Güzel şehrimiz Kırşehir’in olduğu kadar ülkemiz insanının da en önemli sorunu bu başlıkta gizli aslında. İnsan ölümlerle kaybetmiyor sevdiklerini, ölmeden de kaybedebiliyor.

Güzel şehrimiz Kırşehir’in olduğu kadar ülkemiz insanının da en önemli sorunu bu başlıkta gizli aslında.
İnsan ölümlerle kaybetmiyor sevdiklerini, ölmeden de kaybedebiliyor.
En acısı da bu değil mi?
Bazen acılar insanın geçmişi hatırlatması adına iyi geliyor...
Hasta olmasına bile dayanamadığın insanın, içinde ölmesini istersin...
En kötüsü de değil midir zaten...
Ben benim dostluğumu, arkadaşlığımı hak etmeyeni kalbimde de, aklımda da öldürürüm zamanla da unutur giderim.
“Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir diyemiyorum nedense.Ölmeden de kaybedilebiliyor işte insan sevdiklerini...
Kaybedilmeyi hak etmiş olanlar varsın kaybolsunlar,acıtasyona gerek yok, yürekler mezarlık dolu…!
Neden mezarların boş olduğunu şimdi daha iyi anladım.!
Hak eden zaten yanındadır, her türlü sevgilindir, arkadaşındır, dostundur fark etmez, bir şekilde yanındadır... Herkes sevdiğinin kıymetini bilsin, ölmesin, beraber nefes alsın ama insanlar nankör (içimizde) ölümü hak ediyorlar...
Esas acı olan,gerçekten iyilerin ölüyor olması,işte o zaman dua dan başka bir şey elden gelmiyor…
İyilerin kaderi bu...
Hep demiyor muyuz “kötülerin dünyası” bu dünya diye...
Her paylaşımda bir ölüm var korkuyorum, sevdiklerime bir şey olacak diye... biliyoruz bekliyoruz ölümü ama yinede korkutucu, ürkütücü.
Kaybetmek bazen güzeldir, öyle demiş düşünürün biri "kaybedenler kazanacak" ...
Ben sevdiklerimi kaybetmekten korkuyorum demiştim, kaybetmek bazen güzel mi?
Demek ki sevdiklerim kaybedilmeyi hak ediyorlar...
Yada sevgimi hak etmiyorlar...
Bir yerde bir kopukluk var sevdiklerim niye kaybedilmeyi hak etsin ki?
O içimizde ölen sevdiklerimiz için yazdım bunu, varsın onlar beni kaybettiğine yansın…
Hayatta bazen insan “kaybederken kazanır”
Neyi mi?
Hayatta dostluğun, arkadaşlığın, adamlığın, kardeşliğin… olmadığını her şeyin çıkar, menfaat olduğunu ve bu gibi şeyleri kaybettiğimizde öğrenerek kazanmış oluyoruz...
Ben böyle bir öğrenme de kazanma da istemiyorum!
Ama yapacak bir şey yok... Hayat bize hep güzel gelmiyor.
O halde durmak yok öğrenmeye (kaybetmeye) devam…
Yinede temkinli olmak daha mı iyi? diye de düşünüyorum, ne kadar kızsak ta, olur ya bir gün dönüp gelseler sanırım unutur insan belki de geçmişi...
Öldü desen de aslında ölmemiştir o insan...
Bu birazda kişiden kişiye değişiyor aslında.
Ya da boş verip “ it it ile yiğit yiğit ile bir olur” aldırma mı demeliyim...
Ama şunu da biliyorum ki "İtlerin dostluğu kemik bitene kadardır”...
Pişman olduklarımız çoğaldıkça ' merhaba'lardan korkar olduk…
Ne hale geldik, getirildik…