Geçen hafta Cuma günü 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’ydı… Gözlerim aradı durdu eski coşkulu 19 Mayıs törenlerini… Üzüldüm, elem duydum, duygularım alt-ast oldu, “Ah nerde eski o 19 Mayıs törenleri” dedim… Çocukluğumuzdan bu yana yıllar yılı coşku ve sevinçle kutladığımız nice 19 Mayıs’lar yaşamıştık. Şimdi yerinde yeller esiyordu.

Geçen hafta Cuma günü 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’ydı…
Gözlerim aradı durdu eski coşkulu 19 Mayıs törenlerini…
Üzüldüm, elem duydum, duygularım alt-ast oldu, “Ah nerde eski o 19 Mayıs törenleri” dedim…
Çocukluğumuzdan bu yana yıllar yılı coşku ve sevinçle kutladığımız nice 19 Mayıs’lar yaşamıştık. Şimdi yerinde yeller esiyordu. Nerde pırıl pırıl giyinmiş örnek öğretmenimiz Naci Bey’in öğrencileriyle törenlerde tören adım yürüyüşleri?
Şimdi bugün böyle mi?
Müdürü, öğretmeni, öğrencisi belirsiz. Öğretmenevlerinde okeye mahkûm olmuşlar bayramlardan habersizler…
İşte bunların yetiştirdiği öğrenciler geleceğimiz olacak sözde!
Bir ay önceden hazırlıklar başlar, okullardaki tüm gençlerimiz 19 Mayıs’ı kutlamak için nice spor hareketlerini iyice öğrenirler, bayram günü da stadyumlar dolar, ailelerine sevinç içinde sergilerlerdi.
Her gencin kızlı, erkekli anılarından çıkmayan 19 Mayıs Bayramlarının anıları vardır.
Yıllardır Kırşehir Ahi Stadyumu’nda yapılan törenler artık mazide kaldı. Şimdi o günler gençlerin anılarını süslüyor. Niye stadyumlarda bayram kutlamalarından vazgeçtik?
Yok edilmekte olan bir milletin kahramanlık destanını yazan Büyük Atatürk, Büyük Komutan, Büyük İnsan seni böyle bir günde sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz. Ruhun şâd, mekânın cennet olsun.
Böyle bir günde O’nun sözlerini anmadan geçmek olmaz:
“Çalışmadan, yorulmadan, öğrenmeden, rahat yaşamanın yollarını aramayı ihtiyat haline getiren milletler önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra istikballerini kaybetmeye mahkûmdur.”
Atatürk’ü dinlemediler, dinletmediler, bu duruma geldik. Olur muydu yani?
Bu devleti kuran bir insan vardı. Bizler ona ölümüne bağlıydık.
Ne oldu bu topluma?
İnsanlar uyuşturulmuş gibi oldular. Çıkar ve menfaat insanları sustururmuş maalesef!
Hani vatan sevgisi, hani bu vatanı bize vatan kılan ülkemize demokrasiyi getiren Atatürk sevgisi?
Başkaları anmasa da, sevmese de ben kendimce anıyor ve seviyorum ya… Bu mutluluk bana yeter.
Beş-altı yıl önce 19 Mayıs kutlamaları stadyumlardan çıkarıldı. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, bayram olmaktan uzaklaştırıldı.
Hatırlayınız 19 Mayıs Bayramı’ndan bir hafta önce Samsun’dan yola çıkarılan “Sevgi Bayrağı” 98 yıl aralıksız olarak bayrak devir teslim törenleri yapılırdı Samsun’dan Ankara’ya uzanan il ve ilçelerde…
Törenlerin iptal edildiği açıklanınca “Eyvah” dedim!
“Yazık oldu Sevgi Bayrağı’nı karşılamak isteyen genç atletlere” dedim.
Ama çocukluğumuzdan beri Nevşehir İl Hududundan valilerimiz, belediye başkanlarımız ile birlikte aldığımız bayrağı Mucur üzerinden Kırşehir’e taşırdık. O ne heyecan, o ne coşkuydu.
Gençler fırtına gibi eser ve koşarlardı. Bayrak bir gece Kırşehir Belediyesi’nde misafir edilir, ertesi gün Kaman’dan sonra Kırıkkaleli atletlere teslim edilirdi. Onlar da Ankara’lı atletlere teslim eder ve ertesi gün 19 Mayıs kutlamalarında Ankara 19 Mayıs Stadı’nda Cumhurbaşkanı’na teslim edilirdi.
“Türk gençliği adına Atatürk Sevgisi ile bu bayrağı alıyor ve gözüm gibi koruyacağıma ve bir sonraki arkadaşıma teslim edeceğime namusum üzerine söz veriyorum” denilerek yola çıkardı “Sevgi Bayrağı”…
“Sevgi Bayrağı” törenlerini kaldıranlar Atatürk sevgisini nasıl kaldıracaklar?
“Sevgi Bayrağı” ile bütün Türkiye sevgi ile kucaklaşırdı, mutlu olurdu tüm insanlar.
“Sevgi Bayrağı” Atatürk’ün kurtuluş savaşı mücadelesi için çıktığı Samsun’dan törenle uğurlanır, Amasya, Tokat, Sivas, Kayseri, Nevşehir, Kırşehir, Kırıkkale güzergahlarından Başkent’e kadar gençlerin ellerinde taşınır ve Cumhurbaşkanı’na teslim edilirdi.
Artık bu törenler sevgi ile karşılayıp teslim aldığımız şanlı bayrağımızla ilgili yaşadıklarımız mazide kaldı. Şimdi keşke benim torunlarım da “Sevgi Bayrağı”nı taşısaydı. Onuruma, gururuma, mutluluğuma doyamazdım herhalde…
Her yıl coşku ile kutladığımız törenlerden eser kalmadı artık.
İşte Kırşehir…
Sokaklarımız eli boş gezenlerle, duvar diplerinde oturanlarla dolu.
Hani törenler, hani atletler, hani gençler?
Yok artık onlardan bir eser, kalmadı o güzellikler!…
Gençler kendi günlerini yaşayamıyorlar.
Oysa Atatürk bu bayramı Türk gençliğine armağan etmişti.
Son yıllarda spor ve siyaset birbirine girmiş zaten!
Belediye Başkanları kulüp yönetiyor!
Milletvekilleri futbol yorumculuğu yapıyordu bir zamanlardı. Fetöcü çıktı satılmış hain!
Siyasetçiler olmadan, onların sözcüleri müdahale etmeden ne federasyon başkanı seçilebiliyor, ne de şampiyonluk kupası verilebiliyor!
Şike, teşvik, doping, küfür, şiddet, mafya, gece hayatı, kumar!
Spor dünyamızda “spor”dan başka ne ararsan bulunuyor artık!
19 Mayıs kutlamalarının stadyumlardan çıkarılması iyi oldu aslında!
Genç Polat Alemdar’lar ziyadesiyle rahatsızlardı zaten.
Bu memlekette giderek sayısı artan parazit gençliğe, ülke sporunun geldiği noktaya ve Atatürk’ü anarken, öfke krizi geçirenlere bakınca kusura bakmayın ama aklıma bir tek yer geliyor.
19 Mayıslar bundan böyle kahvehanelerde kutlansın! Zira bir bardak çay için kahvehaneler dolup taşar! Baksana her ayın ilk haftasında Ahi Pilavı’nı hep aynı kişiler yiyor! Yalanım var mı?
Bozmadığımız, kaybetmediğimiz neyimiz kaldı ki?
Büyük Atatürk’ün ne mücadeleler vererek kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti hür ve bağımsız olarak demokrasiyi özümseyen herkesin hak ve özgürlüklerinin eşit olarak yaşadığı laik Türkiye Cumhuriyeti’ne bugün sımsıkı sahip çıkmamız gerekmez mi?