Hani parlamenter sistemin iyi işlemediğinden kararların hızlı alınamadığından yakınılmış ve başkanlık sistemi ile kararlar daha doğru ve hızlı alınacağı, yaşamın daha da kolaylaşacağı söylenilmişti ya öyle olmadı. Başkanlık sistemi Özgürlükler, insan hakları ve demokrasi yerine zamları getirdi, fakirleşme getirdi, yokluk ve yoksulluk getirdi.
Yerel seçimlerden hemen sonra zam furyası başladı, halen de devam ediyor. Elektriğe, motorine, çaya, şekere, ekmeğe, una, zeytine peynire, sigaraya, alkollü içkilere yüklü zamlar gelmeye başladı, doğalgaz faturaları da bu kış cep yakacağa benziyor. Ülkemizin dört bir köşesinde olduğu gibi, Kırşehir’de de yaşamını zor şartlarda sürdüren dar gelirli ve gelir düzeyi çok yüksek olmayan insanlar tüm ürünlerde olduğu gibi, gıda maddeleri fiyatlarının da yüksekliğinden yakınmaktadırlar. Öyle ya insan yaşamının olmazsa olmazı olan gıda maddeleri gelir seviyesi ile elbette ki dengeli olması gerekmektedir. Zira gelirin düşük, tüketim ürünleri fiyatlarının yüksek olması alım gücünü düşürmekte ve bu da sağlıklı insan yaşamını doğrudan olumsuz yönde etkilemektedir.
Ülkemizde gıda fiyatları yıllardır yüksek, temel tüketim ihtiyaçlarının fiyatları yüksek, petrol ürünleri fiyatları yüksek, ulaşım fiyatları yüksek yani ülkede yaşam pahalı, tüm bunlara rağmen ülkemizin yönetiminde yetki sahibi olanlar tüm bu saydığımız ürünlerinin fiyatlarını aşağıya çekeceklerini hep söyler dururlar ama fiyat artışının hızı nedense kesilmez. Tabi ki buda doğal olarak enflasyonu olumsuz yönde etkilemektedir. Her ne kadar enflasyon düşük açıklanmışsa da halkın cebine yansıyan bir şey yok. Zaten açıklanan düşük enflasyon rakamı da insanlara pek inandırıcı gelmiyor. Ülkemizin ekonomisi iyi yönetilemediği için de yılbaşından geçerli olmak üzere memur, işçi ve emekli maaşlarına yüzde 4 ila 6 civarında artış yapılırken, motorlu taşıtların vergisi, harçlar, trafik cezaları yüzde 22.58 oranında artırılacak. Anlaşılan devlet üretim yapmak yerine vatandaşına trafik cezası uygulayarak gelir elde etmeyi düşünmektedir.
Periyodik olarak açıklanan enflasyon oranları gerçekleri çok fazla yansıtmamaktadır. Zira enflasyon hesaplanmasında gıda fiyatları nedense pek hesaba katılmaz. Oysa halkın büyük çoğunluğu gelirlerinin yarısından fazlasını gıda harcamalarına yaptıkları bir gerçektir.
Ülkemizde üreticinin yetiştirdiği ürün fiyatlarının maliyeti yüksek, sağladığı gelir hep düşük kalır. Yani alım gücü düşük olan üretici her geçen gün biraz daha fakirleştiğini bilir. Tüm bu olumsuzluklar hükümet politikasının yetersizliğinden kaynaklanmakta ve ekonomik istikrarı da temelden bozmaktadır.
Hep söylüyoruz, yazıp çiziyoruz. Basında ve medya da sıkça dile getiriliyor ya, devlet, insan yaşamını doğrudan etkileyen her alanda doğru uygulanabilir politikalarla verimliliğin artırılmasını sağlamalıdır. Yoksa zam yaparak, ceza keserek istikrar sağlanmaz, kalkınma olmaz. Olsa olsa fakirlik olur, yokluk ve yoksulluk olur.