Hafta içerisinde TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın yapmış olduğu bir konuşma içeriğinde “Laiklik yeni anayasada yer almamalı” sözleri ulusal basının manşetlerini süsledi ve televizyon kanallarının tartışılır konusu olarak ülke gündemine oturdu. Kırşehir demokrasinin beşiği bir ilimiz.

Hafta içerisinde TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın yapmış olduğu bir konuşma içeriğinde “Laiklik yeni anayasada yer almamalı” sözleri ulusal basının manşetlerini süsledi ve televizyon kanallarının tartışılır konusu olarak ülke gündemine oturdu.
Kırşehir demokrasinin beşiği bir ilimiz. Demokrasi için, Cumhuriyet için çok şeyler feda etmiştir. Laiklikle ilgili gelsinler de Kırşehir’de insanların bir nabzını ölçsünler, Kırşehirlilerin ne diyeceğini kulaklarıyla duysunlar.
Elbette Meclis Başkanı bilinçli olarak bu sözleri söyledi ve yeni bir gündem oluşturarak tartışılmasını sağladı.
Olay haline gelen ve kabul edilmesi mümkün olamayan bu sözlere karşı ülkenin her bir köşesinden tepkiler çığ gibi büyümeye başlayınca da, Meclis Başkanı kendi düşünceleri olarak söylediğini beyan etti. Ancak, bir kamu görevlisinin hem de tarafsız olması gereken bir konumda olan birinin söylediği sözleri, bulunduğu makam itibarıyla bağlayıcı olmalıdır. Zira Laiklik, kısaca din ve devlet işlerinin ayrılması şeklinde özetleyebileceğimiz gibi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti anayasasının değişmez maddelerinden olduğu gerçeği de bilinmelidir.
Evet, olaylara biraz daha gerçekçi yaklaşım göstermemiz gerekmektedir. Meclis Başkanı Kahraman’ın yapmış olduğu açıklamalar ortalığı ciddi anlamda karıştırmıştır. Sanki ettiği yemini unutmuşçasına söylenen sözler gibi algılamak daha doğru olur. İsterseniz şimdi de yemin metnini kısaca hatırlayalım “…. Laik Cumhuriyete bağlı kalacağıma, Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma namusum ve şerefim üzerine ant içerim” denilmektedir.
Anayasa’nın ilk üç maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin laik bir devlet olduğu yer almakta ve bu maddelerin değiştirilmesi teklif dahi edilemiyor.
Doğru olmayan bu sözleri söyleyen Meclis Başkanı, önce yemin metnine bağlı kalmadı, sonra da değiştirilmesi teklif edilemeyecek maddenin kaldırılmasını istedi. Öyle anlaşılıyor ki, yapılan bu yüksek sesli düşünme doğru olmamıştır. Suç teşkil eder, hatadan bir an evvel dönülmelidir.
Topluma doğru anlatılmayan laiklik, dinsiz olmak ya da Müslüman olmamak değildir.
Laiklik, sadece din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması da demek değildir.
Laiklik, demokrasinin halk iradesine dayalı modern toplum yönetiminin temelinde yatan bir olgudur.
Laiklik, Cumhurbaşkanının da beyan ettiği gibi hoşgörüdür, aydınlanmadır, insanlara tanınan bir özgürlüktür.
Laiklik, demokrasi için, sosyal adalet için korunmalı, doğru anlaşılabilmesi için de tüm inançlara saygı gösterilmelidir.
Laiklik, Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi Adam olmaktır desek herhalde çok şeyi ifade etmiş oluruz.