İsrail ile İran arasında danışıklı dövüş olarak da adlandırılan gerilime asıl ülke gündemini gölgelediği için iştahla sarılan tüm yandaş medyaya rağmen asıl gündemimiz olması gereken AKP iktidarının İsrail ile ticaretinin ifşa olması gibi facia bir hakikatin dikkatlerden kaçmaması için bilhassa ve ehemmiyetle bu konu üzerinde duracağım. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bile tiyatro dediği, İsrail’e 400 kadar İHA ve füze gönderen ama hepsi havada imha edildiğinden kimsenin burnunu bile kanatamayan İran’ın sözde saldırısına değil; Gazze’de soykırım uygulayan İsrail’in 6 aydır yüzlerce ihtiyacını karşılayan AKP iktidarına ve bu nedenle de Müslümanları yaralayan bir skandala ve utanca dikkatlerinizi hassaten celp ediyorum.

Gazze’de 2023 yılının Ekim ayından bu yana Siyonist İsrail Devleti tarafından kelimenin tam manasıyla bir soykırım uygulanmaktadır. Bugüne kadar bebek, çoluk, çocuk demeden 40 bine yaklaşan sayıda Müslümanların hunharca katledildiğini “izliyoruz” (!) Dünyanın pek çok bölgesinde olduğu gibi elbette ülkemizde de insanlar bunu protesto etmek, İsrail’i lanetlemek için bolca yürüyüşler yaptılar, hatta binlerce litre Yahudi ürünü olmasından mütevellit Cola ‘satın alıp’ yollara döktüler. Basında denk gelmiştim, duyarlı bir vatandaş(!) bankadan kredi çekerek bolca Cola satın alp protesto amacıyla dökmüş, ancak Cola için çektiği banka kredisini ödeyemeyince evine Cola bedeli için icra gelmişti. Dökmek için satın alınan binlerce litre Cola’nın Yahudi firmayı halen zengin ediyor olmasının çelişik halini tartışma dışı bırakıp konumuza dönüyorum. Konumuz AKP iktidarının aylardır yalanlamasına rağmen 9 Nisan’da İsrail ile ticareti kısıtlama kararı alması ile ifşa olan 6 aydır İsrail ile ticaret yaptığımız ticaret nedeniyle İsrail halkının ve ordusunun pek çok ihtiyaçlarının AKP hükümetince karşılandığı gerçeğinin bomba etkisi yaparak ortaya dökülmesidir. İsrail ile AKP’nin Ticaret ilişkileri detaylarına girmeden önce konunun tarihsel arka planını bir hatırlamakta fayda var.

Türkiye’de insanlarımız aylardır Müslüman bir halkın topyekûn katledilmesine karşı somut bir eylem yapamamanın ezikliği ile Filistin bayrakları ile yürüdüler, Kuran tilavetleri okudular, gıyabi cenaze namazları kıldılar. Türkiye, yani AKP hükümeti de Gazze katliamına çok duyarlı olduğu, Filistin halkının yılmaz savunucusu olduğu yönünde intiba oluşturma gayretindeyken sanki ters giden bir şeyler göze çarpmaya başlamıştı. Gerek Meclis’te muhalif milletvekilleri, gerek AKP’nin seçim mitinglerinde vatandaşlar, gerekse de genel seçimlerde Cumhur İttifakına destek vermiş olan Yeniden Refah Partisi’nden AKP hükümetine yönelik İsrail ile ticareti kesmemesi nedeniyle dolaylı olarak da olsa İsrail katliamlarına ortak olunduğu, AKP iktidarı ellerine Filistinlilerin kanlarının bulaştığı yönünde suçlamalar gelmeye başlamıştı ki bu iddialar kesinlikle yenilir yutulur cinsten değildiler.

İlk önce merhum Saadet Partisi Milletvekili Hasan Bitmez’i bir hatırlayalım. 2023 yılının Aralık ayında TBMM’de Dışişleri Bakanlığı bütçesi üzerinde konuşurken merhum Bitmez, AKP’nin İsrail politikalarını eleştirmiş ve “İsrail’e sonsuz aşkınız var” diyerek Mehmet Akif Ersoy’un, “Enseden aslan kesilmek, cepheden yaltak kedi/ Müslümanlık böyle zillet görmedi!” dizelerini okumuştu. “İsrail’in attığı her bombada iktidarın katkısı var” ithamında bulunan merhum Bitmez, Sezai Karakoç’un da “Tarihin azabından kurtulsalar, Allah'ın gazabından kurtulamayacaklar” şiirindeki dizelerini okumuştu kürsüden. Konuşma esnasında kürsüye bir de yenilir yutulur cinsten olmayan bir iddiaya dayanan pankart koymuştu:

“Katil İsrail, İşbirlikçi AKP!”

Konuşma tam bitmişti ki Hasan Bitmez Meclis kürsüsünden fenalaşarak düştü. Bu düşme anında AKP grubundan “Allah’ın gazabı böyle olur” ifadeleri sarf edildiği görülmüş, Meclis tutanaklarına yansıyan konuşmalara göre bu ifadeyi kullananın AKP Milletvekili Özlem Zengin olduğu anlaşılmıştı. Çok enteresandır, AKP’li vekil merhum Hasan Bitmez’e bunları derken İsrail’den de paralel bir nefret paylaşımı gelmişti. Saadet Partisi Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez'in ölüm haberinin ardından, İsrail Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Emmanuel Nahshon'un paylaşımında, "İsrail'den nefret etmek sigara içmek gibidir; bağımlılık yapar ama sağlığınız için gerçekten kötüdür..." diye yazmış, pek çok İsrailli de rahmetli Bitmez’in ölümü ile ilgili sosyal medyada dalga geçmişler, nefret dolu paylaşımlar yapmışlardı. AKP’nin Milletvekilinin İsraillilerle aynı çizgide buluşarak yeknesak bir şekilde merhum Bitmez’e lanet okumaları o sıralar dikkatimi çekmiş, çok üzülmüştüm. Satırlara bunları dökmek bu yazıma kısmetmiş.

31 Mart 2024 yerel seçimlerine gidilen süreçte de çok enteresan olaylar yaşandı. Bilhassa AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın tüm bakanlarını da seferber ederek ülkeyi gezdiği ve mitingler yaptığı sıralarda Ankara mitingi olsun, Sultanbeyli mitingi olsun, gerek diğer yerlerde AKP’ye ve lideri Sayın Erdoğan’a karşı hep aynı pankartlar açılır olmuştu;

“İSRAİL İLE TİCARETİ KES…!”

Bu pankartlar miting alanındaki polislerce apar topar toplanmış, basından takip edebildiğimiz kadarıyla bu pankartları açanlar da hemen gözaltına alınmışlardı. Gerek AKP’li siyasiler, gerekse de AKP’nin tüm yandaş medyası bağırmaya başladı, bunlar haindi, Türkiye’nin kötülüğünü isteyen yalancılardı, bunlara itibar edilmemeliydi v.s. Yandaş Akit Gazetesi kocaman manşet atmıştı; “İsrail ile ticaret koca bir yalan” diyerek. Ancak çok enteresandır ki bu manşet 8 Nisan 2024’de atılmasına rağmen AKP hükümeti İsrail ile ticareti kısıtlama kararını haberden 1 gün sonra, 9 Nisan tarihinde alarak bu yandaş gazeteyi adeta çamura gömmüştü! Yandaşın ‘yalancı mumu’ ancak 1 gün dayanabilmişti, yalanlayan ise bizzat yalakalığını yaptığı AKP hükümetinin ta kendisiydi.

Yazı dizimizin bir sonraki bölümlerde ticari kısıtlama kararı alınıncaya kadar AKP hükümeti ile İsrail arasında aylardır devam etmiş olan ticari ilişki neticesinde, binlerce masum çoluk, çocuk, kadın, yaşlı demeden Müslüman Filistinliyi acımasızca katleden İsrail halkının ve ordusunun pek çok ihtiyaçlarının AKP Hükümetince nasıl karşılanmış olduğuna dair öne sürülen iddiaların detaylarına gireceğiz. Rahmetli Necmettin Erbakan’ın Milli Görüş çizgisinin devamı olduğu iddiasında olan iki parti vardır.  AKP’yi saymıyorum çünkü Sayın Erdoğan, her ne kadar seçim zamanları tekrar bu kozu kullanma denemelerine girmiş olsa da AKP’yi kurarken Milli Görüş gömleğini artık çıkardıklarını bizzat kendisi söylemişti. Milli Görüş halefi oldukları iddiasındaki iki partiden birisi genel seçimlerde Cumhur İttifakı içinde yer alan Yeni Refah Partisi diğeri de önceki seçimde Millet İttifakında yer alan Saadet Partisi’dir. Ancak ikisinin de ortak noktası AKP’yi ve Sayın Erdoğan’ı perde arkasında İsrail ile yakın ilişkiler içinde olmakla itham etmek. Bu da YRP’nin yerel seçimlerde bu kez Cumhur İttifakı içerisinde yer almama gerekçelerinden en önemlisiydi. Bu bağlamda, yazı dizimizin devamında yerel seçimlerin kazanan yıldızlarından Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Sayın Fatih Erbakan’ın bilhassa AKP-İsrail ticari ilişkileri üzerinden sert eleştiriler yaparak Cumhur İttifakına destek vermeyişini inceleyecek, YRP eski Genel Başkanı rahmetli Necmettin Erbakan’ın da AKP’ye İsrail orijininde yaptığı sert AKP-Siyonizm eleştirilerini de İsrail ile bugüne kadar devam ettiği ortaya çıkan ve kamuoyunda yoğun tepki ve eleştiriler alan güncel ticari ilişki krizi odağında hatırlayıp incelemeye çalışacağız.

Şunu da ayriyeten önemle ve hassaten belirteyim ki önümüzdeki haftalarda yazı dizisinde kullanacağım veriler daha ziyade Bakanlık ve TÜİK sitelerindeki resmi kayıt, bilgi ve belgelere dayanacaktır.  (DEVAM EDECEK…) 

Av. Bülent DEMİRBAŞ

 (Siyaset Bilimi Uzmanı)