Değerli okuyucularımız, herkese dua ve selamla yazıma başlıyorum.

Devlet olarak, yönetim olarak, millet olarak gerçekten biz hangi konumdayız? İster yönetim, ister yönetilen tebaa olarak, karşılıklı hak ve hukukumuzu yerine getirebiliyor muyuz?

İşte asıl mesele; bugün bir kangren olarak karşımıza çıkmış olan ekonomik ve hukuksal ilkelerden sapmalar nedeniyle piyasalarda güven endeksi olumsuz bir algıya yol açmış, ferahlık ve refah seviyemizin yükselmesine gölge düşürmüştür.

Tabii ki buna paralel olarak, devlet işleyişinin can damarı olan hukuksal ve ekonomik tıkanıklıkların olması; millet cenahında bir kargaşa, huzursuzluk ve güven bunalımına davetiye çıkarmıştır.

“Biz devlet olarak hangi konumdayız?” mevzusunu biraz açarsak; rasyonel bir bakış ve tarafsız bir öngörüyle hiç de iyi bir konumda olduğumuzu söyleyemeyiz. Elbette dış politikada Sayın Cumhurbaşkanımızın başarılı hamleleri ve uluslararası itibarı her ne kadar bizleri sevindirse de, bu durum Türkiye’nin gerçekliğini değiştirmiyor.

Türkiye’de güven endeksinin dip seviyelerde seyretmesi, ekonomik bir yangından çıkmayı zorlaştırıyor. Caydırıcı hukuk kurallarımızın olmaması, suç unsurlarının artmasına da bir nevi zemin hazırlıyor.

Keşke gönül isterdi ki bugün devlet olarak, yönetim olarak, millet olarak iyi bir kulvarda olsaydık.

Başarının adresi nereden gelirse gelsin, bizim için bir şereftir, bir mutluluktur; Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bireyi olarak bir onurdur. Bu ülkeye, bu devlete, bu millete bölücülük ve hainlik yapmayan her siyasi parti ve her birey bizim başımızın tacıdır.

“Vatanı sevmek imandandır” hadisi hepimize bir ödevdir. İşte bu ödevimizi hakkıyla yerine getirmenin ölçüsü; doğruluk ve hakkaniyetli bir birey olmak, analiz ve gözlemlerde tarafsız ve yansız bir niyetle hareket etmektir.

Yönetimsel olarak bugün vatandaşlık ödevlerimizde şeffaf olmadığımız için, doğru ve yapılması gereken konu ve sorunlarımızı hep büyütüyoruz.

Zamanında ve aciliyetle kolları sıvamayıp sonuçlar patlak verdiği zaman ortaya çıkmamız, tedbirli ve zamanında müdahalede bulunmadığımız bir yönetim manzarasını önümüze çıkarıyor.

Hâlâ sonuçlardan ders çıkaramadık. Zamanında tedbir alıp yapılması gereken acil konulara eğilim gösteremedik. Canımız çok yandı ama bir türlü bazı dersleri alamadık.

Yönetim olarak, kanun ve nizamların emrinden çıkıp, kanun ve nizamları kendi istek ve arzularımıza uydurduğumuz için devlet aklı ve gücünü kaybettik.

Bugün işlerin ters gitmesi, ekonomik bir cenderenin içinde olmamız; paramızın pul olması, eskiye oranla çok daha çarpık bir ekonomik trajediyle karşı karşıya kalmamıza neden oldu.

Bir örnek verirsek: 2005 yılında asgari ücret 12 çeyrek altına tekabül ediyordu. Bugün ise asgari ücret yalnızca 2-3 çeyrek altına denk geliyor.

İşte millet soruyor: “Benim 9,7 çeyrek altınımı kim çaldı?”

Bu gibi örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Bunlar, yaşantımızda ve hayatlarımızda birebir yaşadığımız reel gerçekler olduğu için saklanamaz ve aksi iddia edilemez sorunlardır.

Yönetim olarak gerçekleri örtbas etmek, aksini iddia etmek; bizi bugünkü zorlu sürecin içine girmekten kurtarmadığı gibi, bu gerçekleri de yok saymamıza neden olamaz.

Biz, yönetilen tebaa olarak, kanun ve nizamların emrinde; bu aksaklıkların çözümünü doğru adresten yana bir anlayışla bekliyoruz.

Vatanını ve milletini seven her bireyin isteği ve arzusu; iyi bir gidişata sahip bir ülkeye sahip olmak olmalıdır.

Tabii ki devlet olarak, yönetim olarak hakkaniyetli bir yönetim beklediğimiz gibi; millet olarak da bize düşen görevleri yapmamız gerekir.

Devletimizin yasa ve kanunlarına uyan, karşılıklı hak ve ödevlerde birbirine saygı ve hoşgörü içinde hareket eden bir anlayışa egemen olmamız gerekir.

Biz millet olarak iyi bir konumda olmak istiyorsak, hakka ve adalete taraf bir anlayışla; doğru ve yapıcı bir niyete sahip olmalıyız.

Bu ülke hepimizin. Bu ülkenin temel ilkelerine zarar vermeden; doğruların yanında, yanlışın karşısında olmalıyız. Ayrımız gayrımız yok. Tek temennimiz: 85 milyon insanımız ve devletimizin bekasıdır.

Rabbim ülkemizin birlik ve beraberliğini bozmasın inşallah. Tüm kıymetli okuyucularımıza hayırlı ve huzurlu bir hafta sonu diliyoruz.