Kırşehir’de binlerce gurbetçimiz var Almanya ve Hollanda başta olmak üzere. Bu gurbetçilerimizin Kırşehir ve ülke ekonomisine verdiği katkılar büyük.

Kırşehir’de binlerce gurbetçimiz var Almanya ve Hollanda başta olmak üzere. Bu gurbetçilerimizin Kırşehir ve ülke ekonomisine verdiği katkılar büyük.
Yıllarını bu ülkelerde çalışarak, emek vererek geçiren Kırşehirli gurbetçilerimizin yaşadıkları sorun ve sıkıntıları da biliyoruz. Ama ne yaparsınız ki ekmek parası uğruna her türlü fedakârlıkları yaparak bulundukları ülkelerin ekonomisine katkı sunuyorlar.
Ülkeler arası bazen sürtüşmeler olabiliyor, tıpkı geçtiğimiz günlerde bakanlarımızın referandum çalışmalarını Hollanda, Almanya ve Belçika’nın engellediği gibi…
Devletlerarası ilişkilerde belirleyici olan en önemli faktör elbette ki ekonomik güçtür. Bir ülkenin ekonomik bağımsızlığı yok ise, siyasi bağımsızlığı da yok demektir.
Yaklaşık bir asırdır ülkemiz bu Avrupa ülkeleri karşısında hep kaybetmekte.
Bu kaybetme aslında son 5-10 yılda azalmış hatta kazanmaya başlamış gibi gözüküyor. Bunun en önemli nedeni elbette ki tek parti hükümetinin avantajları.
Kırşehir de halk tabiri ile “Alamancısı” çok olan bir şehir bu yüzden Hollanda bizi için birinci sırada geliyor sonra Almanya, Belçika ve Fransa diye takip ediyor.
Hollanda da yaşanılan son siyasi gelişmeleri değerlendirecek olursak 2013’de Türkiye’nin IMF’ye olan borcu bitmişti. En azından biz öyle biliyoruz. Bazı kesim ise Türkiye’nin borcunun 500 milyar dolar civarında hatta IMF’ye olan borcumuzun diğer ülkelere oranla çok daha fazla olduğu görüşü hakim.
2016 yılı sonu itibari ile borçlu olduğumuz ülkelere bir bakayım dedim sonuç aslında hiçte iç açıcı gözükmüyor.
Almanya’ya 20 milyar, Hollanda 16,7 milyar dolar, Fransa’ya 7 milyar dolar ve Belçika’ya 5 milyar dolar borcumuz var. Alacaklı olanın sesi hep gür çıkar…!
Birde bazı ülkelerin IMF’ye olan borçlarına bakalım.
ABD: 19,2 trilyon dolar
Japonya : 12 trilyon dolar
Çin: 4,7 trilyon dolar
İtalya: 2,9 trilyon dolar
Fransa: 2,8 trilyon dolar
Almanya: 2,8 trilyon dolar
İngiltere: 2,8 trilyon dolar
Kanada: 1,6 trilyon dolar
Brezilya : 1,5 trilyon dolar
İspanya : 1,4 trilyon dolar
Hindistan : 1,3 trilyon dolar
Yunanistan : 431,6 milyar dolar.
Türkiye: 285,4 milyar dolar borcu gözüküyor.
Görüldüğü gibi ekonomik anlamda çokta kötü durumda değiliz en azından diğer ülkelere nazaran.
Hollanda’nın Türkiye’de 2.694 şirketi var ve Türk milleti üzerinden bu ülke kâr etmekte. Bizim Hollanda’daki şirket sayımız ise çok daha az. Hollanda bizim ihracatımızda 10. sırada yer alıyor. Unilever, ING Bank, KLM Havayolları, Royal Dutch Shell, Philips, Perfetti ve Philip Morris bu şirketlerin en başında gelenleri arasında. Bu şirketlerden gıda, temizlik ve bakım ürünleri markaları bulunan Unilever ile finans alanında 268 şubesiyle faaliyet gösteren ING Bank’ın toplam çalışan sayısı 10 bini geçiyor.
Aslında Hollanda’nın bize yaptığı davranışları gözden geçirmesi gerekir. Biz onlara değil, aslında onlar bize muhtaçlar. Avrupa yine iki yüzlülüğünü gösteriyor göstermeye de devam edecek biz daha çok çalışıp Milli gelirimizi 20-30 binlere getirmemiz gerekir. Yoksa bu Avrupa’nın köpekleri bacağımıza sarılmaya devam edecekler.
Bir fıkra ile bitirelim.
NE FARK VAR?
Kendini beğenmiş bir Avrupa Başkanı şoförüne sorar:
- Söyle bakalım şoför; eşekle şoför arasında ne fark vardır?
Şoför bir süre düşündükten sonra, ezilip büzülerek:
- Bilemedim başkanım!
Başkan:
- Eşeğe çüş deyince, şoföre ise dur deyince durur!
Bu cevap şoförün çok sinirine dokunur ama karşısındaki kişi bakan olunca bir türlü karşılık veremez.
Biraz sonra şoför, başkana sorar:
- Ben de size bir soru sorabilir miyim sayın başkanım?
Başkan:
- Sor bakalım, der.
Şoför sorar:
- Peki başkanım; eşekle başkan arasında ne fark vardır?
Başkan bir süre düşünür:
- Bulamadım şoför söyle bakalım!
Bunun üzerine şoför yapıştırır cevabı:
- Vallahi başkanım, ben de bulamadım!!!

ÜZERİNİ ÇİZDİĞİM SÖZLER…

“Çakalların hükümranlığı kurtlar meydana inene kadardır…!” B.ÇELİK