Kırşehir’de bir kısır döngü içindeyiz yıllardır… Bunca sahipsizliğin, bunca kötü gidişin önüne geçilmesi düşünülmezken, bir de “Kırşehirlilere danışalım” hayaliyle sözde bir toplantı yapıldı. Geçtiğimiz Çarşamba günü Valiliğin organize ettiği “Yeni Valilik binasını nereye yapalım?” toplantısına ben de katıldım.

Kırşehir’de bir kısır döngü içindeyiz yıllardır…
Bunca sahipsizliğin, bunca kötü gidişin önüne geçilmesi düşünülmezken, bir de “Kırşehirlilere danışalım” hayaliyle sözde bir toplantı yapıldı.
Geçtiğimiz Çarşamba günü Valiliğin organize ettiği “Yeni Valilik binasını nereye yapalım?” toplantısına ben de katıldım.
Toplantıyı baştan sona kadar titizlikle izledim. Gördüm ki, menfaatçiler Valilik binası “TEİAŞ yerine yapılsın” diye Vali’yi ikna etmeye çalıştılar. Oysa Vali yarın çekip gidecek. Olan Kırşehir ve Kırşehirlilere olacak. Ama Kırşehir’e yazık edecekler.
Bu toplantı bana elli yıl önce “Kırşehir’e fabrika kuracağız” diyerek Ticaret ve Sanayi Odası’nda yapılan nice toplantıları hatırlattı.
Köylü-kentlinin “Kırşehir’e fabrika kurulacak” diye iyi niyetlerle nakit paralar verip, senetler imzalayanların hayalleri, ümitlerinin boşa çıkışı dün gibi hatırımda…
Çünkü niyetler iyi olmayanca sonları hüsran oluyor.
“Ben 50 bin lira verdim. O tarihte ben o 50 bin liraya Ankara Caddesi’nde beş tane daire alırdım” diyen hemşehrim haklı değil mi?
O tarihlerde sözde fabrikalar olarak Kırşehirlilerin paralarıyla kurulan Türktur, Oralsan, İşçi Emeği Yem Sanayi, Meytaş ne oldu?
O tesisleri yönetenler, onların yönetim kurullarında görev alıp, buralarda yiyip içenlerin kaç tanesi hayatta?
İçlerindeki bazı dürüst hemşehrilerimi tenzih ederek söylüyorum, bir çoğu bu dünyadan dolandırdıklarıyla, çaldıklarıyla, ayağını sürükleyerek, kimsenin yüzüne bakamadan perişan bir vaziyette ya öldüler, ya da öleceği günü bekliyorlar. Zaten bu sözüm ona “asilzade”lerin cenazelerine kimse de katılmıyor.
Keşke Kırşehir’in ve Kırşehirlilerin menfaati olsaydı.
Neymiş efendim “Kırşehir’e bir Valilik hizmet binası yapılacakmış ta onu da Kırşehirlilere danışalım” deniliyordu. Kırşehirliler yine oyuna getiriliyordu.
Doğru bir karar olabilir ama, çünkü her kafadan bir ses çıkıyordu nedense!
Vali Necati Şentürk te bu tartışmaları toplu olarak bir yerde, ilin sivil toplum kuruluşlarıyla paylaşmak ve burada bir karara vermek niyetindeydi.
Tarih boyunca bahtı hiç gülmeyen Kırşehir’in bundan sonra da yüzünün güleceğine inanmıyorum.
Çünkü gördüm ki bu toplantıda yine menfaatçiler ön plândaydı.
Bir de etliye, sütlüye karışmayanlar vardı. Her devrin adamı tipler!
“Valilik binası şuraya yapılsın” diyemeden, “Nereye yapılırsa iyi olur, yapılmasa da iyi olur” diyen menfaatçileri izledim hayret ve ibretle…
Yani 50 yıl önceki Kırşehir ne ise, bugün de aynen böyledir.
Şöyle baktım da elli yıl önceki utanmaz tipler, aynen yerlerini almışlar. Onları yakından tanıyordum, biliyordum.
Kırşehir’de çakılı bir çivisi olmayan zevatlardı. Hayatları boyunca bedava yaşamışlardı. Bulundukları kuruluşları ailece yemişler, yıllarca buradan geçinmişler. Ama Allah biliyordu ki bunlar bugün de bir ekmeğe muhtaçlar. Bakmayın siz onların giyimine, kuşamına. Onlar Kırşehirlilerden ayrı yaşarlar. Sözde Ebusuud Efendi’ye benzeler. Ama hiç ilgileri yok!
O toplantıyı izlerken geçmişe dönük neler gördüm, neler yaşadım.
Şimdi sormak istiyorum.
Oralsan Fabrikası’nın geniş arazisinin üzerine birileri yattı. Yatanları siz biliyorsunuz. Kırşehir’e gelemiyorlar, insan içine çıkamıyorlar. Kimseye hesap vermeden, kimseyi dinlemeden vaziyeti idare ettiler.
Bu duruma Kırşehir’de halâ hatırlatmak isterim, ona buna yalakalık, şaklabanlık ederek yaşayanların da vebali olduğunu, buraya para veren, senet imzalayanlar yapılanlara beddua ediyorlar. Zaten bu tesislerin sahipleri de Kırşehirlilerle helalleşmeden öldüler.
Peki Yem Sanayi’nin kaderi farklı mı?
Ne olacak, burası da kongrelerde kitabına uyduruldu. Şirketin çoğunluğu hile ile ele geçirildi. Yönetim kurullarında görev alanlar dikkat edin aynı kişilerdi. Bunlar, şirketin sahipleriyle her gün yediler, içtiler. Nakit para ve senet verenlerin şerefine kadeh kaldırdılar.
Şimdi ne Yem Sanayi, ne de fabrika kaldı!
Burayı da Kırşehirlilerin gözünün içine bakarak yıktılar, yerine apartmanlar diktiler. Vicdanları sızlamayanlar, şimdi kafaları sallanarak pantolon yerine pijamayla dolaşıyorlar. Dileğimiz Allah bildiği gibi etsin.
Onlara yardım ve yataklık yapanlar ise nerdeyse kırmızı pantolon giyecek! Şimdi onlar da ipini sürükleyerek dolaşıyorlar.
Ne oldu bu gurbetçilerin alın terleri?
Ne oldu Türktur?
Ne oldu Meytaş?
Hepsinin kaderiyle oynadılar.
Yediler, içtiler…
Hepsini üzerlerine geçirdiler!
“Kırşehir’e fabrika kuruyorlar” diye ortak olanların, nakit para verenlerin, senet imzalayanların emellerini, hayallerini boşa çıkardılar.
Bütün bunları yapanlar Kırşehir’in kaderiyle oynadılar.
Bugün eğer Kırşehir’e hiçbir yatırımcı gelmiyorsa, kimse yatırım yapmıyorsa, kimse ortaklık kurmuyorsa, bütün bunların sorumluları, müsebbipleri yukarıda özetlediğim sebepleri oluşturanlardan dolayıdır.
Çünkü hepsi Kırşehir’e kötü örnek oldu…
Ben inanmıyorum artık Kırşehir’de bundan sonra hiç kimse bir araya gelmeyecek, gelemeyecek, başarılı bir ortaklık olmayacak. Birlik ve beraberlik sağlanamayacaktır.
Bu şehrin Belediye Başkanı hemşehrilerinin sesine kulak vermelidir. Tabii biz de Kırşehir’in elli yıl, yüz yıl sonrasını düşünüyoruz. Ama merkezden götürüp ana karayolu üzerine Valilik binası yapmak Kırşehir’e ihanettir, kötülüktür. Hiçbir ilin Valilik binasını böyle karayolu üzerinde mi? Gören var mı? Ben Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci’nin yaptığı işleri takdir ediyorum. Hepsi güzel ve estetik. Hepsi Kırşehir’e güzellik katan projelerdir. Ancak Valilik binasını şehir içinden şehir dışına çıkarılmasını bir kere daha gözden geçirmesini diliyorum.
Hepimiz bu şehirde yaşıyoruz. Şehrimizin daha güzel olmasını istiyoruz. Ama böyle Kırşehirlilerin istemediği bir projeyi de zorla kabul ettirmenin de Kırşehir’e ihanet ve kötülük olduğunu düşünüyorum. Bunu yapanları tarih affetmeyecektir.
Israr ediyorsanız, “biz yaparız, ederiz!” diyorsanız, bildiğiniz gibi yapın!
Doğru konuşup, doğruları yazacağız.
Kırşehir ne çektiyse ikiyüzlülerden, münafıklardan çekti.
Çünkü bunlar Kırşehir’i değil, kendi geleceklerini kurtarmak adına her işi yaparlar, hedeflerine ulaşmak için de her türlü riyakarlığı denerler.
Kırşehir ayağa kalk!
Yine kaderinle oynuyorlar.
Yine geleceğinle oynuyorlar.
1954 yılında yaşadığın acılarının benzerini yine yaşatmak istiyorlar.
Yine Kırşehirlilere gözyaşı döktürmek istiyorlar.
Menfaatçiler, çıkarcılar her şeyin önüne geçmiş.
Söyle bana, yalanım var mı Kırşehir?