anlamda yerleştirme çabası verse de Cemaat ile kol kola girmemiş olsaydı, bu gün yaşanan kaos elbette ki yaşanmazdı.
Hiç kimse rahatsız olmasın gerçekleri objektif bir şekilde dile getirelim. 15 Temmuz’a gelinen koşulları bu gün iş başında olan hükümet kolaylaştırmıştır. Zira Terör örgütünün hainleri yıllarca Eğitim, sağlık, Emniyet ve diğer kurumlara sızmaları olmuş. 2010 referandumundan sonra yargı teslim edilmiş. Ordudan irticai faaliyetler nedeniyle atılmalar ortadan kaldırılarak, Vatansever subaylarda tasfiye edilince ihanet çetelerinin önü açılmış ve hızlı terfiler yapılarak devlet adeta kuşatılmış böylelikle 15 Temmuz sürecine gelinmiştir. Burada devleti yönetenlerin elbette sorumlulukları unutulmamalıdır.
15 Temmuz gecesi yapılan darbe girişimi, sadece bir kişiye ya da bir siyasi partiye veya iktidara karşı yapılan eylem değildir. Darbe doğrudan ülke ekonomisine, demokrasiye, hukuka ve cumhuriyete karşı yapılan bir kalkışma olduğu açıktır.
Şimdi vah tüh demek yerine, iyi düşünüp doğru karar verme zamanıdır. TBMM iktidarı ve muhalefetiyle birlikte bu ve buna benzer girişimlerin yaşanmaması için demokrasinin ve hukuk kurallarının doğru uygulanması gerektiğini artık bilmesi gerekir.