Bugünkü yazımıza bir ülkücüye vefasızlığı ele almak istedim.
Aslında bu vefasızlık ilk değil, elbette ki sonda olmayacak…
Kimilerine göre faşist, kimilerine göre günümüzün yaşayan Dede Korkut’u idi Ozan Arif…
Aslında o ülkücü kesimin yarım asırlık sesi idi.
Ülkesi ve Ülküsü için her şeyi yapmış bu uğurda sürgün bile edilmişti.
Son 2 yıla yakın süreyi kanser ile mücadele ederek geçirmiş bu süre zarfında bile kapısını açıp gelmesini beklediği birçok can ciğer ülküdaşı dava arkadaşı ne yazık ki o kapıyı çalmamış, çalamamıştır.
Her zaman söylediğim gibi “Erkeğin az, ürkeğin çok olduğu” zamanlarda sesini yükselten bir ülkücü idi.
İnsanların seslerini kısıp, pusup sindikleri zamanlarda sesini en çok yükselten adamlardan biri idi Ozan Arif…
Mesela sol kesimin Ahmet Kaya’ya sahip çıktığı kadar bile sahip çıkamadı Ozan Arif’e ülkücü kesim…
Hatta öyle ki onu son zamanlar da Ahmet Kaya’yı sevdiği kadar bile sevmemeye başlamıştı…
Hoş Ülkücü kesim bu güne kadar hangi ülkücüsüne sahip çıktı ki…!
Yazık ki birçok sözüm ona Ülkücü hain bile ilan etmişti Ozan Arif’i…
Acaba diyorum bu ülkeyi çok sevmenin ve bu davaya baş koymanın karşılığı böyle mi olmalıydı?
Vefasızlık diz boyu…
Cenaze törenine bile belki de beklediği birçok yakın dostu, arkadaşı, ülküdaşı katılmadı katılamadı yazık…
Ne acıdır ki; Sayın Kılıçtaroğlu grup toplantısında övgü ile bahsedip alkışlattığı Ozan Arif’e ahde vefayı maalesef ülkücü kesim yapmadı, yapamadı…
Bildiğinden asla geri adım atmayacak kadar yürekli ve mert bir ozandı Arif..
70 yıllık çileli bir ömre her şeyi sığdırmıştı belki ama vefasızlığı asla…
Ölmeden önce yazdığı mektupta "Allah'ım uyuyan dertlerimizi uyandırma" diye...
Son günlerde bu duayı daha iyi idrak ediyorum, daha iyi anlıyorum.
Bazı dertler yanardağ gibi insanın içinde!
Ve belki de en önemli sözü “Kanserden daha büyük dert olan, adaletsizliklere, kahpeliklere teslim olmadım ki kansere teslim olayım.”
Her ne kadar belli mahfillerde 'geberse de kurtulsak' gibi temennilerde bulunanlar, temennilerini bana dolaylı yoldan duyurmayı başarsalar da aldırdığım yok. (belki de bu sözü birçok kendini ülkücü sanan ve sayanlarda söyledi).
Elbette ki “Allah'ın dediği olur.” Sevenlerimizin duası, sevmeyenlerimizin nefretini boğacaktır. Hakkı bırakıp güya devletten yana, (hatta hakiki devletten yana) tavır koyduğunu sanan Hızır Paşalar yaşamıyor, lakin Pir Sultan yazdıklarıyla, söyledikleriyle bugün hala yaşıyor bunu akıllarından çıkarmasınlar” demişti son mektubunda.
Ülkücü camia bu vefasızlığına bu vurdum duymasızlığına devam ettiği sürece hiçbir yere varamaz…
Yazık bu camiaya gerçekten yazık…
Kendi değerine geçmişine sahip çıkamayacak kadar acınacak bir duruma geldi maalesef…
Umarım bu camianın yaptığı yapacağı son vefasızlık olur…
Mekânın cennet olsun Arif Ozan…