14 Mayıs Pazar günü yani dokuz gün sonra millet sandık başına gidecek ve hür iradesini kullanarak, memleketi beş yıl süreyle yönetecek olan siyasi iradeyi belirleyecek.

Seçimin tarihi yaklaştıkça meydanlar ısınıyor, hareketlilik her geçen gün biraz daha artıyor ve insanlara verilen vaatlerin yanı sıra korku iklimi de yaratılmaya çalışılıyor.

Memleketimin Adalet Bakanı “Millet İttifakı'na giden her oy teröre nefes olur, büyük Türkiye'nin yürüyüşüne sekte vurulur, 14 Mayıs akşamı ya şampanya patlatıp bunu sabaha kadar kutlayanlar olacak, ya da temiz alnını şükür için secdeye koyup Rabbi’ne hamd edenler olacak” dedi.

Her siyasi partinin içinde şampanya içenlerinde, namaz kılanlarında olduğunu düşünmeden, “şampanya içenler” ve “namaz kılanlar” diye ayrımcılık yaptı, insanları ikiye böldü. Adalet Bakanı bu sözleri söylerde bir başka bakan durur mu, hemen ekranların karşısına çıktı ve “14 Mayıs 2023, Batı’nın siyasi darbe girişimidir. Türkiye’yi tasfiye etmeye yönelik hazırlıkların 14 Mayıs’ta her birini bir araya getirerek oluşturulabilecek darbe girişimidir” dedi.

Her iki bakanında içinde yer aldığı hükümetin yasalar çerçevesinde almış olduğu ve tarihini belirlediği 14 Mayıs 2023 seçimlerini darbe olarak anlatmaya gayret gösterdi. Eyvah eyvah memleketi yönetenlerin düşüncelerine bakın, hiç de inandırıcı gelmiyor.

Esasında seçimler demokrasinin gereğidir, elbette kazananı da olacak, kaybedeni de. Sonuç ne olursa olsun darbe olarak nitelendirilemez. Seçimi kazanan 85 milyon insanın Cumhurbaşkanı olmalıdır. Namaz kılanın da, şampanya patlatanın da cumhurbaşkanı olmalıdır.

Şimdi bu söylemlerden sonra elzem oldu sormak, Kırşehir’de AKP seçmeni olup, şampanya patlatan çok tanıdığımız insan var. Erdoğan’ın seçimi kazanması durumunda bu insanların cumhurbaşkanı olmayacak mı? Siyasiler konuşurlarken ne söyleyeceklerini düşünerek söylemelidirler.

Bu gibi sözleri kim söylerse söylesin doğru olmayan sözlerdir. Toplumu gerer, ayrıştırır, böler ve insanların duygularını zedeler. Sosyolojik olarak bakıldığında, kaybetme duygusu içinde söylenen sözlerdir. Ama neticede söylenmemesi gerekir yanlış olmuştur. Elbette bu dilin kullanılması kaybettirir. Birleştirici, bütünleştirici, kucaklayıcı, hoşgörülü davranış doğru olanıdır.

14 Mayıs seçimlerini kazanan ister Millet İttifakının adayı, isterse de Cumhur İttifakının adayı olsun tüm Türkiye’nin yani 85 milyon insanın Cumhurbaşkanı olmalıdır.