Kırşehir’de ağaçların çiçek açmaya başlamasını beklerken, kar görüldü, her taraf beyaza büründü. İnsanlar derin bir nefes aldı. Hava sıcaklığı hissedilir oranda düştü ve adeta buz kesiyor.

         Ocak ayının son haftasında İzmir dönüşünde geldiğim canım memleketimde kar görmenin mutluluğunu yaşadım. Bu kar ki pisliklerin, çirkinliklerin üstünü örttü, bereket getirir inşallah.

         Ülkemizde ve dünyada önemli gelişmeler var.

Bolu’daki bir otelde 78 vatandaşımızın can vermesi,  ABD’nin yeni Başkanı Trump’ın “ABD, Gazze Şeridi'ni devralacak ve orada bir iş yapacağız” açıklamaları, CHP Kurultayı’na yönelik soruşturmalar, muhalefete yönelik soruşturmalar, davalar, gazetecilerin tutuklanması, kayyumlar vs. vs.

Evet yarım asra dayanan gazetecilik yaşantımda neler gördüm, neler yaşadım…

Bizim meslek ölüsüne ağlatmaz, hastasına baktırmaz...

Annemi ve babamı kaybettiğim yıllarım gözlerimin önüne geliyor. Hem cenazeyle, hem de katılanlarla ilgilenmek için ne büyük sıkıntılar çektiğimi anlatamam. Çünkü ne kadar sıkıntın olursa olsun, ne kadar işiniz yoğun olursa olsun gazeteyi günlük olarak mutlaka yayınlamak, siz değerli okurlarımıza sunmak zorundayız.

Bu nedenle gazetecilik zor iş.  Tabi ki işini layıkıyla yapanlar için.

Biz başkaları gibi yapamıyoruz, kopyalayıp yapıştıramıyoruz. Başkalarının yazdığı yazının altına adımızı yazamıyoruz. İyi ya da kötü kendimiz yazıyoruz, en önemlisi Kırşehir'i anlatıyoruz.

Yıllardır Kırşehir'in birçok sorunu olduğunu yazdığımız için bugün yine Kırşehir'in sorunlarını yazma gereği duymuyorum. Ama şunu belirtmeliyim ki, 2024 yılı da Kırşehir için kayıp bir yıl olarak geride kaldı.

Tek arzum ve dileğim 2025 yılı Kırşehir için, ülkemiz için, milletimiz için başarılarla dolu bir atılım yılı olur.

Valimizle, milletvekillerimizle, iki dönemdir Kırşehir halkının teveccühü ile seçilen Belediye Başkanımızla umarız hükümetten beklediğimiz yeni yatırımları alır ve yarım kalmış yatırımları tamamlarız.

Evet, Kırşehir olarak çok şükür huzur ve güven ortamı içerisindeyiz.

Peki 2025 yılının nasıl bir yıl olmasını istiyoruz?

Güçlülerin güçsüzleri ezmediği, ekonomik bağımsız bir toplumun mutlu ve kardeşçe barış içinde yaşadığı, kanun ve yasalar önünde herkesin eşit olduğu, etnik kökenlerin ve mezheplerin ön plana çıkarılmadığı, herkesin birlik ve beraberlik içinde hakça bir düzende yaşadığı, adil ve hakkaniyetli bir yönetim anlayışının olduğu bir Türkiye’de yaşamak istemez miyiz hepimiz? Çok mu zor bu talepler, bu istekler?

Herkesin birbiriyle barışık, ama geleceğe güvenle bakan, hiç kimsenin ötekileştirilmediği, demokratik, laik ve yeniliklere açık, özgür, kanun ve yasaların herkese eşit ve adil uygulandığı, korku kültürünün egemen olmadığı bir Türkiye’de yaşamayı kim istemez ki?

Ülkemiz bugün özellikle ekonomik sorunlar başta olmak üzere çeşitli alanlarda önemli sıkıntılar içinde.

İnsanlar hayat pahalılığından dolayı büyük sıkıntı yaşıyor. Alım güçleri düşmüş ne yapacağını şaşırmış durumdalar.

Asgari ücretle çalışanlar, işçi, emekli, dar gelirli yüksek enflasyon altında eziliyor.  İnsanlar mecbur olmadıkça alışveriş yapamıyor, yokluğu ve yoksulluğu iliklerine kadar yaşıyor.

Maalesef hayat pahalılığı ile bu millet canından bezmiş durumda.

Gençler evlenip yuva kuramıyor, her şey almış başını gitmiş durumda.

         Aldıkları asgari ücretin kiraya bile yetmediği bir süreçten geçen gençlerin evlenip yuva kurmasını kim nasıl bekleyebilir ki?

Elbette karamsar bir tablo çizmek istemem ama son yıllardaki sıkıntılarla birlikte insanlar gelecek adına umutlarını günden güne yitiriyor.

Ekonomide yaşanan sıkıntılara diğer alanlardaki problemler de eklenince gerçekten karamsar olmamak elde değil.

Eğitimde, sağlıkta, adalette, siyasette, ticarette kısaca her alanda büyük problemler görüyoruz. Bunların kısa vadede çözümünü zor görsek te umudumuzu kaybetmemeliyiz.

İktidara düşen elbette büyük görevler var. Önce hayat pahalılığı ve enflasyon altında vatandaşları ezdirmeyecek tedbirleri almalı, insanların bu pahalılık altında ezdirilmeyeceği maaş düzenlemelerini acilen yapmalı ve insanları biraz olsun rahatlatmalı.

Çünkü bu zor günleri hep gelir seviyesi düşük insanlar çekmemeli. Ülkemizin bu darboğazdaki süreci atlatması için topyekûn mücadele etmeliyiz.

Umarız 2025 yılı ülkemiz için sorunların azaldığı, ekonominin bir nebze olsun düzeldiği ve insanları rahatlatıldığı bir yıl olur.

Huzurun, barış ve kardeşliğin hâkim olduğu, birlik ve beraberliğin sağlandığı bir yıl olur.

+++++++++++++++++++

 

BİRAZ DA GÜLELİM...

 

Evet mi, hayır mı ?

Temel'in abisi çok çapkınmış, her gün bir kızı babasının arabası ile dağa götürürmüş. Temel ise dağda ne yaptıklarını hep merak edermiş.

Bir gün Temel arabanın bagajına binip onlarla beraber dağa çıkmışlar.

Araba durunca Temel bagajdan inip abisi ile kızı izlemeye başlamış.

Abisi kızın omzuna elini uzatmış:

- "Evet mi? hayır mı?" demiş.

Kız kızgın bir şekilde:

- "Hayır" demiş.

Abisi:

- "İn aşağıya yayan gel" demiş.

Temel bir şey anlamamış ertesi gün yine arabanın bagajına binmiş. Olay yine aynı abisi kıza evet mi, hayır mı diye soruyor kız yine "hayır" diyor.

Abisi:

- "İn aşağıya yayan gel" diyor.

Temel bunun üzerine:

- "Çapkınlık herhalde böyle bir şey" deyip eve gider ve merdivenin altından üç tekerlekli bisikletini çıkarır mahalleden bir kız çocuğunu da arkasına bindirir ıkına mıkına dağın tepesine gelirler.

Temel soluk soluğa elini kızın omzuna koyar ve sorar:

- "Evet mi, hayır mı?"

Kızda ne bilsin garibim

- "Evet" der.

Temel bir müddet düşünür ve cevabını verir:

- "İyi sen bisikleti al ben yayan geliyorum!"

+++++++++++++++++++

SEVDİĞİM BİR SÖZ

"Ya sırtımıza alıp taşıyoruz, ya ayağımızın altına alıp çiğniyoruz; öğrenemedik bir türlü yan yana yürümeyi." (Ömer Hayyam)