31 Mart Pazar günü ilimiz ve ülkemiz belki de son yılların en önemli seçimini yapacak.
Şu siyaseti hiç sevemedim nedense… Öyle ki yıllar evvel aday olmamı isteyen bir çok parti olmasına rağmen neyse ki aday olmadık ta memlekette rahat geziyoruz.
Siyaset zor iş hele ki yerelde.
Neden aday gösterilmeyince siyasi kimlikler hemen saf değiştirip kendi partilerinin aleyhinde çalışırlar, bunu hiç anlamadım. Bunlar ya dava adamı değiller, ya da gerçekten partili değiller.
Baktığımızda bir dönem birbirlerine kurşun sıkanlar şimdilerde birlikte hareket eder duruma gelmişler el sıkıp dost olmuşlar…!
Kimileri de ağza alınmayacak sözler söyleyip sözüm ona ittifak kurmuşlar.
Burası Türkiye ve maalesef siyaset böyle işliyor.
Hangi partiden olursa olsun liyakat ve ehliyet göz önünde bulundurulmuyor (istisnalar hariç). Bu yüzden kırılmalar, dağılmalar ve bozulmalar yaşanıyor. Menfaat dedik ya her yerde ve her partide var olmaya da devam edecek.
Sanki parti babalarının bakkal dükkânı. “Ben adaysam partiliyim, yoksa seni de kazandırmam!” mantığı almış başını gidiyor.
Ha şunu da söylemekte fayda var; partiye yıllarını vermiş ve bu uğurda maddi manevi her şeyini harcamış, siyasi birinin yerinde bu partiye hiçbir ilgi ve alakası olmayan çalışmayan yıpranmayanların da bu kişilerin önüne geçmesi siyasi etik olarak doğru olmayan bir durumdur.
Gelelim seçime, evet Pazar günü tüm Türkiye’de olduğu gibi Kırşehir’imiz de de seçim var şimdiden seçimler ilimize ve ülkemize hayır getirsin. Savaşa değil, seçime gidiyoruz. Bu yüzden kırmadan, yıkmadan, dağıtmadan saygıyı ve seviyeyi bozmadan seçimde görevli tüm arkadaşların bu konuya dikkat etmeleri gerektiğini bir kez daha hatırlatmak isterim.
Sandıkta halkın bu sandıklarda çıkacak olan sonuçlarda halkındır.
Aylardır siyasiler seçim meydanlarında vaatlerde bulundular, yapacaklarını hatta yapamayacaklarını bile dile getirdiler.
Seçmen üzerinde etkili olan da oldu, olamayan da.
Seçimleri siyasi hesaplaşma olarak görende oldu menfaat için partilere oy verecek olanlarda oldu.
Keşke menfaat ve çıkarı haricinde gerçekten ilinin ve ülkesinin çıkarı için oy vermeyi düşünebilseydi seçmenler.
Var mı peki böyle seçmen? Evet var, ama bu sayı her yerde yüzde 10’u geçmez…
Mevcut bir Belediye Başkanı, yani Yaşar Bahçeci aday ve karşısında Onur Köksal ile Selahattin Ekicioğlu var.
Seçmen, mevcut Belediye Başkanı Yaşar Bahçeçi’nin 10 yıldır yaptıklarını değerlendirecek ve diyecek ki “başkan başarılı, bir 5 yıl daha hizmet etsin, ya da başkan başarısız yeni bir başkan seçeceğiz” diye karar verecek. Bu iş bu kadar basit aslında.
Diğer adayların yaptığı vaatler, ildeki geçmişleri, şehre verecekleri vizyon ve katkıları da göz önünde bulundurarak sandıkta oyunu kullanacak.
Peki seçimleri sadece bu konular mı etkiliyor? Kesinlikle hayır. Peki halk başka neyi oylayacak?
Dayatılan adayları oylayacak, siyasi düşünceleri doğrultusunda oyunu kullanacak, yukarıda değindiğimiz gibi işe girecek çocuğunu yakınını düşünerek oyunu kullanacak, ya da “Yaşar gitsin de kim gelirse gelsin” diye oyunu kullanacak.
Bunlara birçok ekleme yapabiliriz. Yerel seçimlerde aday olanların dürüstlükleri, yaşam şekilleri, yaptıkları, yapamadıkları, siyasi duruşları, ilimize katacakları, vizyonu, misyonu ve hayat felsefesi, tanınırlığı, geçmişi, güvenirliği ve en önemlisi de kalitesi çok etkili olacaktır.
Bütün bunları bir araya getirdiğimizde aslında şehrin anahtarını 5 yıllığına kime teslim edilmesi konusunda gerekli sonuçlar ortaya çıkmaktadır.
Peki seçimi kim kazanacak?
Bu soru aylardır soruluyor ve nihayet pazar akşamı cevabını bulacak.
Kimileri anketlerinde kendi parti adayını kazandırırken, kimi de algı yöntemini kullanıp seçmen üzerinde etkili olma derdinde.
İnanmışlık ise her şeyin üstünde..!
Üç parti de kendi adayının seçileceğini net bir şekilde dile getiriyor ama seçimi sadece biri kazanacak.
Bu seçimde herkes elini cebine değil, vicdanına götürmeli.
Bu seçimde kendi menfaat ve çıkarını değil ilinin ve ülkesinin çıkarını düşünerek oy vermeli.
Bu seçimde siyasi çıkarlar ve gelecek seçimde rant kapma adına oy kullanılmamalı.
Bu seçimde seçmeni kıçı ile dinleyenlere oy verilmemeli.
Bu seçimlerde ülkesinin geleceğini düşünerek oy verilmeli.
Bu seçimde yaşanılabilir bir şehirde olması için çalışacak olana oy verilmeli.
Bu seçimde insanları aşağılayıp “bunlar taşralı bu yüzden falanca partiye oy verirler “diyenlere oy verilmemeli.
Dini söylemleri ile yaptıkları arasında uçurum olanlara oy vermemeli.
Demokratlık yaptıklarını söyleyip bu ülkenin insanlarına inanç ve düşünce özgürlüğünü kısıtlayacak olanlara oy verilmemeli.
Ezanın sesine, bayrağın rengine ve ülke insanına tahammülü olmayanlara oy verilmemeli.
Yapılan hizmetleri görmeyip sırf siyasi düşünüp kendini ön plana çıkaranlara oy verilmemeli.
Milletin aklını yok sayıp, kendilerini bulunmaz Hint kumaşı sayanlara oy verilmemeli…
Başörtüsünü sorun edenlere, İmam Hatip Liselileri insan yerine koymayanlara, burada okudukları için puanlarını kıranlara, askeri ve polis okullarına almayanlara, başörtülüleri ikinci sınıf vatandaş görüp aynı mekânlarda bulunmak istemeyenlere, insanları dini düşüncesinden dolayı ikna odalarına alanlara oy verilmemeli…
….
İşte bu yüzden ben oyumu çocuklarımızın, şehrimizin ve ülkemizin geleceğine vereceğim…
Şimdi söz siz de buyurun istediğinizi yazın…

****
ŞABAN ÇELİK


Bu şehirde yaşayıp siyasetin az çok içinde olan mutlaka bu ismi tanıyacaktır.
Kendimi bildim bileli tanırım Şaban Çelik’i.
Kırşehir özelinde Ak Parti için dava adamı kimdir diye sorsalardı bana elbette ilk göstereceğim isimlerden biridir Şaban Çelik.
Mütevazılığı, insan ilişkileri ve özellikle de duruşu açısından önemli bir kişiliktir Şaban Çelik.
Hangi partiden olursa olsun yanına gelen hemen her kesimden insana yardım olmaya çalışmış elinden gelenin fazlasını yapmıştır.
Siyasi anlamda konuşacak olur isek, Ak Parti’nin kurulduğu günden bu yana hiç çizgisini bozmamış, Kırşehir Merkez İlçe Başkanı olarak görev yaptığı dönemde de, sonrasında da partinin bir neferi olarak her daim çalışmıştır.
Kendi siyasi arkadaşlarının yanında hemen her partiden dostu arkadaşı olan, bu şehrin yetiştirdiği ender seviyeli ve saygılı siyasi bir kimlik olmuştur. Bu şehir de yaşayıp ta onun iş yerinde çay içmeyen, yemek yemeyen çok az insan vardır. Bu anlamda aslında partiler üstü bir insanda diyebiliriz.
Partisine birileri gibi kızıp küsmemiş, her nerede olursa olsun tüm seçimlerde partisinin ve davasının yanında olmuştur.
Bu zamanda bu nitelikte insan ve siyasetçi bulmak gerçekten bu ilde zordur.
Hangi siyasi partiden olursa olsun Şaban Çelik’i sorduğunuzda eminim ki alacağınız her cevap onun adına iyi olacaktır. Çünkü o hep kavgadan uzak, uzlaşmacı, çatışmacı değil barıştırıcı, ilkeli seviyeli ve dürüst bir kişilik olmuştur.
Çocukluğumdan beri tanıdığım, gençlik yıllarını büyüğüm olmasına rağmen çoğunu birlikte geçirdiğim bir ömürlük ağabeyim, dostum, arkadaşım, gönüldaşım.
Oda çok sevdiği ili için elinden geleni yapıyor bu anlamda İl Genel Meclis Üyeliği için listeye girmesi istenildiğinde “nasıl ve nereye uygun görürseniz ben oradayım, hatta aday yapılmasam da tıpkı bundan öncesinde olduğu gibi en alttaki bir nefer gibi çalışmaya devam edeceğim” diyen biri olarak aday gösterildi.
Eminim ki seçildikten sonra da ilimiz için önemli hizmetlere imza atacaktır.
İl Genel Meclisi Üyeliği Adaylığı görevine talip olmasını sonuna kadar canı gönülden destekliyorum.
Kazanacağından kimsenin en küçük bir kuşkusu yok, ama alabildiğince çok oy almalı ki onunda siyaseten güçlü olduğu ortaya çıksın.
Çıktığın bu yol sana partine şehrine ve ülkemize hayır getirsin inşallah…