Selâm sana Ahi Evran’ın, Hacı Bektaş-ı Veli’nin, Aşık Paşa’nın toprağı Kırşehir…
Selâm sana Muharrem Ertaş’ın, Neşet Ertaş’ın, Çekiç Ali’nin, Şemsi Yastıman’ın çocukluk şehri, anayurdu, baba ocağı Kırşehir…
Merhaba sevgili Kırşehirliler, merhaba değerli okurlarım…
Bugün mutlu olduğum, sevinç duyduğum günlerden birisi…
Cumhuriyetin ilanından bu yana Kırşehir’de çeşitli isimlerle pek çok gazetenin yayınlandığını, birkaç yıl yayınlandıktan sonra kapandıklarını görüyoruz.
Benim 28 Mart 1977 tarihinde yayınlamaya başladığım “Kırşehir Çiğdem” gazetem Kırşehir’in en uzun ömürlü, en uzun soluklu gazetesi olarak 45 yıldır yayınına ara vermeden devam eden tek gazete olduğunu büyük bir gururla ve onurla belirtmeliyim.
Bugün 45 yıldır yayınlanan ve adını Kırşehir basın tarihine altın harflerle yazdıran “Kırşehir Çiğdem” Gazetesi olarak elbette bundan gurur ve onur duyuyorum. Bu gazeteyi yayınlayan ben ve kardeşim Salih 25 yıldır Sürekli Basın Kartı sahibi olarak da basın tarihine geçmiş, ilkleri başlatan ve yaşatan gazeteci olduk demek hakkımız olsa gerek. 
Evet, gazetemiz  “Kırşehir Çiğdem”  bugün 45. yaşına girdi. 
60 yıllık gazetecilik hayatımda gördüklerimi, yaşadıklarımı bugün biraz da tüm okurlarımızın engin hoşgörüsüne sığınarak gazetemiz “Kırşehir Çiğdem”in 45. yılında özeleştiri yapmak istiyorum.
45 yıldır Kırşehir’e hizmet yolunda nice engelleri aştık, bugünlere geldik.
“Kırşehir Çiğdem” 45 yıldır Kırşehir basının değişmez lideri olarak hep Kırşehir’e hizmeti ön plânda tuttu. Başkaları gibi çıkar, şantaj, tehditle gayrimeşru işlerle uğraşarak, haram kazanç peşinde koşarak, gazetecilik yapmadık. Bu durumu bütün Kırşehirliler gibi, Kırşehir’in gelmiş geçmiş bütün Valileri, Belediye Başkanları üniversite idarecileri, hastane yöneticileri, siyasi partilerin başkanları, sivil toplum kuruluşlarının başkan ve yöneticileri yakından biliyor.
Düşünebiliyor musunuz, 45 yıl önceki teknoloji ile bugünkü değişimi kıyaslamak “Kırşehir Çiğdem” için kolay olmadı. Şimdi ilk yıllarımız gözlerimin önüne geliyor da gözyaşlarımı tutamıyorum.  
45 yıl önceki Kırşehir basınını hatırlıyorum da gerçekten çok zor günlerden geçerek bugünlere ulaştık. Ne zor, ne sıkıntılı yıllardı o yıllar… Ama unutuldu gitti ona üzülüyorum. 
Ulaştık ama maalesef saygıdan da uzaklaşarak, Türk basınında olduğu gibi Kırşehir basını da ilkelerinden uzaklaştı, ne acı ki!
Kim bilir kaç kere yazdım Kırşehir basınının yaşadığı o zorluklarla geçen evreleri…
Gelin bugün yine yeri gelmişken gazetecilik mesleğimin yarım asırlık süreci içerisinde “Kırşehir Çiğdem”in onurlu mücadelesi ve işte Kırşehir basının yakın tarihçesi…
Kırşehir’in yakın diyebileceğimiz 90 yıllık basın tarihini incelediğimiz zaman görüyoruz ki Kırşehir Basını Cevat Hakkı Tarım ile başlamıştır. Cumhuriyet’in ilânından hemen sonra, Kırşehir İl Özel İdaresi’nce sahibinin vali olduğu “Kırşehir” adıyla yayınlanan gazete elle tek tek dizilen ve elle basılan bir yayın organı olarak o yıllarda Kırşehir’in gözü kulağı ve sesi olmuştur.
Bugün her zaman rahmetle andığımız üstat Cevat Hakkı Tarım bugünkü Polisevi’nin giriş katında kurulu matbaada basılan “Kırşehir” gazetesinde başyazar olarak ilimizin sorunlarının yanı sıra, tarihini kültürünü araştırıp, kaleme alarak o yıllar için önemli bir misyonu yerine getirdiğini görüyoruz. Şimdi nerde böyle güzel insanlar?
Kırşehir basınının üstad Cevat Hakkı Tarım’dan sonra son 80‐90 yılına göz atarsanız beni ve kardeşim Salih Güner’i yetiştiren ağabeyimiz, ustamız Dursun Yastıman’ın Kırşehir basını ile ilgili verdiği mücadeleler hâlâ gözlerimin önünde. O büyük adam Kırşehir basını için, Kırşehir için ne mücadeleler verdi. O başkaları gibi çıkarı için kalemini satmadı. Dik durdu, haksızlıklar karşısında susmadı, yazdı. Bugün biz de onun izindeyiz. Onu unutmak ne mümkün. Kendisini saygıyla, şükranla anıyor, böyle bir günde onun yanaklarından öpüyorum.
Dursun Yastıman ağabeyimizin yayınladığı nice gazetelerde benim ve kardeşim Salih’in de çok emekler verdiğimizi Kırşehir’de herkes biliyor. Örneğin “Yeni Kırşehir” gazetesinin geçmiş sayılarına şöyle bir baktığımda o kaliteyi ve titizliği bugün teknik imkânlara rağmen günümüz yerel gazetelerinde bulamazsınız.
Bugün “Gazete” adı altında yayınlananlara bakınca eskinin gazeteleri her türlü imkânlardan uzak bir şekilde ne kadar kaliteli yayınlandıklarını görürüsünüz.
Bugün internet çağında her şeyin ayağa düştüğü, sözde çağı yakalayıp bir şey yaptıklarını sananlar emek vermeden, yorulmadan, heyecan duymadan, kopyala‐yapıştır mantığı ile hem kendilerine ihanet, hem de gazetelik mesleğini ayağa düşürdüklerini unutmasınlar. Unutmasınlar ki 10‐20 yıl sonra geleceklerin de bu mesleği arayacaklar. Ama kim bilir teknolojiye boyun eğmiş, yenik düşmüş olacaklardır. İşte o zaman şimdi yazdığım bu satırları unutmasınlar.
Evet, görüyorsunuz Türk basınının ve yerel gazetelerimizin ne hale düştüğünü… Gazetecilikten uzak, bu mesleğe hizmet etmemiş, ne iş yaptığı belirsiz, neidüğü belirsizlerin, sahtekârların, ihale takipçilerinin, haram kazanıp, haram yiyenlerin, hırsız yandaşlarının tutmaları tarafından kendini “gazeteciyim” diyerek boy gösterenler, sözde gazetecilik yaptığını sanıyorlar, gazetecilik oyunu oynuyorlar. Ama Kırşehirliler onlara ne diyor siz biliyorsunuz.  Onlar benim meslektaşım olamazlar. Zaten hiçbirisini de tanımayız da. 
Ben bu mesleğe 14 yaşındayken, 1966 yılında Yeni İkinci Çarşı’daki Camcı Bekir Yastıman Usta’nın iki dükkan altındaki bir dükkanda Dursun Yastıman ağabeyimizin  “Yeni Kırşehir” gazetesinde başladım. Gazeteyi Çarşı Camii yanında, eski veteriner dairesinin boşalttığı, şu anki Öztürk İş Hanı’nın birinci katına taşıdık. Ve aradan yarım asır gibi uzun yıllar geçti. Yine Dursun Yastıman ağabeyimizle beraber benim sahibi olduğum “Kılıçözü” gazetesini yayınladık.
1976 yılının sonunda kendi tesisimi kurarak 28 Mart 1977’de “Kırşehir Çiğdem”i yayınlamaya başladık. O günden bugüne tam 45 yıl geçti… 
Geçip giden yılları hatırlayınca duygulanıyorum, elem duyuyorum. 
Ne zor yıllardı o yıllar…
Yarım asra yakın bir süredir yayınladığımız ve halen aynı aşk ve heyecanı duyduğumuz “Büyük Kırşehir’in, Büyük Gazetesi” olmakla haklı olarak övündüğümüz “Kırşehir Çiğdem”in 45. yılını bütün hemşerilerimizle ve okurlarımızla paylaşıyoruz.
Ömrünü bu mesleğe vermiş, işi ve mesleği sadece gazetecilik olan bizler bugün görüyor ve izliyoruz ki maalesef mesleğimiz her geçen gün biraz daha ayaklar altına alınıyor. 
Bugün ne acı ki saygısızlar, görgüsüzler, soytarılar, düzenbazlar, her devri adamı yalaka ve fırıldaklar benim kutsal mesleğimi yaptıklarını sanıyorlar. Tabi bizim gibi mesleğini layıkıyla yerine getirmeye çalışanlar bu durumdan utanç duyuyor. Böyle yapanların topuna lanet olsun. Böylelerinin sonunu yazmak istemem.
Böyle gazetecilik yaptığını sananlar unutmasınlar ki, bir gün onlar da bugün olduğu gibi yarın “gazeteciyiz” diyemeyecek durumlara düşeceklerdir. Çünkü onlar da çıkar ve menfaatlerden başka ilke ve ideoloji kalmadı. Arsızlık, yüzsüzlük, zarfçılık, yalakalık, ihalecilik, düzenbazlık gazetecilikle ilgisi olmayanların işi oldu ne yazık ki. 
Siz onları tanırsınız, onlar efemine konuşurlar, efemine yürürler. Siz Onları görünce nasıl bir karaktere sahip olduklarını anlarsınız. Pek çoğu günümüzün modası abidik-gubidik batak möhlüz liboşlardır onlar. Hangi parti iktidara gelirse onun kapısında beklerler. Bir şey elde edemezlerse karşısına geçip tehdit ve şantaja başlarlar. Gündüz başka, gece başka alemde yaşarlar.
Kutsal gazetecilik mesleği böylelerinin elinde berbat oldu çıktı ne yazık ki.
Her şeye rağmen hiçbir kişi ve kuruluşla kavgası olmayan, amacı sadece Kırşehir ve Kırşehirlilere hizmet etmek olan “Kırşehir Çiğdem” bugün kalemini satmadan 45. yılını kutlarken, bundan sonra da gazetecilik çizgisinde ve dürüstlükten sapmadan; seviyeli, Kırşehir’e hizmet edenlerin yanında hep onların destekçisi olacaktır.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerinden ayrılmadan, mesleğini ayağa düşürmeden 45 yıldır Kırşehir’e hizmet eden bizler, 45. yaşına girdiğimiz bugün Kırşehir’de basın mesleğine emeği geçmiş olanları saygıyla anarken, aramızdan ayrılmış olan meslek büyüklerimize de rahmetler diliyorum.
Bugün “Kırşehir Çiğdem”deki yazarların hepsi gazetenin mutfağından yetişmiş dürüst yazarlarımızdır. Onlara da teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum. Sağ olsunlar,  Kırşehir’e hizmet yolunda bizimle birlikte yıllarca yürüdüler. Minnettarım onlara… 
Gazetecilik mesleğimizi lâyıkıyla yapanlara da başarılar diliyorum. Onların da alınlarından öpüyorum. 45. yılın kutlu olsun “Kırşehir Çiğdem”… Yıllarca seni bitmez tükenmez bir aşkla yayınladım, sevdim. Bütün zorluklara göğüs gererek, zor günlerden geçerek bugünlere taşıdım, sana 45 yıldır ömrümü verdim. Bitmez tükenmez sevgimi ve heyecanımı verdim. Kopamıyorum senden “Kırşehir Çiğdem…”
Bugün böyle bir günde bizleri arayarak, mesaj göndererek 45. yılımızı kutlayan değerli Kırşehirlilere, yıllar yılı bizleri yalnız bırakmayarak destekleyen okurlarımıza, il yöneticilerimize, siyasilere, sivil toplum kuruluşlarının başkanlarına gönül dolusu teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum.
Bugün Kırşehir’in nice ödüller almış, “Yılın Gazetesi” seçilmiş, Kırşehir için kalemini satmayanların gazetesi olarak Kırşehir’in “amiral gemisi” konumundaki gazetemiz “Kırşehir Çiğdem”  45. onur yılını kutluyor. 
“Kırşehir Çiğdem” de 45 yıldır sevgim var, bitmez tükenmez aşkım var, heyecanım var, gözyaşım var, hüznüm var, elem dolu yılları yaşadım hep. 45 yıldır yaşadıklarım ve halen yaşadıklarım, gözyaşlarım mürekkep oldu, boya oldu, gazetem böyle basıldı gecenin ilerleyen saatlerinde. Şimdi kopamıyorum işte…
Kırşehir bizim ekmeğimiz, Kırşehir bizim suyumuz, Kırşehir bizim havamız, Kırşehir bizim yaşam biçimimiz…
Ömrün uzun olsun Kırşehir’e hizmet yolunda gazetemiz “Kırşehir Çiğdem”…