Kırşehir’de yetişen iğdeleri çok sevdiğim için olsa gerek iki aydır iğde yiyorum. Bu yaşıma kadar yemediğim iğdelerin hepsini iki aya sığdırmış gibiyim.

İki ay kadar önce gittiğim bir Türk marketinin raflarında gördüğüm iğde paketine kanım kaynadı, iğdeleri canım çekti.

Kırmızıyla sarı arası bordo renkli, zeytin büyüklüğündeki iğdeler 150'şer gramlık paketlerde harmanlanıp raflara dizilmişlerdi. Lâcivert renkli, suda çözünür plastik paketlerin ön kısmı beyaz bırakılarak görünürlüğü sağlanmış, üst kısmı ise altın renkli bir kemerle taçlandırılmıştı. İçerisindeki bordolara, sarılara, mor kadifelere sarınmış iğdeler geleneksel giysilere bürünmüş köylü dilberleri gibi birbirine yaslanmış, nazlı nazlı süzülmekteydiler.

Ağacıyla, yapraklarının rengiyle zeytin ağacına benzeyen iğdeler genellikle her iklimde ve her ortamda yetişir olmasına rağmen meyve ağacı olarak ülkemizde pek rağbet görmemekte, su başlarında tek tük bir karganın ağzından düşen çekirdek olarak kendiliklerinden gelişip büyümektedirler.

Örneğin İç Anadolu'da adam elmalığından, cevizliğinden övünerek bahseder de iğdeliğinden hiç bahsetmez. Çünkü bahçeyi dolduracak iğde ağacı dikimi yapılmaz. Bahçenin bir köşesinde, ya da kavaklığın kuytu bir yerinde tek tüktür.

İç Anadolu'da iğde ağacının cin barındırdığı yönünde bâtıl inanç hâkimdir. Hatta bazı yörelerde de eve uğursuzluk getirdiği söylentisi yaygındır. Belki de bu nedenlerden dolayı olacak ki bir bahçe dolusu iğde dikimine gidilip iğdelik yapılmamıştır. Oysa Kırşehir yöresinde kış sohbetlerinde meyve tabağında, ya da çerci Kötü Memed'in heybesinde yumuşak, renkli kadifemsi görüntüsüyle hem bir tat hem de güzel bir çeşnidir.

Çocukluğumda tatil için köye geldiğim bir bahar günü gittiğim Yukarı Öz'de bulunan iğdelerden bir fide kesip getirerek evin önündeki bahçeye diktim. Evde herkese de gösterip "Bu benim iğdem... Buna dokunmayın ha, iyi bakın!" diye tembih etmeme rağmen sonra geldiğimde "İğde cin barındırır" düşüncesiyle babaannem Gara Hava tarafından sökülüp atıldığını öğrenince çok kızmıştım.

Bu bâtıl inanç yeni nesil tarafından bilinmese de temelini bu inancın tortuları, kalıntıları zehirlediğinden belki de meyvelik olarak yaygın dikimine engel teşkil etmiştir.

İğdeler genellikle Mayıs ayında küçük küçük sarı çiçekleriyle göğün çok çok uzaklarındaki küçücük görünen yıldızlar gibi sizlere göz kırpıp gönlünüzü hoş eder, gamınızı, tasanızı dağıtırlar. Mis gibi kokularıyla yüreğinizi ferahlatıp zihninizi açar, tüm uzuvlarınızı, cinsel içgüdülerinizi harekete geçirerek sizleri hayata bağlarlar. O koku sizleri coşturur, sizlere yaşınızı unutturur. Seviyi, sevgiliyi, aşkı depreştirir gönlünüzde... Yaşınız kaç, cinsiyetiniz ne olursa olsun yönünüz yaşama, sevdaya, sevgiliye dönüktür artık... Başınız dumanlı, yüreğiniz sevda yüklüdür, ak ak yağmur yüklü bulutlar gibi mavi gökyüzünde birbirini kovalayan...

Yapraklarını baharla beraber yeşilin griye dönük tonu olarak açarlar. Yaprakları ince, uzun, içe doğru hafif çukurcadır. Mayıs ayı geldiğinde çiçeğe bezenir. Çiçekleri dört tane, küçük, dışa kavisli, açık sarı yapraklıdır. Ayrıca her çiçeğin içinde de dört tane meyve olacak, gene sarı taç çiçekleri vardır.

Mevsim ilerledikçe hem yapraklarının rengi, hem de meyvesinin rengi değişmiştir. Meyveler yeşilden sarıya, sarıdan mora, mordan da bordoya dönüşmüştür. Bu meyvenin artık olgunlaştığı, toplanması gerektiğinin işaretidir.

Aldığım iğde paketini okula götürüp Avusturyalı arkadaşlara gösterdim. Tanımadılar, Almancada adını dahi bilemediler. İsim varlıkları gösteren, ona ad olan kelimelerdir. Öyle ya, bir varlık bulacaksın ki, ya da bir nesne yaratacaksın ki ona ad koyasın. Bu memlekette de iğde olmadığına göre adı da bu memleketin dilinde yoktu. Sözlükten bulduk, iğde Almanca "Ölweide" imiş.

Dedim ya, iki aydır iğde yiyorum. Ama çekirdeklerini atmadım, biriktirdim. Şu anda bir kavanoz dolusu iğde çekirdeğim oldu. Emekli de oldum. Temmuz'da memleketimdeyim. Kendi kendime söz verdim: Nerede bir pınar, bir su başı görsem oraya iğde çekirdeği gömeceğim.

Kim bilir, belki de bizim oralar birkaç yıl içinde bahar aylarında zihin açıcı, içgüdüleri kamçılayıcı, hayata, aşka, seviye, sevdaya döndürücü iğde çiçeği kokusuyla sarhoş olan insanların çığlığıyla dolup taşacaktır.

Önümüzdeki bahar herkese iğde ağacı dikmeyi öneriyorum.