Kırşehir’de yaşarken, gezip dolaşıyor ve öylesine ilginç olaylarla karşılaşıyorum ki, bazen hayret ediyorum. Bencil insanlar, vurdumduymazlar, sorumsuzlar, sorumsuzlar diz boyu.

Kırşehir’de yaşarken, gezip dolaşıyor ve öylesine ilginç olaylarla karşılaşıyorum ki, bazen hayret ediyorum. Bencil insanlar, vurdumduymazlar, sorumsuzlar, sorumsuzlar diz boyu...
O kadar acımasız bir dönemden geçiyoruz ki beyaza, bu beyazdır denilse dahi amaç beyazın beyaz olduğu değil de, her şeyi işimize geldiği gibi yorumlar olduk. Kendisini objektif zannedenler bile ne yazık ki aynı durumdadırlar. Objektifliğimiz yok oldu. Her şeyi kişisel olarak değerlendirmeye başladık. Yani taraf olduk. Futbol takımı tutar gibi fanatik birer taraftar. Öyle efendi, centilmen taraftarlar da değiliz. Holiganlarız artık.
Kimse kimseyi dinlemiyor, dinleseler bile anlamıyor, anlasalar bile umurlarında değil. Çünkü bu kimselerin kendi doğrularıyla ters düşüyor. Evrensel düşünmüyor, giderek bir ümmetin parçası olmaya başlıyoruz. “Ümmet için uygunsa bize de uyuyor.” Aksine ya dinsizdir karşımızdaki ya vatan hainidir ya kara cahil ya aptaldır. Bana hiç “iktidara ne diyorsa, tamam diyen koyunlar var” demeyin.
“İktidar elindeki bütün gücü kullanarak ve kendi propagandasını yaparak, karşı görüşte olan insanları itibarsızlaştırıp karşı fikirleri de çürütüyor” demeyin. Evet, bunu yapıyor. Ama hepimiz yapıyoruz, belki iktidar kadar güçlü yapamıyoruz, ama en ufak bir eleştiriye tahammülümüz yok. Hemen bozulup, elimizden geldiğince karşımızdakine saldırıyoruz. Sözde demokrat insanlardık ve eleştiriye tahammülümüz vardı. Koca bir yalan ile hepimiz iktidarıyla, muhalefetiyle öyle çok birbirimize benziyoruz ki…
Bu iktidar muhalefete, muhalefet ise iktidara o kadar layık ki… Mesela bir terör örgütü mensubu iyi-kötü insan dinlemez, tarihe, doğaya zarar verdiğini umursamadan, kadın, çocuk, genç-yaşlı demeden etrafındaki her şeye şiddetle zarar verir. Biz de neredeyse onlar gibi birbirimizi yakıp yıkıyoruz.
Bu hale ne zaman geldik?
Böyle birdenbire bu duruma düşmedik herhalde?
Belki de hep böyleydik. Yine de bir zamanlar demokrasi, insan hakları, barış, kardeşlik, özgürlük, eşitlik gibi evrensel insan haklarına inanırdık. Şimdi o duygularımızdan yana üzgünüm ki ümidimizi kaybettik.
Hümanist duygular yoksa insandan geriye ne kalır? Kaos, kavga, para, güç, karşı cephe, yeniden örülen duvarlar…
Ne diyeyim, hiç ettiğiniz bu hayatın hayrını görün o zaman!