“Şu dünyada doğruyu söylemek kadar zor; boş konuşmak kadar kolay şey yoktur. Dostyevski.”

Ah Nupelda, ah Ayaz,ah astsubay Yavuz Selim…
Şehit Ayaz’la astsubay Yavuz Selim’in yolları önceden kesişmiş. Yavuz Selim, şirinler şirini çocuk Ayaz’ı kucağına almış; sonsuza bakar gibi gülümsüyorlar objektife.
Bilmiyorlar ki gelecek bir günde, hainlerce bu dünyadan yok edileceklerini.
Günlerdir kahroluyorum.
İçimde derin bir acı, çaresizlik ve isyan var.
İsyanın anksiyetesi sarsıyor tüm vücudumu. Bitkin, yorgun, tüm kaslarım güçsüz.
İsyandayım…
Her şeyin farkında olup da hiçbir şey yapamamanın isyanı bu.
Her şeyin farkında olup da hiçbir şey yapamamanın elemi ve hüznü.
İsyanım kime?,
İsyanım neye?.
PKK sevicilere.
Üç beş oy için acımasız katillerin önünde susta duranlara.
Makam için sessiz kalanlara.
Mevki için, koltuk için gerçekliği gördüğü halde susanlara.
Kalıptan kalıba giren sokak süpürücülerine.
Pirfonlara…
Tezviratçılara…
Laf hokkabazlarına. Üç sene sonra üçyüzaltmış derece takla atanlara…
Nupelda, Tunceli Ovacık’ta. Güzeller güzeli, yüzünde kederli bir tebessüm. Daha dört yaşında. Adı baharda açan tomurcuk yaprak anlamında.
Abisi Ayaz.O da henüz sekiz yaşında.
Oyun çağındalar daha, çocuklar, tertemiz kalpleri var.
Hain PKK’nın döşediği mayına basıp parçalanıyorlar.
Çevreyi tanımadan, dünyayı tanımadan öylece göçüp gidiyorlar meleklerin kanatlarında.
Ayaz’ın çadırda yaşayan babasına o küçücük yaşının büyüklüğü ile “baba, sana ilerde bir ev alacağım” demesi çınlıyor kulaklarımızda.
Memnun musunuz PKK sevicileri?
Memnun musunuz oy için taviz veren alavereciler, dalavereciler?
Değdi mi? Değiyor mu? Değecek mi?
Hiç mi rahatsızlık duymuyorsunuz?
Hele bir fotoğraf var ki acımızı kat kat ediyor.
Astsubay Yavuz Selim,Ayaz’ı kucağına almış. Gülümsüyorlar…“ gelecek güzel günlere”…
Bilmiyorlar o zaman hainlerin tuzakları ile şehit olacaklarını. Sonsuza kadar beraber arkadaş artık onlar.
Memnun musunuz PKK yardakçıları, örtülü destekçileri.
Kapalı kapılar ardında terör destekçilerine destek verenler.
Suskun oturanlar.
Suçlu suçlu oturan sessiz yüzsüzler.
Mahcup galipler.
Eskimiş yeniler.
Çıkından çıkmış iyiler.
Hadi kutlayın artık o muhteşem zaferinizi…
Acılarla, hüzünlerle, ağıtlarla dağlanan yürekler. İçlerine sönmeyecek ateş düşen ocaklar.
Anaların gözyaşları, çocukların feryadına karışıyor.
“Baba, lütfen kalk, bizi bırakma” diye haykırıyor şehit binbaşının kızı babasının al bayrağa sarılmış tabutunun ardından.
Yürekler bir kere daha dağlanıyor.
Gözlerden yaşlar süzülüyor, sabırlı gözyaşları.
Sabırlı olması gereken gözyaşları.
İçimde derin bir acı, derin bir isyan.
Her şeyin farkında olup da hiçbir şey yapamamanın isyanı.
“Tarifsiz acılar içindeyim” der ya şair. Aynen öyle.
Görmüyor musunuz? Anlamıyor musunuz? Ya da farkında olup da koltuk için mi susuyorsunuz?
Yazıklar olsun. HDP’yi üzmeyeyim diye PKK’yı lanetlemeyenlere de lanet olsun.
Adamlar göz göre göre burnunun dibinde teröristlere ordu kurduruyor.
İlerde ilan edeceği devletin ordusunu yani.
Bir yandan seni oyalayıp; diğer yandan terörü besleyip büyütüyor.
PYD/YPG terörist değil?” öyle mi? “PYD/YPG bize saldırmaz” öyle mi?
Oku o zaman “Oded Yinon’u”
Bir de yakın tarihe bak, incele.
Irak’a ne oldu?
Suriye’ye ne oldu?
Sıradaki ülke neresi?
Bunlar uzun vadeli oynar. Sen bu uzun vadeli oyunu anlamazsan altında kalır, ezilip yok olup gidersin.
Irkçı duyguları fişekleyen analist bozuntuları. Bunları siz de iyi bilirsiniz ancak menfaat sizi de konuşturmaz.
Sizde de var kardeşim. Sizde de vebal var, bilesiniz.
“Neden bulaştık?” diye sormuyorum artık. “Nasıl hep beraber aydınlığa çıkarız?” diye soracağım artık.
Ayrıştırmayın ne olur, kutuplaştırmayın ne olur.
Bu ülke çok çekti bu ayrılıklardan.
Bizim kuşak en belalı, en karanlık günlerini yaşadı bu ayrıştırmanın.
Artık bırakın bu dili.
Artık bırakın bu söylemleri.
Bu günleri bizlere bir armağan olarak veren kahramanlarla uğraşmayı bırakın bir kenara.
Yeni Ayaz’lar, Nupelda’lar, Yavuz Selim’ler olmasın. Yeni canlar yitip gitmesin, yeni acılar yaşanmasın.
Hep beraber düşünmenin, hep beraber davranmanın yollarını arayalım. Bu yolları bulalım.
Bu arada kararlılığımızdan da asla vazgeçmeyelim. Çözülmeyelim. Çözelim.
Hadi hep birlikte küçük hesapları bırakıp geleceğe doğru emin adımlarla yürümenin yollarını araştıralım.
İçinizdeki hırsları atın bir kenara ve büyük oyunu görün artık.