Öncelikle belirtmeliyim ki Sayın İmamoğlu’na verilen ceza baştan aşağı siyasi komplo barındıran şaibelerle dolu bir hamledir. Yargı bağımsızlığını zaten bir yana bırakıyorum, zira daha şimdiden kimi basın mensuplarının Twitter hesaplarında Sayın İmamoğlu davasına bakan hâkim ve savcının AKP yöneticileri veya AKP kimi belediye başkanları ve ileri gelenleri ile olan yakınlık ve akrabalıklarını belgeleyen pek çok fotoğraf ve belge yayınlandı. Türkiye meseleyi tartışırken elbette öncelikle bunu da yargının siyasallaşması ve bağımlılığı eleştirileri bağlamındada göz önüne alacaktır.

Bu davanın özünü bir hatırlayalım; Sayın İmamoğlu İstanbul’da ilk seçimi 13 bin küsur farkla kazanınca elbette İstanbul’un eski rant babaları telaşla iktidarın tüm olanaklarını harekete geçirmiş, bu bağlamda YSK’da seçimi nasıl iptal eder AKP lehine döndürürüz telaşına girmişti. Sayın İmamoğlu da açık farkla kazanılmış seçimi iptal edenler için “Ahmak” ifadesini kullanmıştı. Akabinde yenilenen seçimlerde Sayın İmamoğlu AKP’nin ayak oyunlarına öfkelenen ciddi bir desteği ile farkı 800 binin üzerine çıkarmıştı. Elbette rant babaları bu tokada çok öfkelendiğinden Sayın İmamoğlu’nun “Ahmak” ifadelerini dahi tutunacak son bir dal olarak görmüşler, bu sözden bir dava yolu açarak İmamoğlu için siyasi yasaklılık umuduna düşmüşlerdi.

Nihayetinde kamuoyunda "Ahmak Davası" olarak bilinen yargılama sonuçlandı.Savcı, İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu'na 4 yıl 1 aya kadar hapis cezası verilmesini ayrıca da Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 53. maddesinin uygulanmasını istedi, hâkim de İmamoğlu’nun 2 yıl 7 ay 15 gün hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Karar gerekçesi Sayın İmamoğlu'nun Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret etmesi olarak biliniyor. Ancak o dönemin açıklamalarına baktığımızda öyle olmadığını görüyoruz. Seçim sonrası "ahmak" ifadesi eleştiri bağlamında YSK üyelerine değil İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yöneltilmiş.

Bakınız;

“Sadece üç ayda, 13 bin oydan 806 bin oya çıkan bir farkla bedel ödeten bir halk var. Dolayısıyla akılcı hiç kimse bedel ödeterek, engellemeye çalışarak bu süreci yönetmeye kalkamaz.”Ekrem İmamoğlu, 30 Ekim 2019

“Avrupa Parlamentosu’na gidip, Türkiye’yi şikâyet eden ahmağa söylüyorum, bunun bedelini bu millet sana ödetecek.”Süleyman Soylu, 4 Kasım 2019

“31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır.”Ekrem İmamoğlu, 4 Kasım 2019

Yargılamaya konu “Ahmak” sözü seçimi iptal etmeye çalışan AKP iktidarı ile girilen siyasi bir çekişme sürecinde sarf ediliyor ve YSK’dan ziyade AKP hedef alınıyor.

Neticede AKP İstanbul seçimini ve İstanbul’un olanaklarını kaybetmiş olmasının öfkesi ile yürüttüğü süreçte istediği neticeye erdi. Zira bu ceza, İstinaf ve Yargıtay itiraz ve temyiz süreçleri sonunda kesinleşirse Sayın İmamoğlu ne Belediye Başkanı adayı ne de Cumhurbaşkanı adayı olarak seçimlere katılamaz, çünkü TCK 53. Maddesi nedeniyle siyasi yasaklı olacaktır.

Bu davada cezanın kesinleşmesi sonrası TCK md. 53’ün uygulanacak olmasının geri planında kesinlikle bir siyasi ajanda, yani 2023 seçimleri hamlesi vardır. AKP’li isimlerin arşiv taramasında pek çok ağır hakaretlerine rastlıyorum ancak onların ne yargılandığını, ne de ceza aldıklarını görüyoruz. Peki, bu davanın ve neticedeki ceza kararının perde arkası siyaseten neler barındırıyor olabilir, bu noktada olası durumları ayrı ayrı değerlendirelim:

1)2023 seçimlerine doğru büyük bir oy kaybı yaşadığının farkında olan, seçimleri kaybetme korkusu artık gizlenemeyecek boyuta ulaşan Cumhur İttifakı muhalefeti bu ceza kararı ile korkutup sindirme amacı güdüyor olabilir.

2)Seçimler yaklaşırken isimleri kamuoyunda ön planda olan ve parlayan İmamoğlu ve Yavaş gibi isimlerin önleri siyasi hamlelerle kesilemediğinden yargı yolu ile kesilerek muhalefetin seçimlerde aday sıkıntısı yaşaması isteniyor olabilir.

3)Dava süreci İstinaf ve Temyiz aşamaları nedeniyle uzatılarak Sayın İmamoğlu’nun adaylığının ve seçilme hakkının tehlikede olduğu imasıyla muhalefetin birden fazla adayla seçim sürecine girmeleri ve kaos yaşamaları isteniyor olabilir.

4)Cumhur İttifakının 2023 seçimlerindeki riski artık açıkça okumaları, halk nezdinde desteğin siyasi çalışmalarla sağlanmasının güçlüğünün artık kabul edilmesi nedeniyle iktidarın son kozunu devreye sokarak ele geçirdiği ve egemen olduğu tüm devlet kurumlarındaki gücünü devreye sokarak çareler armaya başlamış olabilir.

5)İstanbul seçimlerini ilk önce 13 bin farkla kaybedip itiraz eden AKP’nin, itiraz sonrası bu kez seçimi 800 binden fazla oyla kaybetmesi, AKP’nin bu kez de aynı hezimeti tüm Türkiye’de yaşama endişesi taşıyor olması muhalefeti seçim meydanlarında değil de mahkeme salonlarında bitirme olanaklarını aramaya sevk etmiş olabilir.

Bu ihtimalleri, AKP’nin gizli ajandasını okuma listesini daha da artırabilirim. Ancak bunu halkın çoğunluğunun da böyle düşündüğüne inanıyorum. Tüm siyasi ve yargı süreçleri geniş bir perspektifte değerlendirildiğinde verilen ceza kararının hukukilikten ziyade siyasi bir amaç barındırdığını gözlemleyebiliyoruz.

AKP iktidarı bu ceza sonrası gerek yurt içi gerekse uluslararası platformlardaki tartışma ve gelişmeleri gözlemleyecektir. Durumun aleyhine mi yoksa lehine mi olacağına bakacak ona göre İstinaf veya Yargıtay aşamasında cezanın onanması veya bozulması yönünde beklenti(!) içerisine girecektir.

AKP elbette bu ceza hamlesi ile İmamoğlu’nun bir kahraman olmasını istemeyecektir. Ona keza Sayın İmamoğlu siyasi yasaklı olsa bile onun yerine kim aday olursa olsun toplumsal konsensüs onun etrafında tepkisel olarak oluşacak ve destekleyecek, böylece AKP seçimleri her halükarda açık ara farkla kaybedecektir. Hülasa AKP ne yaparsa yapsın, elindeki yargı gücünü de devreye soksa erimesini durduracak gibi gözükmemekte, siyaseten bitiş yolunda kendisiyle birlikte MHP’yi de sürüklemektedir.

Türk Milleti zekidir, çalışkandır ve de her şeyin gayet açık farkındadır, gereği için de seçimleri daha da artan bir hırs ve arzuyla beklemektedir. Sokağın nabzını tutmak bunları görmek ve anlamak için kâfidir. Şimdi devam eden süreci izleyelim ve AKP’nin ileride toplumsal tepki ve baskılar nedeniyle tıpkı şarkıcı Gülşen davasında da görüldüğü üzere mecburen atacağı geri adımları bekleyelim.