75 yaşına basmış ve yaklaşık 26 yıldır MHP’nin Genel Başkanlığını yapmakta olan bir siyaset adamından bahsedeceğiz Sayın Devlet Bahçeli’den…

Bu partinin kurucusu cennet mekân Başbuğ Alparslan Türkeş gibi, Sayın Bahçeli de, bizler de, sizler de vakti zamanı gelince bu dünyadan göçüp gidecek.

Oysa ki bu dava, bu hareket hiç kimseye baki kalmadan devam edecek. Tıpkı mahkemenin kadıya mülk kalmadığı gibi…

Peki; ilimizde de olduğu gibi, ülkemizde de Sayın Bahçeli’ye kızan, partisini değiştiren, akla hayale gelmedik seviyesizce küfürler savurup eleştiren, “zürriyetsiz” diyecek kadar aşağılanan, gayri ahlaki yakıştırmalarda bulunan… bu kesim neden böyle bir hal içerisinde?

Şunu ilk başta söyleyeyim, siyasette hiçbir zaman 2 kere 2 dört etmez, bazen 3, bazen 5, bazen 1 eder ama en sonunda 4 eder…

Kendimi bildim bileli tıpkı futbolda olduğu gibi siyasetin de içindeyim ve bu olan olayları yaklaşık 30 yıldır gözlemliyorum…

Siyaset adamı farklı devlet adamı çok farklı bunu bir kez daha anladım… Yani diyeceğim o ki herkes siyaset yapar konuşur belki kendi çapında siyasetçi olabilir. Ancak devlet adamlığı çok az insana nasip olur.

Bana göre, bu kritere tam da uyan liderlerden biridir Devlet Bahçeli… Tek derdi devlet olan bu adama kendini “Ülkücü” diye niteleyen kesimler bence haksızlık yapıyorlar.

Bence bu kesimin ülkücülük anlayışında bir sorun var.

Peki, neydi ülkücülük?

Bunu tarif etmek ciltler dolusu kitaplar alacaktır ama kısacık tarif edecek olursak ülkemiz ve yeryüzünde Allah’ın nizamını hâkim kılmak için kendine metot olarak Allah (CC) ve Resulünü ölçü alan bir iman hareketidir. Bence bu kesimin bu söylemle bir sorunu olmalı!..

Günümüze geldiğimizde bir kısım ülkücüler Nihal Atsız akımının etkisinden kalmış Türklüğü ön plana çıkarmış din konusunu geriye atmıştır. Kim bilir belki de bu onların işine geliyor...

Peki, ülkücülük davaya sahip çıkıp içerisinde mücadele etmek mi? Yoksa bir kızgınlık, kırgınlık ve bir bahane bulup partiyi bırakıp çekip gitmek mi?

Yıllar geçti MHP lideri Sayın Bahçeli devlet adamlığını, duruşunu hiç bozmamış, vatan ve millet adına bu doğrultuda olmaya devam ederken yıllar evvel Muhsin Başkana söylenen sözlerin değişik versiyonu ile şimdiler de Sayın Bahçeli’ye söylenmeye başlanmış ve halen devam etmekte.

Neymiş, ”Hükümet partisinin taşeronu, koltuk değneği, Cumhur reisin yalakası, emir eri, kesin bir pisliği var, kaseti mi var acaba” gibi gayri ahlaki sözler söylemeye devam edip duruyorlar.

20 yıl evvelde 20 yıl sonra da aynı şeyler hep süregeliyor.

Peki, kim kaybediyor?

Ülkücüler, daha doğrusu ülkücü olduğunu söyleyenler!

Ülkücülük elleriyle bozkurt işareti yapmak değildir.

Ülkücülük slogan atıp meydanlarda yürümek değildir.

Ülkücülük zorbalık değildir, hele ülkücülük yıllardır bu davanın hizmetkârlığını yapmış yürekli cesur dava adamlarına kuru iftiralar atmak hiç değildir…

Bunu daha önce yaptılar, şimdi de yapıyorlar, yarında yapmaya devam edecekler.

Sonra kalkıp 40 yıldır mücadele veriyoruz, “Ne zaman iktidar olacağız?” diye söylenip duruyorlar.

“Ülkücüyüm” diyenler bu kafa ile devam ettikleri sürece hiçbir zaman iktidar olamazlar olamadı da zaten. Birbirinin ardından atıp tutmak, birbirinin kuyusunu kazmaya devam etmek size hiç bir fayda vermez.

Siz sizden olana sahip çıkıp kucaklaşmadıkça, birbirinize hatasıyla günahıyla sarılmadıkça bırakın iktidar olmayı ancak birilerinin ekmeğine yağ sürersiniz.

Belki unutanlar olmuştur hatırlatalım; eli kanlı aydınlıkçılar, cumhuriyetten geçinen fesat yuvaları ağız birliği etmişçesine MHP'ye saldırıyor. “Neden destek veriyorsunuz?” diyorlar!

Size ne? MHP izin ve icazeti sizden mi alacak? Bunlar çılgına dönüp kudursalar da MHP millet için devlete destek olmaya devam edecektir.

İlkesiz ve seviyesiz siyaset yapanlar bir kez daha devredeler. Azgınca faaliyetler gösterip, karanlık emelleri hiç olmadığı kadar faal halde tutuyorlar.

Milli iradeden korkanlar, nifak kuyruğun olanlar her türlü yalanı devreye soksalar da Türk Milletinin egemenlik hakkına ambargo koyamayacaklardır. Millet son karar mercidir.

MHP lobilerin, kulislerin zümre ve kaymak tabakaların, yalaka ve yalama takımının partisi değildir. MHP’nin yönü hakka dönüktür, sözü millettir.

Kimse unutmasın ki MHP’ye dava hatırlatması yapanlar en başta kimlerle yan yana durup yürüdüklerine bir kez daha baksınlar.

Ülkücü kesimin arasına karamsarlık tohumu sokmaya çalışanlar dün olduğu gibi bugün de var, yarında var olmaya devem edecektir.

İçimizden devşirilenler, dışarıdan toplananlar bu kutlu çatıyı devirmek için durmadan çalışıp, fırsat kollayıp MHP düşmanlığını diri tutuyorlar. Ama unuttukları bir gerçek vardı ki o da; MHP Türk tarihinin canlı ve cesaret dolu bir simgesidir. Üç hilal Türk İslâm medeniyetinin yadigârıdır. Türk milliyetçiliği şerefli bir hüviyettir, bu hedef mukaddes bir emanetin muhafazasıdır.

Yıllardır olduğu gibi MHP meselelere zamanlar üstü bir derinlikle yaklaşıp “önce ülkem ve milletim” der. Başkaları gibi sorumsuz davranıp istismara bel bağlayıp aldatma ve kandırmaya heves edemez.

MHP’den alacaklı olan kimse yoktur; pazarlık arka kapı siyaseti, al ver anlaşması asla yapmamıştır. Hatırlatmak istedim.

Daha söylenecek söz çok ama uzun olunca okumazsınız diye şimdilik burada kesiyorum. Rahmetli başbuğun sözü ile bitirelim; “Mevzu vatansa hepimiz ölelim, mevzu makamsa hepiniz ölün…”

Gelecek yazımızda Millet İttifakı’nın adayı kim olmalı (tabi aday o zamana kadar açıklanmaz ise) onu yazalım.

Sevgi ile kalın.