Tüm televizyon kanallarında gündem Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının kim olacağı. Hangi kanalı açsanız birkaç konuşmacı bulunuyor ve biri bitirip diğerine söz veriyor ki, konu hep aynı.
Tabi ülkeyi yönetecek olan Cumhurbaşkanının kimin olacağı elbette ki çok önemli. Ancak henüz ortada alınmış bir seçim kararı yok. İktidar seçim öncesi alan temizliği yapıyor gibi, seçim barajının düşürülmesi ve daha sonra Meclise getirilerek yasallaştırılmasını istedikleri bazı düzenlemeler bunun göstergesi sanki.
Televizyon kanallarının vazgeçilmezleri sözde yazarçizerler nedense ülke sorunlarını pek konuşmuyorlar. Zira yapılamayanları veya nasıl yapılması gerektiği şeklinde çözüm önerilerini pek söyleyip kimseleri rahatsız etmek istemezler. 
Oysa bu gün ülkemizde o kadar çok sorun var ki saymakla ve yazmakla bitmez. Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayının kim olacağını, neden açıklanmadığını dillerinden düşürmeyenler, nedense Ülkede ilimden uzak eğitimsiz bir neslin yetiştirildiğini tartışıp konuşamazlar.
Bazı bürokratların birden fazla dairelere vekâleten görevlendirilerek yüksek ücret aldıkları dile getirilmez.
Hayat pahalılığının bu hale nasıl geldiği, milletin artık dayanacak gücünün kalmadığı, artık nelerin yapılması gerektiği ile çözümün ne olduğu konuşulmaz.
Sağlıkta pandeminin de etkisiyle artık yönetim başarısızlığının olumsuz neticeler verdiği tartışılmaz.
Tarımın içler acısı hali, üreticinin tohum, gübre, ilaç, mazot, elektrik, nakliye gibi maliyetlerin yüksekliğinden çiftçinin toprağını ekemez duruma geldiği konusunda tek kelime edilmez ama varsa yoksa millet ittifakının Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı enine boyuna konuşulur, konuşulur, konuşulur yetmez bir sonraki programa kalır.
Cumhur ittifakının adayının kim olacağını nasıl ittifak bileşenleri bir araya gelip konuşarak belirliyorsa, Millet ittifakının adayının kim olacağını da ittifak bileşenleri bir araya gelip ortak bir karar alarak adaylarını belirlemeleri gayet doğaldır.
Ancak, isimler üzerinden giderek bu olur, şu olmaz gibi düşünceler içerisinde olarak söylem geliştirmek doğru değildir, ama gerçekler de asla göz ardı edilmemelidir.
Zira 30 Ağustos Zafer Bayram’ında, 23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramında, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramında, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı gibi milli günlerimizde hastalanarak törenlere katılmayanlardan bu ülkeye Cumhurbaşkanı olamayacağı bilinerek aday belirlemesi gerçeği unutulmamalıdır.