İnsanımızın temel gıda maddesi olan et tüketimi ülkemizde oldukça az. Buna rağmen et açığı da bir türlü bitmek bilmiyor, zira yerli üretime önem verilmiyor, dışarıdan canlı hayvan ithal etmek ve yetiştirmek zorunda kalıyoruz.

İnsanımızın temel gıda maddesi olan et tüketimi ülkemizde oldukça az. Buna rağmen et açığı da bir türlü bitmek bilmiyor, zira yerli üretime önem verilmiyor, dışarıdan canlı hayvan ithal etmek ve yetiştirmek zorunda kalıyoruz.
Bu da yetmiyor et ithal ediyoruz.
Maalesef insanımızın dengeli beslenmesi anlamında yeterli et tüketimi yok denecek kadar az. Anadolu insanının dengeli beslenmesini sağlayabilmek için de et üretimini hem artırmak, hem de ucuzlatmak gerekir. Bu da ülkeyi yöneten AKP iktidarının yaptığı gibi yurt dışından canlı hayvan getirmekle veya et ithal etmekle olmuyor, olmaz da, et fiyatları bir hayli yüksek, ucuzlayacağı da yok.
Avrupa Birliği ülkelerinde et oldukça ucuz. Komşumuz, Yunanistan’da koyun, kuzu eti yirmi liranın altında, birçok Avrupa ülkesinde sığır eti yirmi liranın altında satılıyor. Yani bizim ülkemizdeki mevcut fiyatların yarısı.
Oysa bizim ülkemizin havası, suyu, toprağı, meraları hayvan yetiştirmek için oldukça verimli. Öyleyse, devletin hayvancılık politikası yeterli değil.
Ülkemize coğrafi konumu itibarıyla baktığımızda, hem doğu ve güneydoğuda, hem batı illerimizde ve hem de Anadolu illerimizde iklim, tarımda yetişen ürünler, su, meraların ot verimi seviyesi açısında sığır yetiştirmeye oldukça verimli durumdadır. Ülke koşulların bu denli uygun olmasına rağmen üretime önem vermek yerine, kapıları yurt dışına açmak doğru bir yaklaşım olmasa gerek.
Şehrimizin en önemli gelir kaynaklarından olan büyük baş hayvan yetiştiriciliği özellikle merkez ilçe, Boztepe ilçesi ve köylerde yapılmaktadır.
Kırşehir’in hemen hemen her köyünde hayvan yetiştiren mandıralara rastlamak mümkündür. Modern tesisler yapılarak besiciliğe önem verilmekte ve Anadolu’nun et ihtiyacı büyük ölçüde ilimizden karşılanabilmektedir. Ancak öyle anlaşılıyor ki, besicilik yapan Kırşehir halkı işçiliğini yapmakta, parayı ise canlı hayvanın satın alındığı dış ülkeler kazanmaktadır.
Öyleyse iktidar bu işe bir el atmalı ve devlet, yetiştirici, tüketici el ele verip ortak çözüm yollarını bularak uygulamaya geçmelidir. Öyle ithal canlı hayvan getirerek ve ithal et getirerek sorun çözülmez, sorun kökten çözüm ister, suni çözümler geçicidir, çözümsüzlüktür.
Bir kere et üretimini artırmak ve ucuzlatmak için maliyetleri düşürmek gerekir. Bunun için de önce yem bitkilerinin üretimini desteklemek ve ucuza mal etmek gerekir. Ayrıca büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkta besi ırklarının üretimini teşvik etmek akılcı yol olur.
Yine damızlık anaç hayvanlarda düzenli bakım yapılarak verimli üretim yapmak için de kuzu ve buzağı kayıplarının en az seviyeye indirilmesi gerekir.
Kırşehir insanı emeğini esirgemeden kilometrelerce uzaklardan bin bir meşakkatle canlı hayvanı getirip yetiştirmekte ve o lezzetli etleri insanlarımızın tüketimine sunmaktadır.
Elbette ki emeğinin karşılığını da almak ister. Ancak hükümetin doğru uygulayamadığı hayvancılık politikası nedeniyle de istediğini elde edememekte, emeğinin karşılığını alamamaktadır.
Nitekim CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz Cumartesi günü ilimize gelerek merhum Hüseyin Öztabur’un yakınlarına taziyede bulunmuş ve bir grup besi yetiştiricileri bu konuyu gündeme getirerek mağduriyetlerinin dile getirilmesini de istemişlerdir.
İnsanın beslenmesi ve sağlığı bakımından önem arz eden et ve süt ürünlerinin artırılması ve fiyatların düşürülmesi için hükümet çözüm bulmalı ve uygulamaya geçmelidir.