Kırşehir’de birçok olumsuzluklar, sıkıntılar, yanlışlıklar ve eksiklikler yaşanıyor.
Bir gazeteci olarak bunları zaman zaman gündeme getirirken, tek amacımız var sorunlarımızın çözümüne katkı sunmak.
Tabi bizim işimiz yazmak, sorumluların işi bunların üzerine giderek varsa yanlışlıklar ve hatalar bunları düzeltmek…
Ama ne yazık ki öküz altında buzağı arayanlar, her yazdığımızın altında ard niyet arayanlar hemen telefona sarılıyor “Ya niye yazdın? Yazmasan iyiydi!” diye bize sitem eden dostlarımız, arkadaşlarımız ve yöneticilerimiz var.
Yani yazma, eleştirme, görme, duyma, dile getirme diyorlar.
Körler sağırlar, birbirlerini ağırlarlar…
Ülkemiz ve Kırşehirimiz bir yerel seçimleri daha geride bıraktı. Şimdi hizmet dönemi diyoruz, ama öyle olmuyor ne yazık ki!
Kısır çekişmeler, sen-ben kavgası giderek insanlar ve kurumlar arasında bir uçurum oluşturuyor.
Ben ve gazetemiz “Kırşehir Çiğdem” 43 yıldır Kırşehir’e kim hizmet ediyorsa, kim bu memleket için kafa yoruyorsa hep destek verdi, vermeye de devam ediyor.
Ama gel gör ki bundan rahatsızlık duyanları görüyor ve bundan da üzülüyorum.
Malum Yaşar Bahçeci 10 yıl Kırşehir Belediye Başkanlığı yaptı. Kırşehir’e burada sayamayacağım kadar çok güzel ve kalıcı eserler kazandırdı. Bunları görev yaptığı süre içinde hep yazdık, çizdik, destekledik.
Yaşar Bahçeci’nin binlerce haberini yazdık manşetlerde. Hatta bu nedenle “AK Parti’ye ve Yaşar Bahçeci’ye satıldınız!!!” diyen yüzlerce eleştiri ve tepki de aldık.
Ama biz bütün bunları Yaşar Bahçeci’ye ve dolayısıyla Kırşehir’e getirdiği hizmet ve çalışmalarında katkı sunmak için yaptık. Yoksa benim Yaşar Bahçeci’yle bir akrabalığım, yakın arkadaş ve dostum olduğu için yapmadım ve yapmadık.
Elbette biz sadece Yaşar Bahçeci’ye bu desteğimizi vermedik ki, Kırşehir’e kim hizmet ediyorsa ona da yaptık.
Kırşehir’i Meclis’te son yıllarda temsil eden milletvekilleri Mikâil Arslan’a, Hacı Turan’a, Abdullah Çalışkan’a, Salih Çetinkaya’ya da aynı destek ve katkıyı verdik.
Yine Kırşehir’i yöneten valilerimize de hizmet ve eserlerinden dolayı aynı desteği verdik.
Ama yeri geldiğinde yanlış yaptıklarından veya yanlış kararlarından dolayı da eleştirmekten de geri durmadık. İşte bir Vali Necati Şentürk te bu eleştirilerimizden nasibini alanlardandı.
Bizim mesleğin gereği de buydu.
Bugün de aynı ilkemizle işimizi yapıyoruz.
Bugün TBMM’de Kırşehir’i temsil eden Milletvekilleri Mustafa Kendirli ile Metin İlhan’ın Kırşehir’in sorunlarının çözümünde verdikleri katkı ve çabalarını de yazıyor, çiziyor ve destekliyoruz. Eğer bu milletvekillerimizin yanlışlıkları varsa da yazıyor ve eleştiriyoruz.
Nitekim de 31 Mart seçimlerinin hemen ardından AK Parti Milletvekili Mustafa Kendirli’nin Kırşehir Belediye Başkanlığı seçimini kaybetmenin psikoloji içinde yaptığı “önce can, sonra canan” diyerek yaptığı sözlerini eleştirdik, sağ olsun o da bizim bu haklı eleştirilerimizi hoşgörüyle karşılayıp, geri adım attı. Bizim işimiz de bu.
Ama herkes Sayın Kendirli gibi olmuyor ne yazık ki!
31 Mart seçimlerinde Kırşehir halkı Millet İttifakı adayı CHP’li Selahattin Ekicioğlu’nu Kırşehir Belediye Başkanı seçti. Elbette bir gazete, ya da gazeteci olarak onun açıklamalarını ve çalışmalarını da siz değerli okurlarımıza iletmek bizlerin görevi.
Selahattin Başkan 5 yıl süreyle Kırşehir Belediye Başkanı. Onun çalışmalarını yazmaktan, ya da yapacağı hizmetlerden kimse gocunmamalı. Gocunan olursa onun Kırşehir sevgisinden şüphe ederim. Eğer Sayın Ekicioğlu seçimlerde verdiği vaatlerini gerçekleştiremez ve yanlış icraatlar yaparsa bunu herkes gibi benim de, gazetemizin de eleştireceği bilinmelidir.
Gel gör ki basın olarak görevimiz olan bu durumdan rahatsızlık duyan, “Ekicioğlu’nun, CHP’nin haberlerini yazıyorsunuz!” diyerek bize kızan, küsenleri görüyor ve duyuyoruz.
Bunların başında da 10 yıl yazıp, çizip destek verdiğim eski Belediye Başkanımız Sayın Yaşar Bahçeci’nin olduğunu anlıyorum.
Gerçekten bunu anlamakta güçlük çekiyor ve üzülüyorum tabii…
Evet, acı ama gerçek bu…
Böyle olmaması gerekmiyor muydu?
10 yıl hep katkı sunduğum, doğru dürüst bir gün eleştirip, yerden yere vurmadığım, başkaları gibi iftiralar, çamurlar atmadığım, tam tersine bunu yapanlara karşı göğsümü siper ettiğim Yaşar Başkan’a bunu yakıştıramadım doğrusunu söylemem gerekirse.
Ben Yaşar Başkan’a iyi dedim, kötü demedim, bundan sonra da asla demem. Ama varsa bir yanlışlığı ve bunu da bugün onun bıraktığı koltukta görev yapan Başkan Selahattin Ekicioğlu dile getiriyorsa bunu yazmamın da bir hata ve yanlış olduğunu görmesini de kabul edemem.
Neyse fazla derin konulara girmek istemem. Yaşar Başkan’ın bu davranışıyla yanlış yaptığını söyleyeyim yeter bence…
Yaşar Başkan belki de kendisinin bazı icraatlarını beğenmeyip, eleştiren hemşehrilerine de böyle kırılıp, küstüğü için seçimi kaybetmiş olabilir diye düşünüyorum. Keşke biraz hoşgörülü, biraz anlayışlı olup, eleştirilerden dersler alsaydı.
Daha yaşı genç. Politikada daha yüksek yerlere gelebilecek bilgi, birikime sahip olan Sayın Yaşar Bahçeci, böyle yapmaya devam ederse kaybeder bunu da burada hatırlatayım bir dost olarak istedim.
Yeri gelmişken burada Kırşehir’e hizmet eden iki milletvekilimizi de kısaca Yaşar Bahçeci’ye örnek olsun diye yazmak istedim.
AK Parti’den Kırşehir’den milletvekili seçilen Mikâil Arslan ile Hacı Turan var. Bu iki vekilimiz Kırşehir’e hizmet için büyük yarış içinde oldular. Bugün bu iki vekilimizin Kırşehir’de bir çok eseri ve hizmetleri vardır.
Ama bunlar her türlü eleştiriye açık oldular. Yazdığımız eleştirilere kızmadılar, gocunmadılar, tam tersime gazetelerimizi ilgili bakanlıklara götürerek, “Bakın Kırşehir basını bizi eleştiriyor, söz verdiğimiz vaatlerimizin gerçekleştirebilmemiz için destek istiyoruz” diyerek bakanlıklardan destek aldılar, vaatlerini hayata gerçekleştirdiler.
Partileri aday göstermedi diye asla küsmediler.
İşte Mikâil bey, üst üste iki kez milletvekili seçildi, partisi bir dönem aday göstermedi, ama hiçbir zaman ne partisine, ne de Kırşehir halkına küstü. Ve bir dönem geldi partisi onunla Kırşehir’de seçimi kazanacağını gördü ve üçüncü kez milletvekili seçilmesini imkan tanıdı.
Yani üç dönem Kırşehir Milletvekili seçilerek tarihe geçti, Kırşehir ve ilçelerine pek çok eser bıraktı ve hizmetleriyle her zaman anılacaktır. Son seçimde aday gösterilmeyen Mikail Bey küstü mü, elbette ki hayır. Kırşehir’e sık sık geliyor, hemşehrileriyle buluşuyor, Kırşehir’in ve hemşehrilerinin sorunlarını çözmeye çalışıyor.
İşte bir Hacı Turan…
Kırşehir’de bir dönem milletvekilliği yaptı, Kırşehir ve ilçelerine birçok kalıcı eser bıraktı. Partizanlık yapmadı. Partisi aday gösterdi, kazanamadı, Kırşehir’e ve Kırşehirlilere küsmedi. Kırşehirlilerin iyi gününde, kötü günlerinde hep yanında oldu. Kırşehir Belediyespor’u hiç yalnız bırakmadı, katkı sundu, destek verdi. Kapısını çalan, telefonla sorunlarının çözümünü isteyen her hemşehrisine sahip çıktı, sorunlarını çözdü. Partisi onun çalışmalarını takdirle karşıladı ve partide Teşkilatlardan Sorumlu Başkan Yardımcısı yaparak ödüllendirdi. O yine Kırşehir ve Kırşehirliler için çalıştı, Ankara’da olmasına rağmen, bakanlarla, bakanlık bürokratlarıyla sürekli Kırşehir’e yapılacak hizmetler için katkı sundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hacı Turan’ı sürekli yanında görmek istedi, partisinin kurmaylarından birisi haline getirdi.
Neden? Partisine küsmesinden dolayı mı, yoksa vefadan, planlı, programı çalışmasından mı?
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan son seçimlerde AK Parti’den Ankara’dan Milletvekili adayı gösterdi ve Hacı Turan kazanarak ikinci kez milletvekili oldu.
Bugün sosyal medyadan takip ediyorum. Kırşehir’in milletvekiliymiş gibi Kırşehirlilerle sürekli birlikte oluyor, onların sorunlarını çözmek için bakanlıkların kapısını aşındırıyor, diğer yandan Ankara seçim bölgesindeki kişi ve kuruluşların sorunlarını çözmek için çaba harcıyor. Tabi partisinin verdiği görevleri de en iyi şekilde yerine getirmek için çalışıyor.
Yine Hacı Turan 31 Mart seçimlerinin ardından Kırşehir’de seçilen tüm belediye başkanlarını ziyaret etti, ulaşamadıklarını telefonla arayarak kutlayıp, başarı dileğinde bulundu.
İşte siyasetçi böyle olmalı, Kırşehirli böyle olmalı. Partisi ne olursa olsa bütün belediye başkanlarına başarı dileyip, Ankara’da kapısının ve gönlünün açık olduğunu ifade etmek Hacı Turan’a zarar mı verir, yoksa yarar mı?
Özetle bizim yazdıklarımızda asla art niyet yoktur, zaten bizi tanıyan ve bilen bilir. Biz başkaları gibi gelene ağam, gidene paşam zihniyeti içinde olamayız. Gelene yağ, gidene yağ çekemeyiz. Bizim partimiz, pırtımız yok. Bizim tek partimiz var o da Kırşehir ve ülkemizdir…
Eğer biz başkaları gibi mesleğimizi çıkar ve şantaj üzerine yapmış olsaydık, belki Kırşehir’in köşe dönenlerin başında olurduk.
Bugün çok şükür onurlu ve dik bir duruşumuz varsa, bizlerin ve gazetemizin saygın ve güvenilir bir adı varsa bundandır.

***

Biraz da gülelim!

Aç sor!
Bir resmî dairede iki müdür, birbirlerine odacılardan dert yanıyorlarmış, sonunda hangisinin odacısı daha aptal, diye iddiaya tutuşmuşlar...
Önce biri zile basmış, odacı girmiş:
Müdür:
– Al şu ellibin lirayı, bana son model bir araba al gel!
Arkadan diğer müdür, kendi odacısını çağırtmış:
– Git bizim eve, bak bakalım, ben evde miyim, değil miyim, öğren!
– Baş üstüne efendim. İki odacı kapıda karşılaşmışlar; birbirlerine dert yanmaya başlamışlar:
– Yahu benim müdürüm çok aptal, bana elli bin lira verdi, git bir araba al gel, dedi. Bugün tatil, her yer kapalı, nereden alacağım?
Diğer odacı başını üzüntülü şekilde başını sallamış:
– Sorma birader, benimki seninkinden daha aptal! Git eve bak bakalım, ben evde miyim, değil miyim, öğren, diyor. Be aptal adam, önünde telefon var, aç sor!

***

Sevdiğim bir söz

“Hiçbir şeye cesaret etmeyen, hiçbir şeyi umut etmesin.” Friedrich Schiller