Geçenlerde televizyonu açtım ve haber bülteninde ilginç bir konuya denk geldim: Evlilik öncesi alınacak “ehliyet” uygulaması… Önce kulaklarıma inanamadım. Bizim ailede yıllardır “önce ehliyet al, sonra evlen” lafı şaka konusu olurdu. Şimdi bakıyorum, bu şaka gerçeğe dönüşüyormuş. Gülmekten kendimi alamadım ama bir yandan da düşündüm: Belki biraz şaka, biraz ciddiyet Kırşehir’deki yuvaların sağlam durmasına iyi gelir.

Şaka yollu konuştuğumuz mesele, gerçekten hayat bulacakmış. Aslında bakınca düşündürücü; bu yalnızca ekrandaki bir fikir değil, Türkiye’yi ve Kırşehir’i yakından ilgilendiriyor. İşte tam o anda dedim ki, bu konuda birkaç şey yazmalıyım.

“Evlilik Ehliyeti” Geliyor:

Türkiye’de evlilik kurumunun zayıfladığı, boşanmaların her geçen yıl arttığı artık inkâr edilemez bir gerçek. Hükümet bu gidişata “evlilik ehliyeti” uygulamasıyla dur demeyi planlıyor. Sağlık raporu, psikolojik uygunluk belgesi ve eğitim programları… Evet, kulağa belki biraz sert geliyor ama niyet belli: Çiftlerin daha bilinçli adım atması, yuvaların sağlam temellere oturması.

Peki, bu uygulama Kırşehir’de ne ifade ediyor?

Rakamlar yalan söylemez. TÜİK verilerine göre, 2024 yılında Kırşehir’de 1.688 çift evlendi ama aynı yıl 567 çift boşandı. Üstelik bu boşanmaların önemli bir kısmı evliliğin ilk yıllarında gerçekleşti. Düşünün: 1 yıldan az evli kalan 40 çift, daha birbirine alışamadan yollarını ayırdı. Peki sizce bu normal mi?

Fakat mesele yalnızca genç evlilikler değil. 16 yıl ve üzeri evli kalan 161 çiftin boşanması, sorunların yıllar içinde biriktiğini ve çözülemediğini gösteriyor. Yani Kırşehir’de evlilik yalnızca “başlamakta” değil, “sürdürmekte” de zorlaşıyor.

Şimdi soralım: Evlilik ehliyeti gerçekten bu tabloyu değiştirebilir mi?

Bence kısmen evet. Bu program sayesinde çiftler daha yolun başında ciddi bir süzgeçten geçecek. İletişim sorunları, uyum sıkıntıları, farklı hayata bakış açıları daha erken ortaya çıkacak. Belki bazı çiftler nikâh masasına hiç oturmayacak ama en azından yanlış bir evliliğe de başlamamış olacak. Bu da boşanma oranlarını azaltabilir.

Ama tabii endişeler de haklı. Kırsalda yaşayan bir gencin “psikolojik rapor almak” için şehir merkezine gelip gitmesi, eğitimlere katılması ne kadar kolay olacak? Ya da bu raporları kim, hangi kriterlere göre verecek? “Uygun değilsiniz” denilen bir çiftin özgür iradesi ne olacak? Sizce de bu soruların yanıtı net olmalı, değil mi?

Benim kanaatim şu: Evlilik ehliyeti tek başına bir sihirli değnek değil. Ama doğru uygulanırsa, en azından Kırşehir’de her yıl yüzlerce ailenin dağılmasına giden yolu biraz olsun daraltabilir.

Çünkü rakamlar ortada: Her yeni yuva kurulduğunda bir başka yuva yıkılıyor. Biraz daha somut konuşalım: 2024’te 1.688 evlilik, 567 boşanma… Yani neredeyse her üç evlilikten biri boşanmayla sonuçlanıyor. Sizce bu tabloyu değiştirecek adımlar atılmazsa, yıllar içinde daha ne kadar aile parçalanır?

Belki biraz daha bilinç, biraz daha hazırlık, yuvalarımızın ayakta kalmasına yardımcı olur.

Ve son olarak size soruyorum: Sizce evlilik öncesi böyle bir “ehliyet” almak, doğru bir adım mı yoksa özgür iradeye müdahale mi? Kendi çevrenize, kendi ailenize bakın; bu sistem hayatınızı kolaylaştırır mı, yoksa işleri zorlaştırır mı?