Eskiden haber almak için gazeteyi beklerdik. Şimdi haber, cebimizde taşıdığımız telefona bir bildirim olarak düşüyor. Ancak sorun şu ki: bu bildirimlerin ne kadarı doğru, ne kadarı kurgu?
Kırşehir’de son zamanlarda artan bilgi kirliliği, sadece dijital bir sorun değil, toplumsal bir kriz halini alıyor. Sosyal medya, özellikle medya okuryazarlığı olmayan kişiler tarafından adeta bir dedikodu çukuruna dönüştürüldü. Habercilik eğitimi almamış, etik kurallardan habersiz kişiler; sırf birkaç beğeni, takipçi ve reklam geliri uğruna masa başında senaryo yazıyor.
Artık sosyal medya bir haberleşme aracı değil, adeta bir silaha dönüşmüş durumda. Bu silah, hedef aldığı kişi ya da kurumu saniyeler içinde kamuoyunun önüne atabiliyor. Üstelik hiç sorgulanmadan, hiç doğrulanmadan… İnsanların onuru, emeği, itibarı birkaç paylaşım uğruna harcanabiliyor. Sosyal medya sadece bir iletişim mecrası değil, aynı zamanda kolay para kazanma hayali kuranların rant kapısı haline geldi. Sayfa büyüten, izlenme kasan, sponsor alan; gerçeğin ne olduğu umurlarında bile değil.
Geçtiğimiz aylarda, Kırşehir’de yaşandığı iddia edilen bir “kayıp” vakası, yerel gruplarda “son dakika” başlığıyla paylaşıldı. Birkaç saat içinde onlarca sayfada yayıldı. Mahallede panik başladı. Oysa durumun doğruluğuna dair ne resmi bir açıklama vardı ne de sağlam bir kaynak. Herkes sadece paylaşmıştı. Çünkü artık bir şeyin doğru olması değil, “çok paylaşılması” önemli hale geldi.
Bu, sadece basit bir yanlış anlaşılma değil. Bu, insanların birbirine olan güvenini zedeleyen, toplumun huzurunu bozan bir durumdur. Düşünün: bir birey hakkında atılan yalan bir haber onun sadece itibarını değil, psikolojisini de yerle bir edebilir. Küçük bir şehirde, bu tür bilgi kirliliklerinin etkisi çok daha yıkıcı olur. Çünkü burada herkes birbirini tanır.
En tehlikelisi de şu: İnsanlar yavaş yavaş doğruyla yalanı ayırt edemez hale geliyor. Artık “nereden duydun?” sorusu, “Instagram’da gördüm” cevabıyla geçiştiriliyor. Oysa habercilik, duyumlarla değil, doğrulanmış kaynaklarla yapılır. Ve bu iş, sadece bilenlerin işidir.
Kırşehir’in buna dur demesi gerekiyor. Yerel medya organları, gerçek gazeteciliği savunmalı. Halk, her okuduğuna inanmak yerine sorgulamalı. Sosyal medya hesapları, haber kaynağı değil; bilgi manipülasyonunun, sansasyon yaratmanın ve kolay yoldan kazanç sağlamanın aracı olmamalı.
Çünkü bilgi güçtür. Ama kirli bilgi, zehir gibidir. Toplumu içeriden çürütür.
Gerçek habercilik, dikkat çekmek için değil; toplumu aydınlatmak için yapılır. Kırşehir’in buna her zamankinden daha fazla ihtiyacı var.